Depremin yıktığı Antakya Samandağ’da Evvel Temmuz Festivali’nin 23’üncüsü toz, duman yıkıntı, çadır, konteyner arasında yapılıyor. Yaraların iyileştirilmesi için çalışılırken, ‘Bizi unutmayın’ çağrısı yapılıyor.

Sanatla yaraları iyileştiriyoruz
Fotoğraf: BirGün

Semra KARDEŞOĞLU

Hatay’ın Samandağ ilçesinde, 23 yıldır olduğu gibi Evvel Temmuz Festivali için büyük bir hareketlilik yaşanıyor. Bu kez elbette farklı. Depremin yıktığı bir bölgede festival olur mu? Festival komitesi bu soruyla çok karşılaşmış. Ama bu ilçeyi terk etmeden yeniden kurmak için yola çıkıldığına göre ‘evet, yapmalıyız’ denmiş.

Festival komitesinden Canan Yüce, acının ortasında düzenlenen ve 6 Temmuz’da başlayıp 17 Temmuz’a kadar sürecek olan festivalin hedefi ile  çok büyük hasar gören bu ilçede depremzedeler için neler yapılabileceğine ilişkin sorularımızı yanıtladı.

BİR ARAYA GELİRİZ

Festivali Yüce şöyle özetliyor: “Antakya’daki Arap Alevileri için önemli bir festival. Kökeni binlerce yıl öncesine, çok tanrılı dinler dönemine dayanıyor. Tammuz tanrıça İnannan’ın eşi. Bereket dağıttıklarına inanılıyor. Çobanların da tanrısı aynı zamanda. Geleneksel olarak Rumi takvimde Temmuz ayı 14 Temmuz’da başlar. Biz de festivali Temmuz’un 14’ünde bitecek şekilde yaparız. Temmuz’un öncesinde onun gelişini ve bize verilenleri kutlarız. 23 yıl önce Samandağ Kalkındırma Derneği’nin girişimiyle bugünkü haline kavuştu. Her yıl bir tema etrafında yaparız. Örneğin Suriye’de ‘savaş varsa barış’ teması. Siyasetin, ekolojinin, Arap Alevi kimliğinin konuşulduğu etkinlikler. Antakyalılar için hem kültürümüze sahip çıkmamız hem de kültürümüzü sürdürmemiz için önemli. Festivali düzenleyenler arasında Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği de var artık. Ülkenin her yerinden Antakyalılar bu festivalde bir araya gelir. ‘’

YENİDEN KURMAK İÇİN

Durum böyleyken 6 Şubat Maraş depremleri ile Hatay yıkıldı, Samandağ yıkıldı. O günden bu yana değişen fazla bir şey yok. Yıkıntılar arasında yaşamaya, yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Canan Yüce, ‘Böyle bir ortamda festival olabilir mi?’ sorusunu, kendilerine de sorduklarını belirterek, şunları anlatıyor: “Daha önce festivale katılan sanatçılar ‘Yapmıyor musunuz’ diye aradı. Bu bize cesaret verdi. Hepsi, ‘Gönüllü olarak geliriz’ dediler. Samandağ, Defne, Serinyol’u kapsayan bir etkinlik zinciri oluştu. Sanatın iyileştirici gücünü kullanmak, direnmenin bir başka yöntemi… Ve yapılan çağrıya ‘Biz de varız’ yanıtı yağdı. Kaybettiklerimizi anıyoruz. Bu Antakya’da hâlâ hayat sürüyor demek.  Deprem nedeniyle gidenlerle de buluştuk. Depremde doğan dayanışma, bu festivale taşındı. Umutla ve dayanışmayla bir kenti yeniden kurma çağrısı bu.”

UNUTMAYIN SAKIN

Yıkıntıların durduğu, enkazın yarattığı dumanın çadırda ve konteynerde hissedildiği, sıcaklığın 40 dereceye kadar çıktığı bir ortamda dayanmak, ayakta kalmak, bu toprakları terk etmemek kolay değil. ‘Ne istiyor Antakyalılar, en çok neye ihtiyaç var?’ diye sorduğumuzda Canan Yüce, şöyle özetliyor: “Oluşan bu dayanışma ağı bozulmasın hiç. Unutmayın sakın. Buraya gelip sadece bir kişiyi dinlemek bile ne büyük bir güç, bilemezsiniz.”