Adamın çıktığı ev kaçak, yani ruhsatsızdı. Ameliyat oldu, o da kaçak: Tam günlü olmadığı için özel hastanede çalışıp devlet hastanesinde mesleğini icra etmesi yasaklanmış bir hoca yaptı, devlet üniversitesi hastanesinde. Şimdi taşındığı saray müsveddesi de kaçak.

İşte size, Erdoğan Türkiyesi’nin özeti; fazla lafa gerek yok.

Dünkü Posta gazetesinin baş sayfasında kocaman fotoğrafı vardı; İstanbul Ataşehir’de birana okulu: Dört beş yaşındaki kız çocuklarının başlarını örtmüşler, oğlanlar da takkeli.

Evvelsi gün, Van’da evinin önünde oynayan Nehir ortadan kayboldu; sadece ayakkabıları bulundu.

Nehircik de dört yaşında; yani örtünme çağına gelmiş; artık kadından sayılır Hüseyin Üzmez, Nursî ve benzerlerinin, kankalarının, yoldaşlarının gözünde: Allah (varsa) ıslah etsin…

Aslında, pedofil için kız-erkek de fark etmez. Küçücük erkek çocuklarını da kaçırdılar, tecavüz ettiler ve öldürdüler; erkek bebeği de türbana sokup propaganda afişlerine fotoğraf ettiler.

Erdoğan döneminde kadın cinayetleri, ilk sekiz senede yüzde bin dört yüz arttı; yani, ön dört misli ve şimdi daha da artıyor: Her gün en az bir iki kadın cinayeti.

Kim bunların gizli-açık müttefiki, beslemesi, ruh kardeşi: Kadınlara tecavüz eden, mezhep üzerinden tecavüzü, cariyeliği ve kadın satıcılığını meşrunun da ötesinde vacip/farz addeden dinci caniler.

Bunlar da buralarda kefenli militan gezdiriyorlar yanlarında; hatta Almanyalara kadar götürüyorlar, sindirici/yıldırıcı figürler olarak: İster ırkçı, ister dinci, bütün faşizmler teröristtir.

Terörü ucuza getirmek için, sonuna kadar provokatördür de: Camide içki içtiler der; başı örtülü bacımı meşin pantalonlu yarı çıplak yüz erkek taciz etti, üzerine işedi, çocuğunu yaraladı yalan/iftira/tahrik ve hainliğine baş vurur; en son da “bunlar cami düşmanı, ezan sesi duymak istemiyorlar” kışkırtması. Ayrıca, Validebağ yağmasına karşı çıkan yurtseverleri bilmem, onlar adına konuşamam ama, Aydınlanma insanının her türlü tapınma ve secdeye karşı olması kadar normal hiçbir şey olmadığı gibi, laik bir rejimde vatandaşların kendi yurtlarına sahip çıkıp onun üzerinde söz söyleme hakkı dinsel inançlarına göre belirlenir ve derecelendirilir diye de bir şey yoktur.

Bu arada şunu da söyleyelim: Tanzimat Dönemi mimarîsinin en tipik ve en güzel örneklerinden biri olan Altunizade Camii de tam tamına, dinci provokatörlerin talan etmeye niyetlendiği alanın hemen yanı başında ve de Ramazan’da teravihler ve Cuma vakitleri hariç, neredeyse bomboştur; ama, zaten o caminin zerafeti, bu yaratıklara fazla gelmekle kalmaz, ürkütür de kendilerini.