Şebnem Hassanisoughi, 70’li yıllara damga vuran ‘Elbet Bir Gün Buluşacağız’ şarkısıyla dinleyiciyle buluşuyor. Hassanisoughi Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy gibi birçok usta ismin seslendirdiği şarkı için sanatta kıyaslamayı gülünç bulduğunu belirterek, “Bir şeye cesaret ettiğimi düşünsem sanırım söyleyemezdim” diyor

Sanatta herhangi bir kıyaslama gülünç

Gizem ERTÜRK

‘Vatanım Sensin’, ‘Poyraz Karayel’, ‘Kayıp Şehir’ gibi başarılı televizyon projeleriyle adından söz ettiren oyuncu Şebnem Hassanisoughi, yılların eskitemediği Türk Sanat Müziği eseri ‘Elbet Bir Gün Buluşacağız’ı ilk kez akustik gitar eşliğinde yeniden yorumladı. Hassanisoughi ile yeni single çalışmasını konuştuk.

► Zamansız bir şarkı “Elbet Bir Gün Kavuşacağız… Nedir sizce sırrı?

İyi bir hissin, kuvvetli bir hikâyenin zamanının olmadığını düşünüyorum. ‘Elbet Bir Gün Buluşacağız’ kıymetli bir şarkı. Bestenin yanı sıra onunla ilk ilişki kurduğumuz kayıtların çok etkileyici müzisyenlerden olması da bence bunda etken. Ayrıca bu hikâyeyi duyunca hissettiğimiz şey sanırım hepimizin çok derinlerden tanıdığı bir his. Bir yerlerde, özlediğimiz, hasret duyduğumuz, çok istediğimiz onunla kavuşmak… O eksiklik, yoksunluk, boşluk herkes için farklı nesnelerle çok tanıdık.

► Eseri ilk kez akustik gitar eşliğinde klasik Batı müziği armonisiyle yorumladınız. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

Müzisyen arkadaşım Süha Rami’ye bu şarkının bana ne hissettirdiğinden bahsetmiştim. Birlikte çalıp söylemeye heyecanlandık. Ben nasıl söylemek istediğimi seziyordum ama akustik gitar aranjmanı tamamıyla onun önerisiydi. Yorumu o kadar etkileyici ve cüretkârdı ki başka hiçbir şeyle süslemeden sadece gitar ve vokalle parçayı tamamlama cesaretini ve gücünü verdi bize.


KENDİ YOLUMDA GİDİYORUM

► Nesiller boyu Zeki Müren, Müzeyyen Senar gibi ustalarından sesinden kalplerimize kazınmış bu şarkıyı yeniden yorumlamanın cesurca olduğunu düşünüyor musunuz?

Bir şeye cesaret ettiğimi düşünsem sanırım söyleyemezdim. Sanatta herhangi bir kıyaslamanın gülünç olduğunu düşünüyorum. Aksine bence bir şarkıyı söyleyenin enerjisi o şarkıya yükleniyor. Zihnimdeki imaj, çok ilkel bir aktarım, ritüeller gibi, elinden tutmak, nefesini solumak ama günün sonunda kendi yoluna gitmek.

► Şarkı diğer yandan bugünler için de yazılmış gibi…

Ben şarkıyla o kadar başka bir bağ kurmuştum ki bunu evde videoyu çekerken ancak fark ettim. Kafam bu işlere yatsa bunun tasarlanmış olduğunu söyleyebilirdim. Ama bu tesadüfler bizim gibilere, akıp gitmeye niyet edenlere hayatın güzel, zarif hediyeleri. Evet, hepimizin her gün kuvvetle hissettiği cümleleri kuruyor şarkı. Elbet bir gün kavuşacağız.

EN ÇOK ZEKİ MÜREN DİNLİYORUM

► Türk sanat müziği ile olan ilişkinizi nasıl tarif edersiniz?

