Meta şirketi içerik kurallarına istisnalar getirdi. Değişiklikle birlikte Rusya, Ukrayna ve çevre ülkelerdeki Facebook ve Instagram kullanıcılarının Rus askerleri, Putin ya da Lukaşenko için ‘ölüm çağrısı’ yapmaları serbest bırakıldı.

Savaş günlerinde sosyal medya

Emad MOUSSA
Çeviren: Fatih KIYMAN
Kaynak: The New Arab

İlk etapta Facebook ve Instagram’ın insanların akıl sağlığına zarar verdiğine dair haberler okuduk. Ardından itirafçılar ortaya çıktılar ve platformlardaki içerik yönetim işlerinin kullanıcı güvenliğinden ziyade kazanç hedefiyle yürütüldüğünü öğrendik.

Geçtiğimiz haftalarda ise bu platformların ‘marka kimliklerini’ yenileme çabalarının farklı kurallar yürürlüğe koymakla bir ilgisi olmadığını, başlıca amacın hiçbir şey olmamış gibi devam etmek olduğunu gördük.

Mark Zuckerbeg’in Meta şirketi içerik kurallarına istisnalar getirdi ve Ruslara yönelik şiddet içerikli, nefret söylemi paylaşımlara tahammül gösterildiği haberleri çıktı. Normal koşullarda Nefret Söylemi politikası gereği silinecek bu tür gönderiler, Rusya’nın Ukrayna’yı istilası sebebiyle serbest bırakılmış oldu.

Yapılan değişiklik ile birlikte Rusya, Ukrayna ve çevre ülkelerdeki Facebook ve Instagram kullanıcılarının Rus askerleri, Putin ya da Belaruslu müttefiki Lukaşenko için ‘ölüm çağrısı’ yapmaları serbest bırakıldı.

Rusya hükümetinin cevabı, Meta platformunu ülkede yasaklamak ve platformu ‘aşırılıkçı kuruluş’ olarak tanımlamak oldu. Bildiğimiz kadarıyla Meta’nın yürürlüğe koyduğu kararlar geçici. Fakat yine de konuşmamız gereken bir konu var: Teknoloji şirketlerinin kamuoyu şekillendirme ve politika yapım süreçlerine yön verme kabiliyeti.

Silikon Vadisi’nde kurulan birçok şirket Soğuk Savaş sonrası dönemin görece barışçıl ikliminde büyüdü ve gelişti. Bu sayede kendilerini parlak fikirlerden doğan bağımsız, liberal, özgür platformlar olarak tanıttılar.

Batı ve Rusya arasındaki gerilim, teknoloji şirketleri için denklem değişikliği anlamına geliyordu. Politico’ya göre Rus birlikleri Ukrayna’ya giriş yaptıktan kısa süre sonra büyük teknoloji şirketlerinin CEO’ları bir araya geldiler ve Rusya’dan gönderilen içeriklerin engellenmesinin avantajlarını ve dezavantajlarını tartıştılar.

İfade özgürlüğü önemli bir kaygı olarak tartışıldı fakat birçok medya platformu Rusya devletinin gönderilerinin engellenmesi yönünde karar aldı. Gerekçe olarak ise Kiev ve Batılı ülkelerin talepleri gösterildi.

Rusya istilası başladıktan hemen sonra Microsoft ve Google’ın ABD devletiyle birlikte çalışarak Rusya’ya siber saldırılar düzenlediğini biliyoruz. İlk adımı şirketler mi attı, yoksa ABD ve Avrupalı devletin baskısı ile mi yapıldı, bilmiyoruz. Meta’nın şiddet yanlısı gönderilere göz yumma kararında ABD devletinin bir etkisi olup olmadığını da bilmiyoruz.

JEOPOLİTİK KRİZLERE DAHİL

Zuckerberg’in attığı bu adımlar Meta’nın Rusya’daki varlığını belki kalıcı olarak sona erdirdi. Fakat dikkat edilmesi gereken şu ki, yaşananlar teknoloji devlerinin jeopolitik krizlere “derinlemesine dâhil oldukları” yeni bir döneme girdiğimiz anlamına geliyor.

Meta platformu artık yalnızca siyasi kazanım elde etmek ya da kamuoyunu şekillendirmek için kullanılmıyor, artık “şiddetin meşru pratiği” konusuna da ortak oluyor. Hâlbuki bu konu, tarih boyunca devletlerin tekelinde olmuştur.

