Türkiye’deki Suriyeli mülteciler Türkçe bilmedikleri için zorluk yaşıyor. 24 yaşındaki Hanefi “Dil bilmediğimiz anlaşılmasın diye aylarca dilsiz gibi yaşıyoruz” diyor

‘Savaş yalnız hayatımızı değil, sesimizi de çaldı’

ÖNDER ABAY - @onderabay

Suriye’de çıkan savaşın faturası her savaşta olduğu gibi sivillere kesildi. Resmi rakamlara göre Türkiye’de 2 milyona yakın mülteci yaşıyor.

İstanbul’da hemen her semtte rastladığımız Suriyelilerin birçoğu dilencilik yapıyor. Bunun en büyük nedeni Türkçe bilmedikleri için diğer iş sektörlerinde kendilerine yer bulamamaları. Son aylarda Taksim, Beşiktaş, Kadıköy gibi gece eğlence sektörlerinin yoğun olduğu yerlerde bulaşıkçı ve komi olarak iş bulabiliyorlar. Türkçe bilmedikleri için dilsiz gibi yaşayan, çalışma arkadaşlarıyla yalnızca el hareketleriyle anlaşan ‘sessiz emekçilerden’ Hanefi ile konuştuk.

>>Seni tanıyabilir miyiz? Kaç yıl önce geldin İstanbul’a, şu an nerede çalışıyorsun, nerede yaşıyorsun?

Ben Hanefi, 24 yaşındayım. Savaş çıkmadan önce Suriye’nin Lazkiye ilinde yaşıyordum. İstanbul’a geleli 1,5 yıl oldu. Bir yıldır burada bir meyhanede çalışıyorum. Sayı her zaman değişse de ortalama 15 Suriyeli arkadaşımla aynı evde yaşıyorum.

>>Suriye’den buraya nasıl geldin?

Savaş çıktıktan sonra ben cezaevine girdim. 21 ay cezaevinde yattıktan sonra beni tahliye edip askere aldılar. 15 ay asker olarak kaldıktan sonra askeriyeden kaçtım. Savaşın çıkmasından sonra zaten sınırların bir hükmü kalmamıştı. Jandarmaların nöbet değişiminden faydalanarak yürüyerek geçtim sınırı. Önce akrabalarımızın olduğu Hatay’a, oradan da buraya geldim.

>>Neden cezaevine girdin?

Yok, ben hiç savaşa katılmadım. Bir gece duvara ‘Özgürlük istiyoruz’ yazdığım için tutuklandım. O zamanlar yani savaşın çok yakında hissedildiği günler özgürlük talebimiz bile suç olarak karşılanıyordu. O gece bende kendi talebimi duvara yazdığım için ihbar edildim sonra cezaevine girdim.

'RIZAMLA GELMEDİM'

>>Cezaevi süreci nasıldı?

Vücudumun hemen her yerinde cezaevi sürecinde yapılan işkencelerin izleri hâlâ duruyor. Ellerim ve kollarım o zaman verilen elektriğin oluşturduğu yara izleriyle dolu. Cezaevine girdiğimde 19 yaşındaydım ve çok fazla zulüm gördüm.

Rızamla gelmedim, ölmemek için kaçtım.

>>Geride neler bıraktınız? Çocukluğunun geçtiği kentten şimdi çok uzaktasın. Neleri özlüyorsun?

Her şeyi geride bırakarak buraya geldim. Ben buraya kendi rızamla gelmedim, ölmemek için kaçtım. Ailem, arkadaşlarım ve komşularım dağıldı. Savaşı anlatırken yalnızca ölen ve yaralananların hesabı tutuluyor ama ölmeyenler ölümden beter hayatlara sürükleniyor. Burada yaşayan Suriyelilerin bir çoğu sokakta ya da barınaklarda yaşıyor. Orada hemen hepsinin bir işi varken buradakiler dilencilik yaparak yaşamaya çalışıyor. Böyle yaşamak bizim onurumuzu kırıyor. Mesela ben gemilerde kaynakçı ve tornacı olarak çalışıyordum. Burada herhangi bir iş bulabilen bile şanslı sayılıyor.

DİLSİZ GİBİ YAŞIYORUZ

>>Buradaki iş hayatına ne gibi zorluklar yaşıyorsun?

Buraya gelen Suriyelilerin birçoğu Türkçe bilmediği için iş bulması çok zor oluyor. İş bulanlar ise hizmet sektöründe görünmeyen bulaşıkçılık gibi işler yapıyorlar. Dil bilmediğimiz için konuşulunca anlaşılmasın diye aylarca dilsiz gibi yaşıyoruz. Susarak çalışıyoruz. Savaş bizim yalnızca hayatlarımızı değil sesimizi dilimizi de çaldı.

***

‘Savaşı biz çıkarmadık’

>>Bu sessizlik yalnızca çalışırken değil, sokakta veya sosyal hayatta da oluyordur?

Elbette. Toplumda bize karşı bir önyargı da oluştu. Hemen her yerde Suriyeli mülteci gördükleri için tepkili davranıyorlar. Ama inanın bu tepkinin nedeni biz yaratmadık bu savaşı biz çıkarmadık. Biz yaşamak için kaçtık daha büyük bir savaşın içinde yaşam savaşı veriyoruz.

>>Ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?

Öncelikle burada kaçak olarak bulunuyoruz. Çalışma iznimiz olmadığı için gerçek mesleklerimizde çalışamıyoruz. Hiçbir sosyal haktan yararlanamıyoruz. Sigortamız yok, burada bir işçinin hakkı olan hiç hak bize sunulmuyor. Hepimizin işe ihtiyacı olduğu için hak ettiğimiz parayı değzil bize sunulan parayı kabul etmek zorundayı. Evlerimizde bazen en az 15 kişi yaşıyoruz. Sorunlarımız saymakla bitmez ama yaşadığımıza şükrettiğimiz için şikâyet etmiyoruz.

>>Sizce bu savaş neden çıktı?

Savaşın neden çıktığını ve kimin çıkardığını düşünmüyorum. Suriyede birden çok halk yaşıyordu. Kürtler, Araplar, Ermeniler, Türkmenler gibi dilleri ve dinleri ayrı olan insanların bir arada yaşayabildiği bir ülkenin böyle parçalanmasını anlamıyorum. Savaşın çıkmasının ve bu kadar insanın mağdur edilmesinin mantıklı bir nedeni olamaz diye düşünüyorum. Ama Allahtan bize yaşattıklarının aynısını yaşamalarını diliyorum.

>>Savaş bittiğinde dönmeyi düşünüyor musun?

Bu işkence biterse, ölmeyeceğimiz garanti edilirse elbette dönmek istiyorum. Sonuçta orası benim vatanım ve vatanımda ölmek istiyorum. Bütün ailemiz dağıldı. Hepsi bir yere gidip yaşamaya çalışıyor. Eskisi gibi yeniden yan yana olmak, onlarla birlikte yaşamak istiyorum. Ailesiyle yaşamayı kim istemez, kim özlemez?