'Saray rejimi 12 Eylül’ün öz çocuğudur'
CHP PM Üyesi ve İzmir milletvekili Selin Sayek Böke, 12 Eylül darbesinin , “siyasal İslam” ideolojisine zemin oluşturduğuna işaret ederek, “AKP, Saray rejimi 12 Eylül rejiminin öz çocuğudur. 20 Temmuz Saray Darbesi, 12 Eylül darbesinin devamıdır, ta kendisidir” dedi
HABER MERKEZİ
CHP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir milletvekili Selin Sayek Böke,12 Eylül darbesinin siyasal İslam’a zemin oluşturduğuna dikkati çekerek, “AKP, Saray rejimi 12 Eylül rejiminin öz çocuğudur” dedi.
Sein Sayek Böke, Türkiye’in 37 yıl sonra 12 Eylül 1980 darbesinin ve kurulan darbe rejiminin devamını yaşadığını belirtti., Bir “karşı devrim” hareketi olan 12 Eylül’ün amacının “Türkiye’de sınıfsal dengeleri yeniden sermaye lehine belirlemek, bunun için neoliberal dönüşümü gerçekleştirmek” olduğuna işaret eden Böke’nin açıklaması özetle şöyle:
Siyasal İslamcı ideolojiye zemin hazırladı
12 Eylül, “Siyasal İslam” ideolojisine zemin oluşturacak biçimde Türkiye’yi örgütlü, demokratik bir toplum olmaktan çıkarmış, cemaat/tarikat örgütlenmelerini ve bireyciliği bilinçli ve sistematik olarak yerleştirmiştir.
Bunu, hem kaba güçle, OHAL’le, kapatmalarla, işkencelerle, baskılarla, tutuklamalarla yaptı. Hem de 82 Anayasası ile tahkim olacak biçimde başta Toplu İş Kanunu olmak üzere, çeşitli temel kanunları emekçi sınıflar aleyhine otoriter bir anlayışla yeniden düzenlendi. 12 Eylül’ün yarattığı bu temel dönüşümler, bir yandan neoliberalizmin kurumsallaşmasının önünü açarken, öte yandan da siyasal İslamcı ideolojiye ve nihayet AKP iktidarına zemin hazırladı.
Saray Darbesi, 12 Eylül’ün devamı, ta kendisidir
AKP, Saray rejimi ve siyasal İslam yalnızca zihniyet akrabalığı, demokrasi karşıtlığı bağlamında değil, doğrudan 12 Eylül’ün ürünü, onun kazananı olmaları itibariyle de 12 Eylül rejiminin öz çocuğudur. 20 Temmuz Saray Darbesi, 12 Eylül darbesinin devamıdır, ta kendisidir.
Bugün de Türkiye’de 12 Eylül 1980’e benzer bir dönüşüm yaşanıyor. Bu kez neo liberalizmden, devlet-kapitalizmine doğru tıpkı 12 Eylül’dekine benzer bir geçişin inşasına tanıklık ediyoruz. Ve tıpkı 12 Eylül gibi bu rejim inşası da yine “OHAL’le”, “kaba güçle”, “baskıyla”, “zorla” yapılıyor.
Sürekli OHAL rejimi ve sivil darbe
Bu yüzden 12 Eylül’dekine benzer tutuklamalara, baskılara, sansüre ve toplumu cendereye alan bir baskı rejimine tanıklık ediyoruz. 12 Eylül’deki askeri darbe rejiminin aynısını, bir “sürekli OHAL” rejimi altında bir “sivil darbe” olarak yaşıyoruz. Cumhuriyet gazetecilerinin keyfi tutukluluklarıyla ilgili kararın, hukukun geçerli olduğu hiçbir yerde görülmeyecek şekilde bir kez daha uzatılması, 12 Eylül sabahına bu kararla uyanılması boşuna değildir. 12 Eylül tam da budur.
Türkiye bu rejimi aşacak
Türkiye bu rejimi mutlaka aşacak. Ancak bunun için bizlerin, toplumun ilerici güçlerinin; siyasal İslam ve neoliberalizmle “tavizle” değil, cepheden hesaplaşarak bir mücadeleyi göze almamız ve Türkiye’nin yeni demokratik ve aydınlanmacı düzleminin siyasetini, toplumunu ve ekonomisini kurgulayacak marifeti sergilememiz gerekiyor. Bunun için de, öncelikle, 12 Eylül’ün toplumsal ve ekonomik tahribatını, toplumu tıpkı 80 öncesinde olduğu gibi örgütleyerek topyekün aşmak dışında bir çare, bir yol olmadığını anlamalıyız.
Kendimiz olmalıyız, birlikte mücadele etmekten çekinmemeliyiz.