Rap müziğin parlayan ismi Şanışer, duruşunu “Dezavantajlının yanında, güçlüğün karşısında durmak” şeklinde tanımladı. Başarılı müzisyen, rap müzikteki husumetlerle ilgili ise, “Savaşılacak şey kişiler değil, sistem” dedi.

Şanışer, BirGün'e konuştu: Savaşılacak şey kişiler değil, sistem

Sercan MERİÇ

Rap müziğin başarılı ismi Şanışer, şarkılarıyla hem sistem hem de sektör eleştirileri yapmaya devam ediyor.

BirGün TV’nin konuğu olan başarılı müzisyen ile çalışmalarını, farklı sanatçılarla işbirliğini ve Susamam’ın nasıl doğduğuna dek birçok konuyu konuştuk. 

Pandemi, deprem, siyasi gelişmeler müziğe doğrudan etki ediyor. Konserlerde nasıl bir hava var?

Söylediğin her şeyin yanında bir de bir türlü ekonomik olarak da belimizi doğrultamıyoruz. Acayip bir krizin içindeyiz. O da konserleri etkiliyor tabii. Bunun yanı sıra sürekli negatif bir iklimin içinde olmanın sonucunda insanların eğlenmeye ne parası ne de hali var. Ama bir yandan da tabii konsere gelenler çok mutlu oluyor. 

Son yıllarda en öne çıkan türün rap olduğunu görüyoruz. Size nasıl hissettiriyor bu durum?

Rapin şu anda Türkiye'de geldiği yer bizim 15 senelik bir hayalimiz. Dolayısıyla inanılmaz bir şekilde mutluyum. Şu anda popüler olan müziğin niteliği hakkında yorum yapma hakkını kendimde görmüyorum. Bizim yaptığımız müziğin ana akımı olması beni çok mutlu ediyor. 

Son yayınlanan “Dedim Yok”ta yine müzik sektörünün işleyişine dair eleştirel bir yerden dinleyicilere sesleniyorsunuz. 

Dedim Yok şarkısının özelinde konuşacak olursak biz rapçiler olarak ilk müzik yapmaya başladığımızda bununla hayatta kalmamız mümkün değildi. O zaman ne konvansiyonel medya ne müzik şirketleri rapçilere açık değildi. Bizim o dönemde başka şansımız da yoktu. Yani onlara muhtaç kaldığımız zaman hiçbirinin ilgisini çekmiyordu müziğimiz. Şimdi bir şekilde Türkiye'de rap popüler olduktan sonra kapıları ve elleri bize kocaman açık. “Gelin abi gelin, buyurun” diyorlar. Ama şunun farkında değiller. Bizim artık onlara ihtiyacımız yok. Yani bizim müzik yapmaya başladığımız zaman da internetin yaygınlaşması denk geldi. Biz o zamanın gençleri olarak kendi müziğimizi internetten paylaşmanın yollarını aradık. O yollar açıldıkça biz orada erken ilerlemiş olduk. Dolayısıyla bunu bizden 10 yıl, 15 yıl sonra fark etmiş olan şirketler bizim internetteki görünürlüğümüze sahip değiller artık. 

Duruş meselesiyle alakalı da birçok söz var şarkılarınızda. Nasıl bir duruştan bahsedebiliriz? 

Dezavantajlının yanında, güçlüğün karşısında durmak. 

Peki, rap müzik dışında ne izlersiniz, ne okursunuz, ne dinlersiniz?

Dönem dönem dinlediğim müzikler değişiyor. 2 sene önce sadece klasik müzik dinlediğim bir zaman geçirdim. Ondan önce caz dinliyordum. Son altı aydır yeni nesil müzikleri dinlemeye başladım. Sound olarak çağı yakalamam gerektiğini hissediyorum. Dolayısıyla yeni çıkan şeyleri bu ara çok dinliyorum. Bunun dışında sinema benim için çok uzun yıllar epey önemli oldu. Hatta belki de 10 yıl önce kendimi tanımladığım yer rapçiden ziyade sinefildi. Hayat ilerledikçe, yaşım ilerledikçe, kariyerim yoğunlaşmaya başladıkça eskisi gibi sinemaya ilgi gösteremiyorum. 


Fotoğraf: BirGün

Hiphop kültüründe sataşmak, husumetli olmak da çokça yer kaplıyor. Sizin var mı böyle husumetli olduğunuz kimse? 

Bizim kültürün içinde böyle bir şey var. Daha genç olduğum dönemlerde içerisinde bulunmaktan keyif de aldığım bir şeydi. Ama belli bir yaşa geldikten sonra artık savaşılacak şeyin kişiler değil de daha büyük bir şey olduğunu fark ettim.

Ne o? 

Sistem… O noktadan sonra kişisel husumet yaşamamaya, bana gelen laflara cevap vermemeye özen gösteriyorum açıkçası. 

Nasıl doğdu Susamam şarkısı?

Bir dönem bütün rapçilerin bir araya gelip toplu şarkılar yapması ünlü oldu ve çok daha fazla kişiye ulaştı bu şarkılar. Ben de bunu gördükten ve hatta bir iki tanesinin içinde bulunduktan sonra dedim ki “Abi 10 kişi bir araya gelip bir şarkı yapıyor. Bir sürü insana ulaşıyor. O zaman bunu neden iyi bir şey için kullanmıyoruz” dedim ve öyle karar verdik. Sonrasında en yakın çevreme teklif götürmeye başladım, ardından çember biraz açılmaya başladı. Belli bir sayıya ulaştıktan sonra dedim ki bu ekstra yanlı bir line-up oldu. Çünkü neredeyse tamamı sola yakın görüşlüydü. Biraz daha genişletmemiz lazım, bir Türkiye mozaiği yaratmaya çalışmalıyız diye düşündüm. Biraz daha uzak çevreme gittim. Sonrasında her şey tıkır tıkır işledi. 15 kişiyi organize etmek ve işi fiziksel olarak gerçekleştirebilmek biraz yorucuydu. Tabii ki yarattığı etkiyi yaratmasını beklemiyordum. Yani hiçbirimiz beklemiyorduk. 

Susamam’ın klibinin başında “Müziğin bir şeyleri değiştirebileceğini inanıyoruz” sözü geçiyor. Bu inancı taşıyor musunuz?

O zaman inanıyordum. Şimdi artık inanmıyorum. Yani samimi konuşmak gerekirse bu tip şeyler yardımcı faktör olarak önemli olabilir. Yani dinleyen insanların belli bir bölümünü mutlu edebilir, huzur verebilir, ateşlendirebilir ya da fikirlerini değiştirebilir. Bunlar muhakkak çok önemli şeyler. Ama daha büyük bir değişimin içinde o kadar umutlu değilim müzikten. 

14 Mayıs'ta seçim var. 2 yıl önce aynı gün çıkan albümünüzün adı; Umut. Umutlu musunuz?

Umarım çok güzel bir güne uyanırız ve ben de bu tatlı tesadüfü mutlu bir şekilde Twitter'dan kutlarım. 

Kültür Bakanı olsaydınız, sanat alanında neyi değiştirirdiniz?

Bakanlığın destek bütçesinin yükseltilmesi şart. Her türlü kültür sanat etkinliğinin önünün açılması gerekiyor. İşte şu saatten sonra müzik çalmayın, şurada festival yapmayalım, bunlar şarkı söylerken küfür ediyorlarmış gibi bahanelerle etkinlikler iptal edilmemeli. Belediye konserlerinde belli bir ideolojiye yakın insanlar zengin edilmesin.