Başlattıkları ‘Her Şantiyeye Bir Şef’ kampanyasını BirGün’eanlatan TMMOB İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş, depremlerin yol açtığı hasar ve can kayıplarının, inşaat sürecindeki denetimsizlikten kaynaklandığını hatırlattı ve uyarıda bulundu; “Zararları asgariye indirmek için şantiye şefliği tam zamanlı uygulanmalıdır.”

‘Şantiye şefi hayat kurtarır’

Mustafa M. Bildircin

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 25 Şubat’ta, bina güvenliği ve sağlamlığının denetlenebilmesi için şantiye şefliğinin tam zamanlı bir görev olduğuna vurgu yapılan ‘Her Şantiyeye Bir Şef’ kampanyası başlattı.

Kampanya kapsamında dile getirilen taleplerin doğrudan halk sağlığını ilgilendiren talepler olduğunun altını çizen İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş ile ‘Her Şantiye Bir Şef’ sloganı ile başlatılan kampanyayı konuştuk.

Kampanyadan kısaca bahsedebilir misiniz?
Kampanya yalnızca inşaat mühendislerini değil, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiriyor. Türkiye bir deprem ülkesi. Depremlerin kronolojik sıralamasına bakıldığında, her iki senede bir deprem oluyor. Depremle yaşamaya alışması gereken bir toplumuz. Buna göre de önlem almak zorundayız. Türkiye’deki yapı envanteri, mühendislik hizmetlerinden gerektiği kadar faydalanmıyor. Bu da kendisini depremlerde ortaya çıkan hasar ve can kaybıyla gösteriyor. Bir mevzuatımız var ancak bu mevzuatımızın yetersizlikleri de söz konusu. Bu yetersizlikler de mühendislik hizmeti alınmasının önünde engel teşkil ediyor.
Yapı üretim sürecinde mühendisler, bir ara eleman değil, bu işin öznesidir. Mühendislik hizmetleri piyasa ilişkilerine teslim edilemez, kamusal bir hizmettir ve doğrudan halkın sağlığını ilgilendirir. Kampanyamızın konusu, Şantiye Şefliği Yönetmeliği ile ilgili. Yönetmelikte, bir mühendisin ya da şantiye şefinin aynı zamanda 30 bin metrekareye kadar beş işe bakabileceği ifade ediliyor. Bu, özellikle konut sektöründe şantiye şefliğinin fiilen yapılamamasına yol açıyor. Kağıt üzerinde görünüyor ancak uygulanamıyor.

santiye-sefi-hayat-kurtarir-849535-1.

MÜHENDİSLİKTEN FAYDALANILMIYOR

Şantiye şefliği mevcut durumda nasıl uygulanıyor, ne gibi eksiklikler var?
Bir inşaat sürecinin üç bileşeni var. Proje, yönetim ve denetim… Bu üç alanda da çok ciddi problemler var. Kampanyamız ikinci madde ile işin yönetimiyle alakalı. İşin yönetimi noktasında, özellikle konut sektöründe, küçük inşaatlarda çok büyük zafiyetler var. Bu ülkedeki konut sektörünün yüzde 70’i bir mühendislik hizmetinden faydalanmıyor. Mevzuattaki hüküm doğrultusunda bir şantiye şefi, kağıt üzerinde şantiye şefi olarak görünüyor, senede 700-800 TL’ye bu işi yapmış olarak görünüyor. Bu da yanlış imalata, işçilik hatalarına, projenin doğru uygulanmamasına yol açıyor.

HATALAR DENETİMSİZLİKTEN

Şantiye şefliği uygulaması hangi açılardan önem taşıyor?

Depremde ortaya çıkan hasarlarda üretim hatası olarak göreceğimiz konuların başında kolonun devamının olmaması, güçlü kiriş, zayıf kolon gibi uygulamalar geliyor. Bunlar aslında işin başında, bu işten anlayan bir teknik eleman olmamasıyla ilgili. Bunun için olması gereken şey şu: İstisnai durumlar dışında, belediyelerin ruhsat verdiği yeni yapım işlerinde ve bazı tadilat işlerinde şantiye şefleri tam zamanlı olmalı. Bu bir halk sağlığı sorunu… Türkiye’deki yapı envanterinin bilimden, teknikten faydalanabileceği maksimum oranda faydalanması lazım.

Şantiye şefleri, elindeki projeye göre o inşaatı gerçekleştirmekle görevlidir. Ülkenin hem malzeme, hem makine hem de insan kaynaklarını olabildiğince sağlıklı şekilde kullanmakla yükümlüdür. Aynı zamanda işçi güvenliğini sağlamak da şantiye şefliğinin de görevleri arasında. Ne yazık ki Türkiye’de iş cinayetlerinde en fazla insan kaybı inşaat sektöründe yaşanıyor. Şu inşaatlar yapılıyor usta-çırak ilişkisi içerisinde yapılıyor. Müteahhit aslında inşaatta bir teknik eleman görmek istemiyor, onu maliyeti artırıcı bir unsur olarak görüyor. Ama bunun bedelini daha ağır ödüyoruz biz.

MESLEKİ EĞİTİM OLMAZSA OLMAZ

‘Her Şantiyeye Bir Şef’ kampanyasında, şantiye şefliği için bir eğitim sürecinden söz ediyorsunuz. Nedir bu mesleki eğitim?
Bizim mesleğimiz canlı, sürekli gelişen bir meslek. Aynı zamanda mesleğinizi icra etmediğiniz aman ister istemez hafızanızdan silinen bir meslek. Dolayısıyla sürekli eğitime ihtiyaç duyuluyor. Bu yüzden, bu işi yapacak kişilerin temel bilgilerinin lisans seviyesinin üzerinde olması gerekiyor. İnşaat mühendisleri, üniversiteden çıktıktan sonra ellerindeki diplomalar ile bütün bir yetkiye sahip oluyor. Gidip 20 katlı konut da yapabilirsiniz, bambaşka işler de yapabilirsiniz… Dolayısıyla mesleki eğitim bu sürecin olmazsa olmaz bir parçası. Meslek odaları bunu çok rahat bir şekilde yapabilir.

Yapı güvenliğini yalnızca deprem olduğunda hatırlamayalım. Yapı envanterinin sağlıklı bir şekilde çıkartılmaması, projelerin piyasa ilişkilerine teslim edilmesi, şantiye şeflerinin tam zamanlı istihdam edilmemesi gibi bir sürü eksiklik söz konusu. Durum böyleyken dahi bizim mesleğimizde yüzde 20’leri geçen bir işsizlik var. Bu da garip bir durum… Bu kamusal bir görev. İktidar, halkın her anlamda güvenliğini düşünmek zorunda. Depremlerde yaşadığımız can kayıpları ortada.