Biyografi basmaktaki temel ölçütümüz bu kişilerin kendilerini adadıkları uğraşta geldikleri noktaydı. Nâzım da, Yaşar Kemal de, Sabahattin Ali de dava insanlarıydılar. Hapis yattılar, ezilenin ve emekçinin yanında oldular

Sanatçıları oldukları haliyle seviyoruz

RIFAT KIRCI

Onlarca yayınevinin her ay yayımladığı yüzlerce edebi ve bilimsel eser var. Yeni çıkan eserlere yetişmeye çalışırken zorlanmak tabi ki kaçınılmaz oluyor. Bu kervana, daha çok biyografi yayımlayan yeni bir yayınevi katıldı. Gerekli Kitaplar. Sedat Demir’le birlikte kurduğu yayınevinde şimdi yalnız yürüyor Baran Güzel. Peki Gerekli Kitaplar’ı farklı kılan ne olacak, biz neden bu yayınevini takip etmeliyiz, Gerekli Kitaplar hangi açığı kapatacak? Sorularımızı Güzel’in kendisine yönelttik, aldığımız cevaplar ise bizi tatmin etmeye yetti.

Gerekli Kitaplar adında bir yayınevi kurdunuz. Nasıl bir hazırlık sürecinden geçti yayınevi?

Aslında yayınevini Sedat Demir’le birlikte kurduk. (Daha sonra yayınevini ben devraldım, artık tek başıma devam ediyorum.) Yaklaşık bir yıllık hazırlık sürecinin ardından ilk kitaplarımızı yayımlamaya başladık. Yazma kabiliyetine ve araştırmacı kişiliğine güvendiğimiz yazarlarla görüştük, toplantılar yaptık. Amacımız ele alınan şahsiyetin yaşamını ve “işlerini” genel hatlarıyla anlatmak ve kitabı bitirdikten sonra okurun onlar hakkında geniş anlamda fikir sahibi olmasını sağlamaktı.

Şu anda sadece biyografi kitapları basıyorsunuz. Nedenini biraz anlatmak ister misiniz?

Sevdiğim yazarların, oyuncuların, ressamların, sporcuların bulundukları konuma ulaştıran unsurları, yaşamlarındaki dönüm noktalarını, geçmişte nasıl bir politik ve ekonomik ortamda nefes aldıklarını (ya da alamadıklarını), neyi benden daha iyi yaptıklarını, neyi benden daha kötü yaptıklarını merak ediyorum. Stephen King’in Yazma Sanatı, onun hem en gerçek hem de en fantastik kitabı. Yazarlık kariyerinin nasıl başladığını anlattığı girişten sonra, bu yeteneğini nasıl geliştirdiğini de uzun uzun anlatıyor. Yazma dürtümü müthiş tetiklemişti. İlk kitaplarını, öykülerini yayınlatmakta zorluklar yaşayan bir kişinin Thomas Wolfe’un, Jane Austen’ın, Salinger’ın, Bernard Shaw’ın yazarlık kariyerlerin nasıl zorlu süreçlerden geçtiğini bilmesinde fayda vardır. Biyografiler, otobiyografiler, anılar, mektuplar benim için hep ilham kaynağı oldu.

İsim tercihinden de bahsedelim biraz. Kitapların gerekli olduğuyla alakalı kimsenin tereddüdü yoktur sanıyorum. Peki sizim isim tercihiniz neden bu yönde oldu?

Hangi kitaplar gerekli, hangileri gereksizdir? Bize ihtiyaç var mı mesela? Aslında isim bu açıdan biraz ironi de içeriyor. Müteveffa kişilerin yaşam öykülerini bilmek gerçekten “gerekli” midir? Hamsun’un Nazi destekçisi bir faşist olduğunu öğrendikten sonra Açlık’a ya da Toprak Yeşerince’ye aynı şefkatle yaklaşabiliyor muyuz? Sabahattin Ali’nin siyasi geçmişini, Aziz Nesin’le beraber çıkardığı politik dergileri, devlet eliyle katledildiğini bilmeden öykülerini tam anlamıyla özümsememiz mümkün mü? Bu soruları sorduk kendimize. Sonra sanki içimize bir şeytan girdi, yapacağımız şeyin ne kadar önemli olduğuna ikna etti bizi. Egomuzu okşadı.

12 kitap yayımlamışsınız. İlk kitaplarınızda Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Ursula K. Le Guin gibi isimleri görüyoruz. Hem geniş kitlelere ulaşmış hem de edebiyata ve hayata karşı tavrı belli olan isimler. Bu isimleri öne almanızın nedeni nedir?

Açıkçası temel ölçütümüz bu kişilerin kendilerini adadıkları uğraşta geldikleri noktaydı. Nâzım da, Yaşar Kemal de, Sabahattin Ali de dava insanlarıydılar. Hapis yattılar, ezilenin ve emekçinin yanında oldular. Ursula feminist mücadeleye büyük bir katkı sağladı. Lennon dünya barışı için şarkılar söyledi. Bu tür bilinçli politik mücadeleyi Monroe’da, Mercury’de ya da Lefter’de görmüyoruz. Yine de dünyaya bıraktıkları mirası yadsımıyoruz. Onları oldukları haliyle, salt üretimleri vesilesiyle seviyoruz. İleride yaşam öyküleri daha az bilinen, haklarında Türkçede çok fazla kaynağa ulaşılamayan kişilerin biyografilerini de yayınlamayı planlıyorum.

Biyografi dışında eserler basmayı düşünüyor musunuz?

Şöyle bir amacım var, biyografi sayısını çoğaltmak. Yaşam öykülerinin değerli olduğunu düşündüğüm yüzlerce isim var daha. İlerde Gerekli Kitaplar büyük bir arşiv, birinin yaşam öyküsü araştırılırken akla gelen ilk yerlerden biri olsun istiyorum. Ama kafamda biçimlenen yayınevinde “gereklilik” olgusu beni başka türden kitapları basmaya da itiyor. Bir roman, neden “gerekli” olmasın?

Şu anda tek başınasınız. Ayrıca yanılmıyorsam 25 yaşındasınız. Bu dikkat çekici. Peki sizi en çok korkutan nedir? Ekonomik krizden ya da piyasanın içinde bulunduğu şartlardan hiç korkmuyor musunuz?

Bu işlerde yaşın bir önemi var mı bilmiyorum. Görüştüğüm yazarlar, matbaa sahipleri, kâğıtçılar, dağıtımcılar kaç yaşında olduğuma bakmıyorlar sonuçta. Zaman zaman ‘bu sorumluluğun altına girmekte acele mi ettim’ diye kendime sormuyor değilim. Maaşımdan, yaptığım ek işlerden artırdıklarımla girdim bu işe. Son kertede boyumu aşan bir borcu yüklendim. İşin maddi boyutundan ziyade “birikimimin” yeterli olup olmadığı tartışılabilir. Öğrenmeye devam ediyorum. Beni en çok korkutan yeni kitaplar basamayacak, yazarların telifini ödemeyecek duruma gelmem. Yine de şikâyet etmemeye çalışıyorum. Bu ülkede bastıkları kitaplar yüzünden hapis yatan, ölüm tehditleri alan, öldürülen yayıncılar var. 12 Eylül Darbesi’nin gölgesinde müthiş işlere imza atıp bugün Türkiye’nin kültür hayatında çok önemli bir yerde bulunan yayınevleri var. Onlara saygısızlık olur benim serzenişlerim.