Dezenformasyonla mücadele bahanesiyle sunulan ‘sansür yasası’ resmi gazetede yayımlandı. Gazeteciler ve sosyal medya üzerinde baskı oluşturacak yasa, iktidarın seçime giderken en büyük hamlesi olarak görülüyor.

‘Sansür’ yasalaştı
Fotoğraf: BirGün

Haber Merkezi

Sansür Yasası olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanun, dezenformasyonla mücadeleyi bahane ederek seçim öncesi tüm muhalefeti baskı altına almayı hedefleyen yasayla artık sadece gazetecilerin değil, sosyal medyada haber paylaşan ve yorum yapan yurttaşların özgürlükleri de tehdit altında olacak. Demokrasi ve insan haklarının temel ilkelerine aykırı yasanın en kritik maddesi ise 29. madde. Söz konusu madde şu ifadeler yer alıyor: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”

Yasayla getirilenler şöyle:

•Paylaşmak, retweet, beğeni suç: ‘Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse’nin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile yargılanacağını öngörüyor. Üstelik haberleri veya sosyal medya paylaşımlarını yalnızca retweet yapanlara dahi 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.

•Organize suç kapsamı: İstanbul depremi, 128 milyar doların akıbeti, orman yangınları, askeri harekatlardaki gelişmeler, suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşalarını haberleştirmek ya da sosyal medyada açılan etiketlerle toplu şekilde paylaşmak suç sayılabilecek. Suçun kapsamına da bilginin doğru ya da yalan olduğuna da savcılar, hâkimler ve haberin konusu olanlar karar verecek.

•Whatsapp’a ‘şirket kur’ baskısı: Whatsapp, Signal gibi yoğun kullanılan anlık mesajlaşma uygulamaları için Türkiye’de şirket kurarak Türkiye hukukuna tabi olunması istenecek. Bilgiler emniyet birimleriyle paylaşılacak. İçerikleri oluşturan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgileri, soruşturma aşamasında savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkemece talep edilmesi üzerine, ilgili sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’deki temsilcisi, adli mercilere verecek. Öte yandan Rekabet Kurulunun, WhatsApp kullanıcılarına getirilen veri paylaşma zorunluluğuyla ilgili soruşturmasında, idari para cezası verilmesi ve verilerin birleştirilmesine son verilmesi talep edildi.

•MİT mensuplarına koruma kalkanı: Türkiye’de haklarında haber yapılması ve yayımlanması en zor kurum çalışanlarının başında Millî İstihbarat Teşkilâtı çalışanları geliyor. MİT üyeleri hakkında yapılan veya yapılacak haberler farklı kanunlara tabi olmakla birlikte, iktidar ve yargının sert tepkisiyle de karşı karşıya kalabilecek.

•Cumhurbaşkanı basın kartı verebilecek: Medya alanında faaliyet göstermeleri şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu Cumhurbaşkanı kararıyla tespit edilen dernek ve vakıfların yöneticilerine basın kartı verilebilecek.

Yasanın Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sansür Yasası yürürlükte. Ama unutulmasın, anayasal özgürlüklere aykırı hiçbir mevzuat bizi kamu yararı için doğruları söylemekten alıkoyamaz. Biz gazeteciler yılmayacağız, korkmayacağız, susmayacağız. Sansüre ve cezalara boyun eğmeyeceğiz. Susmak yok.”

CHP AYM’YE TAŞIDI

CHP ise 29. Madde’yi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. AYM’ye başvuru sonrası açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay şöyle konuştu: “Bu yasa muhalefeti, medyayı, basını, sosyal medyayı susturmaktır. Kendi yalanlarını gerçek gibi sunmak, gerçekleri yalan diye nitelemek yasasıdır ve kabulü mümkün değildir. Yüksek mahkemenin kararı var. 153'e ve kararın bağlayıcılığına aykırı. 29. madde ile ilgili başvuruyu bekletmeksizin yürürlüğün durması bakımından bir an önce ele alınmasını yüce mahkemeden talep ediyorum. Bu kanun, Türkiye'de demokrasiyi tahrip etmekle kalmaz, Türkiye'yi dünya milletler ailesi içinde demokrasi liginden düşürmez, kategori dışında tutar."

YURTTAŞLAR HEDEFTE

Türk Tabipleri Birliği de yasaya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada “Dezenformasyonla mücadelenin ilk ve en önemli ayağı hem sağlık hem de medyanın piyasayla ilişkilerini sonlandırmak, sağlık ve haber alma hakkını güvence altına almaktır. Oysa önümüze gelen yasa, bu gerçeğin üzerinden atlayarak dezenformasyonu sadece yeni medya mecralarında yer alan kullanıcı paylaşımlarına daraltarak iktidarın kurmaya çalıştığı “hakikat” aleyhine söz söyleyen yurttaşları ve kurumları hedef alacaktır. Sadece bu gerçek bile dezenformasyonla mücadele düzenlemesinin bizatihi dezenformasyon olduğunu göstermektedir” denildi.

***

MAHKEME İLETİŞİM BAŞKANLIĞI’NI HAKSIZ BULDU

birgun.net Yayın Koordinatörü Berkant Gültekin, Basın Kartı’nın 3 yıldır yenilenmemesi nedeniyle İletişim Başkanlığı’na karşı açtığı davayı kazandı.

Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde görülen davada birgun.net Yayın Koordinatörü Berkant Gültekin’in avukatı Gizemsu Kiracı Gültekin, 1 Haziran 2019’da geçerlilik süresi dolan Basın Kartı için gerekli başvurunun İletişim Başkanlığı’na yapıldığını ancak Başkanlığın keyfi bir şekilde kartı yenilemediğini ve basın hürriyetini ihlal ettiğini belirtti. İletişim Başkanlığı ise yaptığı savunmada, Basın Kartı yenilemelerine ilişkin takdirin idarede (İletişim Başkanlığı’nda) olduğunu ve bu konuda bir süre sınırlamasının bulunmadığını ileri sürdü.

Davayı karara bağlayan mahkeme, “gazeteci olarak görev yapan davacının basın kartının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemde hukuki isabet görülmemiştir” diyerek İletişim Başkanlığı’nı haksız buldu. Kararda “inceleme sürüyor” gerekçesinin “zımni (gizli) ret” olarak tanımlanması dikkat çekti.

Mahkeme, davaya konu olan 3 yıllık sürenin uzun olduğunu, İletişim Başkanlığı’nın gerekli araştırma ve değerlendirmeyi yapmayarak eylemsiz kaldığını, böylece Gültekin’in başvurusunun sürüncemede bırakıldığını ve bir hakkın kullandırılmadığının anlaşıldığını belirtti.

Kararda istinaf yolu açık bırakılarak dava konusu işlemin iptaline hükmedildi.