Hatay Akademi Orkestrası, kentin yeniden doğuşunda kültürel değerlerin korunması için büyük bir mücadele sergiliyor. Şef Ali Uğur, Hatay’ın yıkımı gibi yeniden doğuşunun da kendilerine denk geldiğini ifade ediyor.

Sanat aracılığıyla yeniden doğuş
Hatay Akademi Orkestrası, 10 Haziran’da Samsun’da Samsun Kent Orkestrası ile sahne alacak.

Erkin Can SEYHAN

Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketine dönüşen 6 Şubat Maraş ve Gaziantep depremlerinin ardından büyük hasar gören Hatay’da yaraların sarılması için adımlar atılıyor. Şehrin yeniden inşasında kent dokusunun, tarihi ve kültürel mirasının korunması çok önemli. Hatay Akademi Orkestrası, şehrin önemli sanat topluluklarından biri olarak depremde dört sanatçısını kaybetti. Bununla birlikte topluluğun enstrümanları enkaz altında kaldı. Üyelerinin bir kısmı hayatını sürdürmek için farklı şehirlere göç etseler de Hayat Akademi Orkestrası kente yeniden dönüş ve yeniden doğuş süreci için büyük bir insiyatif üstleniyor. Orkestranın kurucu şefi Ali Uğur’a Hatay’daki kültürel mirasın ve güncel kültür yaşamının korunması için gerekli adımların neler olduğunu sorduk.

Hatay Akademi Orkestrası olarak mart ayının başında “Sanat için Dayanışma Çağrısı” başlıklı bir duyuru yayınladınız. Bu çağrınızın içeriğini ve motivasyonunu sizden dinleyebilir miyiz? 

Bu tür felaketler insanlığın başına her dönemde gelmiş ve sanat, insanlığın bu felaketlerin ardından iyileşmesinde büyük rol oynamıştır. Sanatçılar bu anlamdaki sorumluluğunu yerine getirmiştir. Tarih, doğruları yazdığı kadar yalanlar da söyleyebilir ama sanat yalan söylemez. Sanat, güzeli de çirkini de kendinde objektif biçimde anlatmıştır ve her zaman güzel zamanlarda değil; kötü zamanlarda da var olmuştu. Zor zamanlardan geçiyoruz ve bunları belgelemek bizim görevimiz. Bizler, bu ülkenin sanatçılarıyız ve müzik öğretmenleriyiz. Bu da tarih sahnesinde bizim görevimiz, sorumluluğumuz. Antakya, bizim bildiğimiz kadarıyla sekizinci kez yıkıldı. Bu sekizinci yıkım bize denk geldi ama sekizinci yeniden doğuş ve varoluş sorumluluğu da bize denk geldi. Bizim için yas, yılgınlık anlamına gelmiyor. Hem kaybettiğimiz arkadaşlarımızın bize bıraktığı ödevi yerine getirmek için hem de sanatçının iyileşme yolundaki sorumluluğunu yerine getirmek için üretmeye devam edeceğiz.

Orkestranın kurucu şefi Ali Uğur

Yayınlandığınız dayanışma çağrısı, dilediğiniz kişilere ve kurumlara ulaştı mı? 

Evet, çağrımıza yalnızca ülkemizden değil, yurt dışından da geri dönüşler oldu. İlk adım İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından atıldı. İBB Kültür Dairesi Başkanlığı’ndan bize bir davet geldi. “Dayanışmanın Müziği” adı altında 1 Nisan tarihinde Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda 200 kişilik bir kadroyla konser gerçekleştirdik. İstanbul konserimizde İBB Orkestralarının gönüllü sanatçıları bize katıldı. Bu konser, bir başlangıçtı ve çok güzel, farklı insanlarla tanıştık. Birlikte müzik yaptık ve yeni fikirler, yeni akımlar, yeni projeler üzerine konuşma fırsatı bulduk. Ardından Bursa’da Nilüfer Belediyesi Oda Orkestrası ve Nilüfer Belediyesi Çoksesli Korosu ile konser gerçekleştirdik. Aynı etkileşimler burada da oldu. Bu dayanışmaya hepimizin ihtiyacı varmış, bunu görmüş olduk. Depremden önce insanlarda bir bireyselleşme, bir yabancılaşma vardı. Bu dayanışma, hepimize iyi geldi ve bütün ülkeye örnek teşkil etti. 

