MMO Başkanı Yener Türkiye'nin mafyatik ilişkiler, narkotrafik ve kara para aklamada uluslararası listelerin ön sıralarında yer aldığını bildirerek, "Sanayi, sanayi dışı faktörlerle kuşatılmıştır” dedi. TMMOB Başkanı Koramaz da halk için sanayileşmenin önemine dikkati çekti.

Sanayi kuşatıldı
Fotoğraf: BirGün

BirGün/ANKARA

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) adına Makina Mühendisleri Odası (MMO) yürütücülüğünde iki yılda bir düzenlenen TMMOB Sanayi Kongresi başladı.

Kongre bu yıl "Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye Sanayisi ve Dünyadaki Son Gelişmeler Işığında Nasıl Bir Sanayileşme" ana temasıyla gerçekleştiriliyor. İki gün sürecek kongre MMO Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın açılış konuşmalarıyla başladı.

Açılış konuşmasında MMO Başkanı Yener, kongrede sanayi, ekonomi, siyaset alanlarında dünyadaki gelişmelerden, Türkiye’nin planlama-kalkınma deneyimi, sanayi ve ekonomideki dönüşüm, yükseköğretim, nitelikli eleman, mühendislik, teknoloji ile ikinci yüzyılda planlama, sanayileşme, kalkınma politikası konularının ele alınacağını belirtti.

MMO Başkanı Yunus Yener / BirGün

Ülkenin sanayisizleşmesinin kongrenin en önemli saptaması olduğunu kaydeden Yener, “Ağırlıklı olarak kamu sanayi atılımlarında somutlanan Türkiye’nin sanayileşme süreci, planlama-sanayileşme-kalkınma üçlüsünün terk edilmesiyle birlikte kesintiye uğratılmıştır. Sanayileşmeye hizmet etmeyen son birkaç yılın göreli Hazine desteklerini saymazsak, sanayi yatırımları azalmış, tarımda ciddi yıkımlar yaşanmıştır. Bu durum rant politikalarının ekonominin merkezine oturmasıyla birlikte süreklilik arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

“Üretim gücünün tahribi, ithal girdilere, dış borçlara, faiz ödemelerinin yüksekliğine bağımlılık, inşaat-rant odaklılık gibi olgular, ülkemizin sanayileşmeden tamamen uzaklaştığını göstermektedir” diyen Yener, üretimin ucuz emek, düşük ve orta teknolojiye dayalı olduğunu kaydetti.

Ekonomi politikalarının kişi, eş, dost, akraba, yandaşlara sermaye transferleriyle oligarşik nitelikte olduğuna vurgu yapan Yener, “Türkiye mafyatik ilişkiler, narkotrafik ve kara para aklamada uluslararası listelerin ön sıralarında yer alıyor. Bu olgular sanayinin, sanayi dışı faktörlerle kuşatılmışlığını da gösteriyor” dedi.

TOPLUMSAL BUNALIM

Sömürünün yoğunlaştığı, yoksulluğun vahim noktalara ulaştığını belirten Yener, “Toplumsal bir bunalım söz konusudur. İktidar, emek düşmanı neoliberal politikalar, sanayisizleşme, mesleklerin değersizleştirilmesi ile beslenen liyakata değer vermeme, adil olmayan hukuk tanımazlık temelinde tam bir rant ve yağma düzeni oluşturmuştur” diye konuştu.

Yener, bu genel durumu aşmak için sanayi, tarım, ticaret, hizmet alanlarında sermaye ve rant tekellerinin egemenliğini kıracak, toplumsal ihtiyaçları esas alacak kalkınma planları ve onlarla uyumlu ciddi bölgesel planlara ihtiyaç olduğunu vurgulayarak “Bu ise demokratik, eşitlikçi, toplumsal kalkınmacı ilkeleri benimseyen bir iktidarla mümkündür” dedi.

