Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Kürtler ve Alevilere yönelik videolarıyla, iktidarın kara propaganda malzemesine dönüştürüp muhalefete yüklendiği 'hassas' alanlara ilişkin dikkat çeken çıkışlar yaptı. Bay Kemal ile başlayıp söz konusu videolarla devam eden sürecin bir strateji değişikliği olduğunu ifade eden uzmanlar, “Kimliklerin, iktidar eliyle istismar edilmesine karşı önemli bir hamle” diyor.

Saray’ın stratejisine Bay Kemal’den ket
Fotoğraf: Depophotos

Mehmet Emin KURNAZ

14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala siyasette hareketlilik arttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kullandığı ayrıştırıcı dil ve bilindik vaatlere dayalı bir seçim kampanyası yürütürken Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise iktidarın kara propaganda malzemesi haline getirdiği unsurlara yönelik önemli çıkışlar yaptı. Erdoğan’ın, ‘Bay Kemal’ söylemini pozitif bir içeriğe dönüştüren, Beşli Çete ile hesaplaşma sözü veren Kılıçdaroğlu, son olarak evinin mutfağından yayımladığı videoların devamında kadınlara, gençlere, Kürtlere ve Alevilere yönelik açıklamalarıyla dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu, hafta başında Kürtlere, önceki gün de Alevilere ilişkin yayımladığı videolarda, iktidarın ayrımcı, ötekileştirmeye dayanan, muhalefeti ve farklı kimleri suçlayan çıkışlarına karşı birlik, kardeşlik ve eşit yurttaşlık vurgusu yaptı. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışları, geniş toplumsal kesimler tarafından beğeniyle karşılanırken sosyal medya platformlarında da izlenme rekorları kırdı.

Kılıçdaroğlu’nun son hamlelerini Siyaset Bilimci Gazeteci Yazar Kemal Can ve Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki ile konuştuk.

İKTİRARIN HAMLELERİ GÜDÜK HALE GELİYOR

Bu videoların hesaplanmış bir zamanlama ile kampanyanın bir aşamasında ortaya konmuş yeni bir durum gibi algılamadığını söyleyen Kemal Can, “Bunun daha önceden kurulmuş bir stratejinin ayakları olduğunu düşünüyorum. Aslında bu ‘Bay Kemal'den başlayarak yürüyen iki ayaklı bir strateji. Birincisi iktidarın, muhalefeti sıkıştırmak için kullandığı ya da muhalefet aktörlerini itibarsızlaştırmak için kullandığı gerilimli alanların hemen hepsinde önemli bir pozisyon değişikliği stratejisidir. Kılıçdaroğlu, helalleşme, hesaplaşma, bay Kemal meselesi, bazı sol popülist temalar içeren program ve vaatlerden sonra, şimdi de Kürtler ve Alevi videosu çekti. Bunu bir kimlik siyaseti ya da iktidarın istismar ettiği alanlara karşı söz geliştirmek değil, tam tersine kimlik siyasetinin provokasyon amaçlı kullanımının önünü kesecek adımlar olduğunu düşünüyorum. Aslında iktidarın çok da yenileyemediği, bildik stratejisini, zaten zayıflamış olan, karşılığı kalmamış olan stratejisini iyice güdük hale sokma arayışının bir parçası demek mümkün” değerlendirmesini yaptı.

Kılıçdaroğlu’nun strateji değiştirdiğini vurgulayan Can, “İktidar, Kürt meselesinde de Alevi meselesinde de neredeyse kendisi için serbest bölge gibi kullandığı, oraya rahatça girip çıktığı ama başka kimsenin oralarda söz edememesini, başkaları için oranın yasak bölge haline gelmesini sağlayan bir politika yürütüyordu. Muhalefet büyük ölçüde bu alanlara savunmacı bir felsefeyle karşılık vermeye çalışıyordu. Şimdi bu paradigmayı tamamen değiştiriyor Kılıçdaroğlu” dedi.