Hatay Akademi Orkestrası’nın nasıl bir süreçte olduğunu; farklı şehirlere göç eden ekip arkadaşlarınızla etkileşiminizi ve ortak çalışmalarınızı anlatır mısınız?

Ekibimizle birlikte şehrimize sahip çıkmak için sanatı bir rehabilitasyon olgusu olarak sürdürmeye karar verdik. Bunun için konserler, eğitimler, çocuklara yönelik aktiviteler ve şehrin ayağa kalkması için STK’larla, belediyelerle, dernek ve kuruluşlarla projeler üretmek üzerine fikirler ürettik. Deprem sonrasında farklı şehirlerdeki STK’lardan ve Avrupa Birliği projelerinden gelen desteklerin yeni sanat alanlarının inşa edilmesi için kullanılmasını arzuluyoruz.  Müzik yapmak, icra etmek önemli ama bir yandan buraya somut bir kültür alanları inşa etmek önemli. Bununla birlikte Hatay Yeniden Ayakta Platformu’nu (HAYAP) kurduk ve Hatay Ortak Meselemiz Platformu’na katıldık. Buradan ayrılmak zorunda kalan sanatçı arkadaşlarımıza gelince, şu sıralar hepsi farklı şehirlerde hayat kurmak zorundalar. Bu süreçte buradan kalıcı olarak ayrılma ihtimalleri var Hatay’da kalıcı bir kültür hayatı sağlamak için yerel aktörlerinin burada kalıcı olmasına ihtiyaç var. Biz, bunu olağan sürece bırakmadan çeşitli kurumlarla iş birliği yapmak ve bu insanların hızlıca kente geri dönüşünü sağlayacak çözümler arıyoruz. 

Sizce Antakya’nın kentsel ve kültürel dokusu nasıl korunabilir ve bu süreçte rol oynayacak aktörlere nasıl sorumluluklar düşüyor?

Kültürel dokunun çok fazla bileşeni var. Sanatçılar, zanaatkarlar, esnaflar, köylüler buradaki kültürel dokuyu oluşturuyor. Bunun korunması için kent insanının şehre dönüşünü sağlamak gerekir. Bununla birlikte Antakya, farklı kültürlerin ve inançların bir arada yaşadığı bir şehir. Bu zenginliğin korunması, kültürel dokunun korunması için önemli. Mimari estetiğin korunduğu, Antakya’nın dokusuna uygun binalar inşa edilmesi gerekiyor. Burada yaşamış uygarlıkların mimari kültürünü bilen, bu bölgedeki kültürel mirası bilen bilim insanlarının ışığında kazıların ve arkeolojik çalışmaların yapılması gerekiyor. Bununla birlikte kentin yerel insanlarının sürece dahil olduğu katılımcı ve demokratik bir süreç yürütülmesi gerekiyor.

Antakya, her yıkımda önemli dokularını kaybetmiş ve her yeniden örüldüğünde yeni kültürler ve öyküler oluşturmuş. Biz orkestra olarak kadim kültürlere yaklaşmaya çalışıyorduk. Antakya’nın bu yeniden örülüşünde buna uygun olarak adımlar atılması için çabalayacağız. Arkeolojik çalışmalarla yıkılan Antakya’yı ve uygarlıklara ev sahipliği yapmış kadim coğrafyayı tanımamız mümkün. Yeni bir şehir inşa ederken eski şehri, kadim şehri ortaya çıkarmalıyız. Bizim için yeni olacak ama bu coğrafya için eskiden beri var olan değerler taşıyacak. Biz Antakya’yı kazdıkça her bir katmanda tarihimize yönelik yeni gerçekliklerle buluşabiliriz. Her bir katmanda özümüze dönmemiz daha mümkün olacak.