Ukrayna savaşı devam ederken Hindistan dış politikası kendine yeterlilik amaçları ekseninde şekilleniyor. Hindistan’ın bağımsızlığının 75’inci yılı yaklaşıyor ve görünüşe göre bu önemli gün, oldukça avantajlı bir jeopolitik statü ile taçlandırılacak.

Savaş günlerinde Hindistan dış politikası
Hindistan’ın bağımsızlığının 74’üncü yılı kutlamalarından. (Fotoğraf: AA)

Sushanta MALLICK
Brigitte GRANVILLE

2022’nin uluslararası ilişkiler gündemine dair en akılda kalıcı yorumları sıralayacak olsak, Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar’ın yorumu ilk sıraya yerleşebilir. Ülkesinin Rusya-Ukrayna savaşında fazlasıyla ‘tarafsız’ kaldığına dair eleştirilere yanıt veren bakan, “Avrupa, kendi problemleri dünyanın problemiymiş ama dünyanın problemleri kendi problemleri değilmiş gibi davranmayı bırakmalı” dedi.

Tüm büyük krizler gibi bu savaş da çağımızın ruhuna ışık tutuyor. Hindistan’ın duruşu, küreselleşme tezlerinin zayıfladığının kanıtı gibi... Ayrıca, dünya ABD ve Çin üzerinden kutuplaşırken, ülkenin ‘stratejik bağımsızlık’ anlayışının pratikte ne anlama geldiğini de gösteriyor. Hindistan’ın kendine yeterlilik mücadelesi, Soğuk Savaş 2.0’ın mümkün mertebe dışında yer alma ve değişen ilişkiler üzerinden avantaj sağlama üzerine kurulu.

Örneğin, Avrupalı siyasetçiler ülkelerini Rus enerjisine bağımlılıktan kurtarmaya çalışırken, Hindistan’ı Rusya’dan artan miktarda petrol aldığı için eleştirdiler. Temmuz ayı itibarıyla Hindistan’ın Rusya’dan aldığı petrol miktarı günde 1,1 milyon varile ulaştı. Bu tabloya göre Hindistan petrol ihtiyacının beşte birini Rusya’dan karşılıyor. Geçen sene bu oran yalnızca yüzde iki düzeyindeydi.

DAHA YÜKSEK OLURDU

Hindistan’ın savunması ise, tüm yaptırımlara rağmen Avrupa’nın Rusya’dan aldığı enerji miktarının Hindistan’ınkinden kat kat fazla olduğu. Fakat daha da önemlisi, Hindistan’ın Rusya’dan aldığı ucuz petrol, Avrupa’nın enerji faturasını da hafifletiyor. Rusya’nın geçen sene Avrupa’ya sattığı 4,3 milyar varil petrolün gidecek hiçbir yeri olmasa, küresel petrol fiyatları şu an çok daha yüksek olurdu.

Rusya petrolünün bir şekilde uluslararası pazara ulaşabilmesinin önemini kavrayan G7 ülkeleri şimdi alternatif bir plan üzerinde çalışıyorlar. Batı’nın A planı bir yandan doğrudan petrol alımını azaltırken, diğer yandan batının deniz taşımacılığı sigorta piyasasındaki gücünü kullanarak üçüncü ülkelere de benzer ambargolar uygulamaları için baskı yapmak üzerine kuruluydu.

B planı ise ‘fiyat kırma’ mekanizması olarak anılıyor. Plana göre Rusya’nın enerji ihracatına devam etmesine göz yumulacak, fakat maliyetleri karşılamanın çok az üzerinde gelir elde etmesine izin verilecek. Bu sayede ülkenin savaşı finanse etme becerisinin hasar alacağı hesaplanıyor.

HİNDİSTAN’IN ROLÜ KRİTİK

Fiyat kırma çerçevesi haziran ayında G7’de konuşulduğunda, başta Alman Şansölye Olaf Scholz olmak üzere bazı liderler planın uygulanabilirliğini sorguladılar. Rusya kırılan fiyatlara boyun eğse bile, ucuz petrol kimin hakkı olacak? Ayrıca unutulmamalı ki, Rusya böyle bir durumda petrol arzını azaltıp fiyatların tekrar yükselişe geçmesini sağlamaya çalışabilir.

Hindistan’ın rolü her halükarda kritik olacak. Rusya’nın Çin’e petrol satışları şüphesiz devam edecek ve Hindistan da arbitraj üzerinden tasarruf sağlamaya çalışabilir. Rus petrolünü daha da ucuz fiyatlarla satın almaya devam edecektir. Bu durum Batı’nın yaptırımlarının etkisini zayıflatacak düzeye ulaşsa dahi, ABD’nin Hindistan’a yaptırım uygulaması düşük bir ihtimal. Anımsayacak olursak, Donald Trump ve Joe Biden yönetimleri Rusya’dan silah alan Hindistan’a mevcut yasalar çerçevesinde yaptırım uygulamaktan kaçındılar. Bunun sebebi açık: Amerika’nın Çin politikası kapsamında Hindistan ile yakın ilişkilerin muhafaza edilmesi önemli yer tutuyor. ABD, Japonya, Avusturya ve Hindistan’dan oluşan “gayri-resmi dörtlü” de ABD’nin Hint Pasifiği stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Dörtlünün üyelerinden biri ABD yaptırımlarına maruz kalırsa birliğin geleceği tehlikeye girecektir. Tabii ilişki çift taraflı. Hindistan ve Çin, Himayala dağlarında sınır ihtilafı içinde ve Haziran 2020’de sınırda yaşanan çatışma hafızalarda tazeliğini koruyor. Hindistan’ın Çin korkusunun bir etkisi de, Rusya’yla ilişkileri sıcak tutma arzusu oluyor. Dünyanın geri kalanından uzaklaşmış Rusya-Çin ittifakına göz yummamak, Hindistan’ın çıkarına oluyor.

Hindistan bu çok yönlü oyun planını yürütüyor. İmzalanan savunma anlaşması kapsamında S-400 füzeleri aldı ve kendi ülke sınırlarında Rus silahları ürettiği anlaşmayı 2031 yılına kadar uzattı. Bununla birlikte başta Fransa olmak üzere NATO ülkelerinden aldığı silah miktarını da artırdı.

YENİ ORTAK ARAYIŞI

Dahası, Rusya ile ilişkiler özelinde ABD hassasiyetlerini idare etmek için geniş bir manevra alanı var. Örneğin Rusya, yakın zamana kadar Batı’dan aldığı endüstriyel girdileri sağlayacak yeni bir ortak arayışında. Hindistan bunu ihracatını artırmak için fırsata çevirebilir. Hindistan ihracatı halihazırda pandemi öncesi seviyelerin üstüne çıktı. Devletin ‘kendine yeterli Hindistan’ politikası ile sağladığı imalat teşvikleri bu noktada önemli rol oynadı. Hindistan Rusya’ya otomotiv ve ilaç alanlarında ihracata ağırlık verebilir ve ‘askeri destek’ anlamına gelecek sektörlerden uzak durabilir. Bu sayede Çinli teknoloji imalatçılarına uygulanacağı duyurulan ABD yaptırımlarına benzer yaptırımlardan kaçınabilir.

Hindistan’ın Rusya ile ilişkileri çok boyutlu, karmaşık bir dış politikanın ürünü. Hindistan’ın bağımsızlığının 75’inci yılı yaklaşıyor ve görünüşe göre bu önemli gün, oldukça avantajlı bir jeopolitik statü ile taçlandırılacak.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Project Syndicate