Çocukluğumdan, dedemin sessizce dinlediği şarkıları hatırlıyorum. Sonra, lise zamanında, ilk kez duyduğumuz şarkılara zaten bilirmiş gibi eşlik edebildiğimizi keşfettiğimiz zamanlardan. Dinlemeye başlamamsa çok daha sonraları. Biraz karanlık sanat müziği şarkılarıyla daha doğrudan temas kurabiliyorum sanırım. Saba makamının ürperticiliğini, tekinsizliğini seviyorum. En çok dinlediğim isim Zeki Müren olabilir.

► Mümkün dünyanın tasviri nedir sizin için?

Doğayla bir arada zarafetle yaşamayı seçtiğimiz, birbirimize güven vermeyi istediğimiz, olanı paylaştığımız, dayanıştığımız, duygularımızı, zaaflarımızı kabul ettiğimiz, özgür, sevgili, aşklı, şarkılı, danslı bir yer diye indirgemeyi deneyebilirim.


sanatta-herhangi-bir-kiyaslama-gulunc-734349-1.


► İzolasyon süreci hayatınızda neler değiştirdi? Zamanınızı nasıl geçiyorsunuz?

Evden çıkmamaya alışabilmek ürkütücü. Tabii şükürler olsun ki evden çıkmayabiliyorum. Bu süreçte çalışmak zorunda olan herkese de direnç diliyor ve evde kalabilmemizi sağlayanlara minnet duyuyorum. Ben bir noktadan sonra sanki hep böyleymiş, uzunca bir süre de böyle gidermiş gibi hissetmeye başladım. Normalde de kendimle, yalnızlıkla aram iyi, ayrıca evde keyfimiz yerinde. O yüzden çok zorlanmadım galiba. Mutfakla daha haşır neşiriz. Türlü denemeler yapıp mutlu oluyoruz. Spora gidemediğim ve dışarı da çıkmadığım için normal zamandakinden daha fazla yoga yapıyor, evde anlamlı-anlamsız hareket ediyor, dans ediyorum. Daha fazla resim yapıyor, kitap okuyorum. Değişen pek bir şey yok yani. En büyük fark teknolojiyle ilişkimin zaruretten sıkılaşması oldu. Arkadaşlarımızla telefon ekranından özleşmediğimiz gün yok gibi.

► Elbet bir gün kavuşacağız dediğiniz insanlar, mekânlar, duygular neler oldu bu süreçte?

Doğada olmak, istediğim yere dokunmak hasretiyle yaşıyorum, çimlere uzanmak, ağaca taşa sarılmak… Rüyalarımda seyahat ediyorum artık. Atlayıp bilmediğim bir yerlere gitme hissini çok özledim. Ve tabi ki her şey bitince ilk iş annem, babam, arkadaşlarım, tiyatro, konserler, sinema diye uzuyor gidiyor. Çok var, çok. Her nefesimiz ne kıymetli, unutmayalım istiyorum.

► Geçmişte bir röportajınızda sinemada kadın hikâyelerinin azlığından söz etmiştiniz. Sizce bir şeyler değişti mi, değişiyor mu?

Daha zayıf, yetersiz hikâyelerle doluyor ortalık, arada da cevher gibi genç yönetmenler, yazarlar nefes aldırıyor. Bu değişecek bir şey değil galiba, çünkü dünyanın değişimiyle paralel politik bir konu.

► Son olarak bize sizi heyecanlandıran yeni projelerinizden söz eder misiniz?

Çok heyecanlandığım projeler ve fikirler var şu an hazırlık aşamasında olduğumuz. Bahsedebileceğim ilk fırsatta sosyal medyadan vs. paylaşacağım. Evet, şarkı söylemeye devam edeceğim. Benim için de sürprizli, renkli bir yol.

sanatta-herhangi-bir-kiyaslama-gulunc-734350-1.

***

DAVID BOWIE’Yİ OYNAMAK İSTERDİM

► Hem şarkı söyleyip hem de hayatını canlandırmak istediğiniz bir müzisyen kim olurdu?

Ne güzel, madem uçabiliyoruz: David Bowie.