Alternatif sahnenin güçlü sesi Cem Adrian, hayatına anlam katan parçaları ‘Gökyüzümün Yıldızları’ isimli albümde buluşturdu. Adrian, “Üretmek istediklerimi sadece hayalimdeki gibi duymaya çalışıyorum” diyor.

Şarkılarım benim hayalimdeki gibi

Işıl ÇALIŞKAN

Cem Adrian müziğinin yapıtaşlarını oluşturan şarkıcılar ve şarkılardan seçtiği 10 parçalık albüm ile dinleyici karşısında: ‘Gökyüzümün Yıldızları’. Albümde Orhan Atasoy’un Gemiler’inden, Umay Umay’ın Hareket Vakti’ne birçok parça Adrian’ın eşsiz yorumuyla müzikseverlerle buluşuyor. Adrian, gökyüzünün yıldızlarını, “Âşık bir gençken, odamın penceresinden karanlık gökyüzüne bakarken gördüğüm her bir yıldızın sesiydi şarkı denilen şey” şeklinde tanımlıyor.

Adrian, albüm açılışını Düş Sokağı Sakinleri’nin “Ayrılık” şarkısı ile yapmış, ardından bir Orhan Atasoy klasiği olan “Gemiler”i, Bülent Ortaçgil’den “Çığlık Çığlığa”yı ve son olarak da Kesmeşeker şarkısı olan “En Çok Seni”yi yayımlamıştı. Albümde 90’lar klasiklerinden; Cemali’den “Duymak İstiyorum” ve Umay Umay’dan “Hareket Vakti” de yer alıyor. Söz ve müziği ünlü müzisyen Ercüment Varol’a ait olan “Özlediğim”, Zuhal Olcay’ın seslendirdiği Mehmet Teoman şiiri “Yalnızlığım”, Düş Sokağı Sakinleri’nin “Mor Yel”i ve sözleri Hüsnü Arkan’a ait Ezginin Günlüğü şarkısı olan “Küçüğüm” de albümdeki diğer şarkılar arasında yer alıyor.

Hazırsanız Adrian’ın gökyüzünde bir seyahate çıkalım…

“Gökyüzümün Yıldızları” anlamlı bir albüm ismi olmuş. Gökyüzümün Yıldızları’nın sizdeki karşılığı nedir?
Albüm için bir metin yazmıştım o metinden bir alıntıyla size bunu anlatmak isterim.
‘Küçük bir çocuk, âşık bir gençken, odamın penceresinden karanlık gökyüzüne bakarken gördüğüm her bir yıldızın sesiydi şarkı denilen şey... Umut... Hayal... Arkasına sığındığım, içine girip kendini sakladığım, dünyadan korunduğum yerdi şarkılar... Hâlâ da öyle...’

MÜZİKSİZ FİLM GİBİ

Bu yıldızlar hayatınızda olmasaydı sizin için ne eksik olurdu peki?

Müzik ve şarkılar bence sadece müzisyenlerin değil dinleyicilerin ve farkında olmadan birçok insanın hayatlarının fon müziği. Müziksiz bir film izlediğinizi düşünün işte hayat ona benzerdi.

Eminim gökyüzünüzdeki yıldızlar bununla sınırlı değildir. Bu 10 parçayı nasıl bir seçkiyle albümde buluşturdunuz?
Evet, aslında bunu bir seri albüm olarak düşündük, bu albümde sadece on şarkıya ve şarkıcıya yer verdim. Albümün ikinci ve üçüncü serilerini düşünüyorum.

Sevilen sanatçıların eserlerini yorumlamak riskli bir durumdur genelde. Siz bu riski gözettiniz mi?
Evet, o risk her zaman çok büyüktür. Ben bu riski aslında büyük bir sorumluluk olarak görüyorum. Şarkıları yorumlarken, her şeyi, aranjeleri çok ince ayrıntısıyla düşünüyorum ve çok hassas davranıyorum.

Parçaları yorumlarken hassasiyetleriniz nelerdi?
Bir kere öncelikle cover yapmak o şarkıyı çok başka bir forma sokmak anlamına gelmiyor. Genelde ben aslında şarkıların bestelendiği ya da yazıldığı ilk hallerini, yani aranje aranjöre gitmeden önceki hallerini hayal edip şarkıları o sadeliklerine geri döndürmeye çalışıyorum.

GEÇMİŞİ ÖZLÜYORUZ

Son dönemde ülkemizde üretilen saygı albümleri sayısı oldukça fazla. Bu durumda eskiye olan özlem gibi bir sosyolojik çıkarım yapılabilir mi?

İnsanların geçmişi özlediği, geçmişe karşı olan ilgilerinin arttığı kesinlikle büyük bir gerçek. Bu sadece sanatta değil bence aklınıza gelen her alanda mevcut.

Yine türler arası esnekliği açık bir albüm karşıladı bizi. Tam da bu noktada bir Cem Adrian müziği yarattınız. Özgün kalmak gibi bir hassasiyet gözetiyor musunuz?
İnanın aslında özgün kalmak gibi bir kaygıyla yapmıyorum çalışmalarımı. Üretmek ve kaydetmek istediğim her şeyi sadece hayalimdeki gibi duymaya çalışıyorum.

Ülkenin dört bir yanında konserler vermeyi sürdürüyorsunuz. Bir yandan da üretimlerinize aralıksız devam ediyorsunuz. Nasıl bir çalışma disiplininiz var?
Öncelikle çok portatif bir çalışma düzenim var. Yıllar boyu radyoculuktan gelen teknik kayıt becerilerim ve bilgilerim sayesinde yollarda, otel odalarında ve bulabildiğim yalnız kalabildim her yerde müzik yapabilme, kaydedebilme, tüm bu teknik işlerin tümünü portatif cihazlarla bitirebilme yeteneğine sahibim. Bu da bana büyük bir alan kazandırıyor. Ve tabii ki zaman…

Pandemi kurallarının neredeyse tamamen gevşetilmesine rağmen gece 12’de son bulan müzik yasağının devam ediyor olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
İşletmelerin zaten daha önce 12'den sonra da müzik yapabilmek için bir izin almaları gerekiyordu. Ben bir müzisyen olarak insanların kaça kadar müzik dinleme özgürlüklerine kimsenin tabii ki karışmaması gerektiğini düşünüyorum. Ama yine bir müzisyen ve canlı performans şarkıcısı olarak saat 12.00’de bir konserin bitmesini de sağlıklı buluyorum. Konu bunun yasaklanabilecek bir şey haline getirilmesi.

Dinleyicileri başka nasıl sürprizler bekliyor?
Sırada yayınlamayı bekleyen birkaç kişisel albümümüm, yine birkaç yorum albümümüm ve global müzik dünyasında yayınlamayı düşündüğüm birkaç evrensel müzik albümü var.