SANAYİ YERİNE KONUT

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, neoliberal politikaların egemen olduğu bu dönemin yeni modasının özelleştirme, kuralsızlaştırma ve ticarileştirme gibi kavramlarla özetlenebileceğini kaydederek konuşmasına başladı. Ülke topraklarının tamamının ayrım gözetmeksizin arsa olarak değerlendirildiği, rant ekonomisinin egemen olduğu bir süreç yaşandığını hatırlatan Koramaz, “Devletin sosyal sorumluluklarından arındırılmasını, kamusal varlık ve yatırımların özelleştirilmesini, üreticileri korumaya yönelik uygulamaların terk edilmesini kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesini temel alan bu anlayış bir sanayisizleşme sürecini de beraberinde getirdi” dedi.

Koramaz, sanayi bölgelerinde binlerce kişinin istihdam edileceği tesisler yerine, kent merkezlerinde binlerce dairelik konut projelerinin daha çekici hale getirildiğini söyledi. Konuşmasında ülkedeki ekonomik çarpıklığa dikkat çeken Koramaz, durumu şöyle özetledi: “Köklü şirketler dahi yatırımlarını sanayi üretiminden hizmet sektörüne kaydırmaktadır. Artık her holding kendi gayrimenkul şirketini, kendi alışveriş merkezini kurmaktadır. Türkiye’nin en zengin insanları listesine baktığımızda da büyük bir çoğunluğunun AKP döneminde, özellikle inşaat ve gayrimenkul işleriyle, hiçbir toplumsal yarar sağlamayan ödeme garantili KÖİ projeleriyle yok pahasına özelleştirilen kamu işletmeleriyle yükselişe geçen isimlerden oluştuğunu görüyoruz.”

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz / BirGün

BASKICI REJİM

Bu olumsuz gidişe karşı oluşan en demokratik tepkilerin bile kontrol altına alınmaya çalışıldığına vurgu yapan Koramaz, “Yaşanan sağlık sorunlarını dile getirdiği, halkın sağlıklı yaşam hakkına sahip çıktığı için TTB yöneticileri görevden alınıyor. Taksim Meydanı'nın yapılaşmaya açılmasına karşı durdukları, Gezi Parkı'na sahip çıktıkları, konuyu yargıya taşıdıkları, Anayasal görevlerini ve mesleki sorumluluklarını yerine getirdikleri için Şehir Plancıları Odamızın Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk danışmanı Can Atalay’ın da içerisinde bulunduğu arkadaşlarımız adaletsiz ve hukuk skandalı kararlarla en ağır cezalara çarptırılıyor. Şunu açıklıkla söyleyebiliriz, bugün karşı karşıya geldiğimiz bu baskıcı, piyasacı, laiklik ve bilimsel düşünce karşıtı tek adam rejimi de bir anlamıyla toplumsal kalkınma anlayışının terk edilmesinin sonuçlarından biridir” diye konuştu.

HALK İÇİN SANAYİLEŞME

“Bağımsız bir ekonomi, öz kaynaklara dayalı sanayileşme, tam istihdam ve toplumsal refah bütünlüğü için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullanan Koramaz, "Halk için sanayileşme", diyerek şöyle konuştu:

“Şunun altını özellikle çizmek isterim ki dünyada sanayileşme aşamasını başarıyla tamamlamadan gelişmiş ülke mertebesine yükselen hiçbir ülke yoktur. Cumhuriyetin 100. Yıldönümünde Nasıl Bir Sanayileşme sorusuna yanıt aranıyorsa, söze öncelikle yeniden üretim ekonomisi diyerek başlanmalıdır. Ortada nitelikli bir sanayi olmalı, sanayileşme iddiası yeniden oluşturulmalıdır. Mevcut durumdan çıkış yolu, yıllardır dile getirdiğimiz üzere emperyalizmden ve piyasa güçlerinden bağımsızlığı sağlayacak bir siyasi iradenin oluşumu, halkçı toplumcu planlama, kalkınma politikaları ve her alanda kamusal denetim ağlarının hâkim olmasında, bu yöndeki bir demokratikleşme ve halk egemenliğinin tesis edilmesinden geçmektedir.”