Avukat Yegâne Güley’e göre Sarraf davasının olası sonuçları, Türkiye’ye büyük yük getirir. Güley, “Türkiye’nin itibarını uluslararası finans piyasasında sıfırlayacak” diyor. Sarraf’ın duruşmaya çıkmayacağı konuşuluyor

Sarraf davası senaryoları: Türkiye’yi nasıl etkiler?

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF Washington @omurkeyif

Rıza Sarraf davası ABD’nin New York kentinde jürinin seçilmesinin ardından görülmeye başlanıyor. Davanın sanık koltuğunda ise yalnızca New York’ta tutuklu bulunan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın oturması bekleniyor. Uzmanlar, Sarraf’ın savcılıkla anlaşmış olmasına ve artık davada ‘tanık’ sıfatıyla yer alacağına neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Dava kapsamında şu anda iki kişi tutuklu, iddianamedeki sanık listesinde ise dokuz kişi var. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan da bu kişiler arasında.

Davada sanıklara yöneltilen suçlamalar ağır; ABD’nin İran’a karşı yaptırımlarını delmek, kara para aklamak, banka dolandırıcılığı… Öte yandan dava sonucunda, Halkbank’a ve eğer varsa başka ilgili bankalara yüksek meblağlarda para cezaları kesilebileceği de gündemde. Bunun da Türkiye ekonomisine büyük zarar verebileceği ifade ediliyor.

‘Dava itibarı sıfırlar’
CHP’li Avukat Yegâne Güley, Sarraf davasını şu şekilde tanımlıyor: “Türkiye’nin finansal itibarını yerle bir edebilecek bir dava; çünkü devletin en tepesindeki ismin devletin kurumlarını ve organlarını kişisel çıkarları için nasıl kullandığı ve kontrol mekanizmalarının artık olmadığını, saygın devlet sisteminin çöktüğünü gösteriyor. Türkiye’nin itibarını uluslararası finans piyasasında sıfırlayacak.”

New York, Londra ve Virjin Adaları Barolarına kayıtlı Avukat Güley’in uzmanlık alanı bankacılık ve finansman hukuku. Güley şu anda varlık takibi üzerine çalışıyor.

Güley, davanın olası sonuçlarını ve bu sonuçların ekonomik etkilerini beş maddede özetliyor:

1 Halkbank’a ve varsa başka bankalara yüklü ceza gelebilir
Güley, gelecek yüklü bir cezanın “Halkbank’ın hisselerini vuracağını, bu aşamadan sonraki ticaret hacmini ve değerini düşüreceğini” belirtiyor. Güley şöyle konuşuyor: “Kara listeye alınırsa kimse Halkbank’la iş yapmaya yanaşmaz; benzer cezalara çarptırılmamak için. Davadan para cezası çıkarsa Halkbank’ın yurtdışındaki varlıklarına el konulması için gerekli işleme hemen başlayacaklardır.”

Güley’e göre, “Halkbank’ın devredilmesi de olası bir cezadan korunmak için yeterli olmaz.Para piyasalarında sıkışma daha da artacak ve tabii bu da ekonomiyi doğrudan negatif etkileyecektir.”

2 Suçlu bulunanların mallarına el konulabilir
İddianamede suçlu bulunmaları halinde sanıkların mallarına el konulabileceği de ifade ediliyor. Güley şöyle anlatıyor: “İlk etapta hızlıca mahkemeden ABD’de ve ABD dışındaki tüm mal varlıklarını dondurma kararları (world freezing orders) çıkartacaklardır. Örneğin Halkbank’ın yurtdışında bulundurduğu tüm hesapları dondurulacaktır.”

3 İlgili bankalar kara listeye alınabilir
Av. Güley’e göre bankalar iddianamede yer alan ‘terörizm finansmanı’ suçlamasıyla kara listeye alınırsa, “bu bankalarla ticaret zorlaşır, bankalar batabilir ya da büyük kayıplara uğrarlar.”