Bugün sosyal medya platformlarında tanık olduklarımız, gelecekte teknoloji devlerinin yürütülen savaşlarda “fiili normlar” inşa etmede ya da krizleri yönetmede oynayabilecekleri role dair ipuçları veriyor.

Bu güçlü şirketler yalnızca “topluluk standartlarını” ihlal eden içerikleri kısıtlamakla kalmıyor, içinde faaliyet yürüttükleri baskın dünya düzeninin çekirdek anlatılarıyla örtüşmeyen içerikleri de sansürlüyorlar.

Bunu yaparken de demokratik ifade özgürlüğü ve ayrımcılık ile mücadele prensiplerini ihlal ediyorlar. Bunu totaliter devlet gibi alenen yapmak yerine, kendi koydukları kuralları yorumlama yetkisini de kendi tekellerine alarak yapıyorlar. Bu sayede sansür konusunda büyük esneklik, hatta neredeyse dokunulmazlık sahibi olabiliyorlar. Kimin, nasıl ve ne ölçüde hedef haline geleceğine de kendileri karar veriyorlar.

SOYKIRIMI TETİKLEDİ

Bir bakıma Meta’nın nefret söylemine göz yumma kararı yeni değil. Myanmar’da ordu Meta platformunu resmen Rohingyalı azınlığa yönelik soykırımı tetiklemek için kullandı. Platformun ülkedeki pratikleri öyle çarpıcıydı ki Facebook’a 150 milyar dolarlık tazminat davası açıldı.

Hindistan’da hükümetle ilintili aşırılıkçı gruplar Müslüman karşıtı, kışkırtıcı içerikler paylaşıyorlar. Facebook araştırmacıları bu tür aşırılıkçı grupların platformdan atılması yönünde tavsiyeler sundular fakat neticede hiçbir önlem alınmadı.

Facebook ve Instagram geçtiğimiz temmuz ayında İranlıların taleplerine cevaben yeni bir karar aldı ve İranlıların gönderdiği “Hamaney’e ölüm” çağrıları serbest bırakıldı.

Ukrayna örneğinde ise kimsenin bir başvuru ya da talepte bulunmasına gerek kalmadı. Meta kendisi inisiyatif aldı. Meta küresel ilişkiler başkanı Nick Clegg, Rus askerlerine yönelik şiddet çağrılarının meşru olduğunu çünkü istilacı orduya yönelik öfkenin haklı gerekçeleri olduğunu söyledi.

Doğru, Meta Ukraynalıların istilacılara karşı duydukları öfkeyi sansürleyecek olsa tüm dünyadan sert tepkiler alırdı ve bu haklı bir tepki olurdu. Fakat hassas nokta şu ki, bu “ayrıcalık” herkese tanınmıyor. Örneğin İsrail-Filistin sürecinde platform tam tersi bir tavır takındı. İşgal edilen tarafın sesini yükseltmek ve işgalcinin sesini kısmak yerine Meta, Filistinlileri susturmayı tercih etti.

İsrailli sağcı Adalet Bakanı Ayelet Şaked, hükümetinin Facebook ile yürüttüğü görüşmelerden böbürlenerek söz etti, “İsrail karşıtı çevrimiçi içeriklerin” görüşüldüğünü ifade etti. Dört aylık dönemde Facebook İsrail hükümetinin 158 talebine yanıt verdi ve iletilen Filistin kaynaklı içeriklerin yüzde 95’inin engellenmesi yönünde karar alındı.

Sonrasında ise bu neredeyse standart sansür mekanizması haline geldi. Karar alıcı yine Meta platformunun kendisi oluyor ve genellikle Filistin kaynaklı içerikler engelleniyor.

Rusya ordusuna, İsrail Savunma Birlikleri’nin sahip olduğu ayrıcalıklar tanınsa ne olurdu, hayal etmek güç. Ya da Ukraynalılar, Filistinliler gibi sansüre uğrasalar… Meta Ukrayna’nın “Rusya perspektifinden” tarif edilmesine izin verse sonuçları ne olurdu?

Zuckerberg’in Meta’sının politika değiştirmeyi, küresel toplumun marjinalleştirilen kesimlerinin sesini korumayı düşündüğüne dair bir ibare yok. Silikon Vadisi’nin diğer devleri arasında da alınmış bir ‘emsal karar’ yok.