Bu pazar umuyoruz Fransızlar sadece Fransa’yı değil, Avrupa’yı da etkileyecek bir değişikliğin altına imza atacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna birkaç gün kala kamuoyu yoklamalarına bakılırsa, sosyalist François Hollande Nicolas Sarkozy karşısında kazanacak görünüyor. İkinci kez kazanamadığı takdirde aktif siyaseti bırakacağını söyleyen Sarkozy bakalım bu müjdeli sözünü tutacak mı? Keşke... Sarkozy, yaptığı patavatsız açıklamalarla adeta 1 Mayıs’a gölge düşürmek istiyor. Önce “gerçek emeğin” bayramını kutlayacağını söyleyerek büyük tepki alan Sarkozy, ardından “çevir kazı yanmasın” diyerek “gerçek emek bayramı”na çevirmiş, ardından da 1 Mayıs’ta “tüm çalışanları” Paris’in Trocadéro meydanına çağırmıştı. Üstelik Hollande’ın Fransa’nın en büyük sendikası CGT’nin kafilesine katılacağını bildirmesinin ardından, ilkel bir antikomünist söylem takınıp, “Hollande’ın kızıl bayraklar ardında yürümesini” dile getirmişti. (Bilgi için belirtelim, Hollande 1 Mayıs sabahı yürüyüşe katılmaktan vazgeçti). 

Sarkozy saçmalayadursun, son günlerde kamuoyunu en çok meşgul eden şey ise birinci turda elenen adaylara oy verenlerin ikinci turda kimi destekleyeceği. Solda sürpriz yok, Sol Cephe, Avrupa Ekoloji-Yeşiller başta, herkes Hollande’ın arkasında yer alacak. Esas tartışmalar ve nabız yoklamalarının odağı merkezci aday François Bayrou ve ilk turu üçüncü bitiren aşırı sağcı Marine Le Pen’i tercih edenlerin kime kayacağı. Bayrou destekçilerini tercih yapmaya yönlendirmezken, sondajlar kendisine oy verenlerden yüzde 40’ının Sarkozy’ye, yüzde 34’ünün de Hollande’a vereceğini saptamış. Le Pen’in yandaşları ise yüzde 54 Sarkozy’ye, yüzde 16 oranında da Hollande’a vereceklerini beyan etmiş. Le Pen kendi kararını 1 Mayıs’ta açıklayacak. 

Hal bu iken, Sarkozy’nin gerçekten de Le Pen’e oy verenlerin desteğine ihtiyacı var. Ancak son günlerde bu seçmenlere kur yapmak için öylesine fütursuzca aşırı sağ söylemlere daldı takındı ki, sanıyoruz kararsız merkezciler ve aşırısından haz etmeyen sağcıları kaçırabilir. Daha ilk tur akşamından yağ çekme faaliyetine başlayan Sarko, halka seslenirken “Fransızların endişe ve acılarını biliyorum: sınırlarımızın korunması, göç, istihdam, güvenlik” diyerek Le Pen’in seçim kampanyasını kopyalıyordu. Ertesi gün ise daha da ileri giderek Milli Cephe taraftarlarına istinaden “Onları anlıyorum. Artık bu şekilde devam edemeyiz. Sınırlar kendimizi korumaya yarar. Başarılı büyük ülkeler Ulus kavramına inanmış ve ulusal kimliklerine uyulmasını sağlayanlardır” şeklinde konuştu. Ardından da resmen Le Pen’cileri tehdit ederek “Eğer bana oy vermezseniz, o zaman ülkemizde yabancıların oy verebilecekler. Bunu istiyor musunuz, istemiyor musunuz?” diyordu.  

Birkaç gün sonra sözüm ona solu eleştirerek, “kaçak göçmenlerin büyük bir bölümüne kağıtlarını vermek istemek, halkın değil, cemaat oylarının peşinden koşmaktır” vecizesini patlatıyordu. Sonra da faşistlerin oylarına alenen “yazılarak” “Marine Le Pen’in Cumhuriyet ile bağdaştığını ve yabancı düşmanlığı söylemlerini duymadığını” ifade ediyordu. Yine arkasından Le Pen’in programından doğrudan çalarak, polisler için “meşru müdafaa” hakkını savunuyordu. Kurmaylarının vecizelerini ise burada sıralamak ise imkansız.  

6 Mayıs’ta Fransız halkının sağduyusuna güveniyorum. Ama daha da önemlisi, Sarko’dan yaka silkmelerine ve kurtulma arzularına inanıyorum. Son çırpınışlarında faşist söylemleri bile çekinmeden benimseyen Sarkozy, umuyorum kendi kazdığı çukura düşecektir.