Güley şöyle konuşuyor: “Türkiye borçla evrilip çevrilen bir ülke. Bu borcun dış piyasayla finanse edilmesi gerekiyor. Bu davanın sonucunda kamu borcunun yabancı piyasalarda finansmanı zorlaşacak.”

4 Kişilere de yaptırım uygulanabilir
Bu davanın sonucunda Rıza Sarraf’la bağlantılı çalışmış ve yaptırımları delmek için işlem yapmış tüm kurumlara olduğu gibi suçlu bulunan kişilere de ekonomik yaptırım uygulanabilir. Böylece bu kişilerle bazı ticaretin yapılması yasaklanır.

5 Defterlerle oynandığı kararlara geçebilir
“Bu davanın en önemli sonuçlarından biri Türkiye’nin defterlerinin bazı sahte işlemlere dayandırılarak daha iyi bir konumda gösterildiğinin ortaya çıkması olur” diyen Güley, şöyle devam ediyor: “Bunu kimse dile getirmiyor ancak bana göre bu davadan çıkabilecek en önemli unsur, Türkiye’nin defterleriyle oynayıp, manipüle ettiğinin ortaya çıkması olur. Eğer bu gerçekleşirse Türkiye prestijini sıfırlar. İddianamedeki deliller arasında, ihracat rakamlarının daha yüksek olması için hükümetten talep geldiğine dair bir konuşma bulunuyor. Uluslararası piyasalara sunduğun evraklara aslında hiç olmamış ticareti de yansıtmış olman lazım ki hükümetten ‘daha yüksek olsun’ diye talep gelsin. 2010-15 yılı arasında İran ile yapılan ticaretin ne kadarı gerçek ne kadarı sahte evrak üzerinden yapıldı, ne kadarı Türkiye Cumhuriyeti defterlerine yansıyıp ne oranda istatistikleri etkiledi onu da bu aşamada bilemiyoruz. Fakat bu yolun kullanılması Türkiye’nin zaten çok azalmış olan saygınlığını tamamen kaybettirir. Uluslararası kanunlara, normlara uymayan ve hatta yok sayan ‘çete devlet’ statüsü kazandırabilir.”

***

Çağlayan’ın adını Sarraf mı verdi?

Avukat Yegâne Güley’e göre Rıza Sarraf’ın savcılıkla anlaşmasına dair çarpıcı bir iddiada bulunuyor. Davanın elektronik dosya sisteminde 21 Ağustos’ta, ’gizli’ evrak’ başlıklı bir doküman girildiği görülüyor. Ancak bu dokümanın içeriğine ulaşılamıyor. Güley’e göre bu evrak, savcılıkla “anlaşma metni olabilir”. Güley, Zafer Çağlayan’ın sanık listesine girişinin bu evrakın ertesine rastladığını hatırlatıyor. “Çağlayan’ın sanık olarak davaya dahil edilmesi muhtemelen Sarraf’ın itirafçı olmasından sonra oldu” diyen Güley, Çağlayan’ın da yer aldığı iddianame aşamasından sonra Sarraf’ın davaya dahil olmadığına dikkat çekiyor.

***

Hakim açıkladı: Sarraf mahkemeye çıkmayacak

New York’ta tutuklu bulunan Rıza Sarraf, hakim karşısına çıkmayacak. Reuters’in haberine göre, davanın hakimi Richard Berman, jüri seçimleri sırasında, jüri adaylarına, duruşmalarda bulunacak tek kişinin Mehmet Hakan Atilla olduğunu söyledi. Yaklaşan jürili duruşmalar öncesi duruşmalara girmeyen ve Türkiye’deki avukatlarıyla iletişime geçmeyen Sarraf’ın, savcılıkla anlaşarak davada ‘tanık’ konumuna geçmiş olmasına bir süredir kesin gözüyle bakılıyordu.