Siyaset Bilimci Gazeteci Yazar Kemal Can

ÖNEMLİ BİR STRATEJİ DEĞİŞİKLİĞİNE İŞARET

“Meselenin ikinci tarafı ise kimlik siyasetine karşı kendi pozisyonunu yeniden tarif eden bir tutum” ifadelerini kullanan Can, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Bu da aslında kimlik siyaseti, kimlik ayrıcalıkları ya da kimlik endişeleri üzerinden politika yapmakla devam ettirilen bir şey. Fakat kimliğin eşit yurttaşlık ve kabul etrafında bir hakikat olduğu ama temel politik tercihlerin kimlikler üzerinden inşa edilemeyeceği fikrinin bir yansıması. Kılıçdaroğlu’nun videosu Kürt meselesini, Kürt olmayanların da bir toplumsal siyasal meselesi olarak ortaya koyup bunun çözülmesi ama çözülmesinden önce bunun açık siyasi zeminde -burayı da meclis olarak tarif ediyor- konuşulabilir olduğunu işaret ederek çok ciddi bir yapısal fark ortaya koyuyor. Alevilik meselesinde de yine kendi pozisyonunu açıklamaktan çekinmiyor. Bu ayrımcı tutum ve istismarına yönelen yaklaşımın kimi zaman muhalefet cephesinde bile müşterisi olan kabullerini dağıtan ve asıl olarak buradan açılacak bir perspektifle yaklaşılmasını sağlıyor. Bence bütün bu seriye baktığımızda iktidarla hem üslup hem bakış açısı açısından arasındaki farkı daha belirgin hale getiriyor.”

ORTAK PAYDADA BULUŞMA MESAJI

Türkiye Raporu Direktörü Selçuki ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Kılıçdaroğlu’nun çıkışını çok anlamlı buluyorum. İki sebepten dolayı bunu söyleyebilirim. Birincisi ülkede şu an performans değerlendirmesi üzerinden değil kimlik üzerinden şekilleniyor. Çünkü bu ülkede demokrasi artık sandığa indirgendi. Sandıkta da mahalleleri sayıyoruz aslında. Kılıçdaroğlu’nun bu hamlelerle, iktidarın üzerine gittiği kimlik siyasetine net şekilde karşı çıktığını söylemek mümkün. İkincisi, sürekli liyakatten bahsediyoruz. Fakat araştırmalardan gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de liyakat mezun olduğunuz okulla değil gösterdiğiniz cüretle alakalı. Dün akşam Sayın Kılıçdaroğlu, son derece cüretkar bir hareket yaptı. Bu da liyakat olarak anlaşılıyor ve toplumda bunun bir karşılığı var. Gençlere seslenmesi de şu bakımdan önemli, bugünün genç seçmeninin kavgalarıyla anne babalarının kavgaları bir değil. Gençler, aynı ekonomik kaygılarla, aynı gelecek sıkıntısıyla buna dair endişeleri bakımından üst yaşlara göre çok daha geniş bir Türkiye toplumundan bahsetmek mümkün. Gençlere de ‘o kavgaları yapmayın, ortak paydada buluşalım’ mesajı vermek gençlerin içinde bulunduğu durumu olumlu açıdan yakalayan bir yaklaşım.”

Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki

BURUNLARINDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİZ

Kılıçdaroğlu,  17-25 Aralık soruşturması kapsamında Rıza Sarraf’ın teklif ettiği rüşveti kabul etmeyerek gündeme gelen ve Memur Teoman olarak bilinen Teoman Coşkun Dudak'ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bugün devleti için çalışan, yolsuzluklara boyun eğmeyen, haksızlıklara karşı duran bir devlet memurunu ziyaret ettim. Memur Teoman'ı ziyaret ettim. Saygın bir kişi. Kendisine teklif edilen rüşvetleri almadığı için ikinci sınıf muamelesi gören bu kişiye sahip çıkmak devlete sahip çıkmak demektir.

Memur Teoman'ı ve ailesini ziyaret etmek benim için çok güzel bir olay. Memur Teoman 15 Mayıs'tan sonra çok  güzel yerlerde olacak. Devletin saygınlığını koruyan devleti için çalışan bir memur olarak görevini sürdürecek.

Şu anda devletin içinde olup devlet memuru değil de parti memuru gibi davranan, her türlü yolsuzluğa bulaşan, 15 Mayıs'tan sonra acaba belgeler Bay Kemal'in eline geçer mi diye belge imha etmeye kalkan sözde memurlara da seslenmek isterim. Hangi belgeyi yok ederseniz yok edin, Bay Kemal mutlaka o yolsuzlukların izini bulacaktır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkının onların burnundan fitil fitil getirecektir. Bize Memur Teoman gibi devlete sahip çıkan, aldığı maaşın hakkını veren kişilere ihtiyacımız var.”