Şarkıların için müteşekkiriz

Burak Abatay

Sevgili dostum Taner Turna ile 2019 sonunda BirGün Pazar için kıyıda köşede kalmasını istemediğimiz albümlere odaklanalım, o albümlerle ilgili birer yazı yazalım diye düşündük.

İlk olarak da 15 Aralık tarihli BirGün Pazar için birer kısa yazı yazdık. Taner, Josin’in albümünü; ben de Tanju Duru’nun albümünü kaleme aldım. Ezginin Günlüğü ekibinden ayrıldıktan epey sonra, 2007 yılında ‘Duru Zamanlar’ isimli bir solo albüm çıkarmış ve müziğimizin güçlü isimlerini bir albümde toparlamıştı. O isimlerden bir tanesi de Kıvanç Someren’di. Someren albümde Ayşenur Kolivar ile beraber vokallerde yer aldı. ‘Aklım Hep Sende’ ve ‘Raylar Boyunca’ gibi iki şarkı vardı ki albümde, 50 bin yıl geçse tekrar tekrar dinleyeceğiniz şarkılardır. En azından benim için öyle. Hele ki Duru’nun 2008’de yaşamını yitirmiş olmasından sonra…

MAYIS MÜZİK TOPLULUĞU MİRASI

Kıvanç Someren ismini ilk olarak Mayıs Müzik Topluluğu’nu keşfettiğim günlerde duymuştum. Gülizar şarkısının yarattıklarını hala hissederim. Tek albüm yapıp dağılmaları gerçekten ama gerçekten müziğimizin büyük kayıplarındandır diye düşündüğüm topluluk, Ezginin Günlüğü, Yeni Türkü ve Çağdaş Türkü gibi dönemin grupları arasında müziğimizde mühim bir yerde. Hakan Erim, Dadal Günçe, Haldun Çağlayan, Fatih Köse ve Kıvanç Someren’den oluşan grup Gülizar albümüyle enfes bir miras bıraktılar bize. Grubun kurucularından Haldun Çağlayan 2015 Temmuz’da yaşama veda etti. Önceki gün ise bir trafik kazasında Kıvanç Someren yaşamını yitirdi. 9 Mart 1965’de başladığı hayatı 30 Ocak’ta son buldu.

İlk başta bahsettiğim yazıyı yayımladıktan sonra müzisyen Sumru Ağıryürüyen de Facebook hesabından paylaşmış yazıyı. Someren’i de etiketlemiş. Someren ise Duru’nun ölümünün yıllar sonra yazılmış bu yazı için, “Burak Abatay, tam burasından çok acıyan kalbimiz müteşekkir size...” yazmış. Bir kalp nasıl yanar, o yangın nasıl dinmez… Kötü kötü tesadüfler işte. Bugün ise Kıvanç Someren yok artık.

İNSAN NASILSA ÖYLE MÜZİK YAPIYOR

Sumru Ağıryürüyen’e sordum, nasıl tanıştınız, bize biraz onu anlatır mısınız diye. Şöyle anlattı:

“Kıvanç’la Tanju Duru sayesinde tanışmıştım. Birlikte çalıp söylemedik hiç, ama bambaşka bir alanda, farklı şapkalar altında çalışma fırsatımız oldu. O sırada bir medikal besin üreten firmanın yöneticisiydi, ben de bir arkadaşımın medikal ajansında çalışıyordum. Dostlukla, keyifle, ciddiyetle sürdürmüştük işi. Ortak hayallerimizi, olabildiğince müziği de katarak. Ben tamamen müzik ekseninde yaşamaya karar verdikten sonra, İsmet Sıral’a adanmış uluslararası festivalimiz ISCMS’e, hatta Gitarcafe’mize çok kritik anlarda el verdi Kıvanç. Böyle bir dosttu işte. Sonradan o dünyayı bırakarak köklü bir değişim yaptı hayatında. Müziği ve bir bakıma özgürlüğü seçti. Yalıkavak’ta Minör Restoran’ı kurdular Anıl ile. Çalıp söylüyorlardı bir yandan. Müzikle yaşamak zoru seçmek oluyor genellikle. Güzel ama uzaktan göründüğü kadar kolay bir yaşam olmadığına eminim. Ama mutlu olduğunu sanıyorum, sevdiğiyle sevdiği işleri yapıyordu. Bu dönüşümlerde birbirimizi yüreklendirmiştik belki de. En azından onun hep yanımda olduğunu bildim.

İnsan nasıl biriyse öyle müzik yapıyor, öyle söylüyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin kurduğu Mayıs Müzik Topluluğu’ndandı Kıvanç. O sıcaklığı, o sorumluluk duygusunu, o ruhu hep taşıdı sesinde. Tanju’nun Duru Zamanları’nda söylerken de. Çok değerli bir müzik insanını, çok güzel bir insanı kaybettik.”

Şimdi tam da Someren’in Duru için dediği kalp yangını hâkim satırlara, sözlere, o eşsiz şarkılara. Söylediği, yazdığı onca şarkı müteşekkiriz Kıvanç Hanım…