AB liderleri zirvesi öncesi toplanan Avrupa Parlamentosu, Ankara’nın ‘milliyetçi savaş çığırtkanlığı söyleminden’ uzaklaşmasını istedi. Parlamento’nun onayladığı önergede, diyaloğun gerçekleşmediği takdirde AB’nin ek yaptırımları devreye sokması talep edildi.

‘Savaş çığırtkanlığından vazgeçilsin’

HABER MERKEZİ

Ankara ile Atina arasında uzun süredir gerilime neden olan Doğu Akdeniz’de kriz sürerken, iki ülkenin askeri heyetleri NATO Karagahı’nda dördüncü kez bir araya geldi. Avrupa Parlamentosu, 24-25 Eylül’deki AB liderler zirvesi öncesinde aldığı kararda Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki gerginlikte diyaloğa çağırdı, aksi takdirde AB’nin ek yaptırımları devreye sokmasını istedi.

Brüksel’de toplanan Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda ‘Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin rolü ve bölgede tansiyonun tehlikeli bir şekilde artması’ başlıklı önerge ezici çoğunlukla onaylandı. 601 Avrupa Parlamenteri evet oyu kullanırken 57’si hayır oyu kullandı. 36 parlamenter ise çekimser kaldı. Toplam 694 Avrupa Parlamenteri oy kullandı.

Bağlayıcı olmayan önerge önümüzdeki hafta yapılacak ve özellikle Türkiye’nin tartışılacağı Avrupa Birliği Liderler zirvesine hazırlık niteliğinde. Önerge Avrupa Parlamenterlerinin zirveden beklentilerine yönelik görüşlerini içeriyor. Önergede Türkiye’nin sondaj çalışmaları yürüttüğü Doğu Akdeniz’in Avrupa Birliği’nin istikrarı ve barış açısından kilit bir alan olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin tek taraflı eylemlerden kaçınmasının önemine vurgu yapılıyor; öte yandan Ankara’nın ‘Milliyetçi savaş çığırtkanlığı söyleminden’ uzaklaşması isteniliyor.

Önerge metninde neler var?

Metinde Doğu Akdeniz’in jeopolitik, ekonomik ve siyasi açıdan Avrupa Birliği için önemli bir bölge olduğu belirtiliyor.

► Onaylanan önergede Türkiye’nin 12 Eylül 2020’de sismik araştırma gemisi Oruç Reis’i geri çekme kararı memnuniyetle karşılanıyor.

► Türkiye tüm komşularının toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duymaya davet ediyor.

► Ankara’nın ‘Milliyetçi savaş çığırtkanlığı söyleminden’ uzaklaşması isteniliyor.

► ‘Üye devletlere ve Avrupa Birliği’ne yönelik tehditlerin ve küfürlü dil kullanılmasının’ kabul edilemez olduğu belirtiliyor.