Ölümleri engellemenin tek yolu savaşı bitirmek. Geriye kalan tüm seçenekler ikiyüzlülük ve numaradan ibaret. Suriye’de insanları asıl öldüren, Batılı güçlerin yıllar boyu körüklediği savaş

Savaşı füzeler bitiremez

Patrick Cockburn

Suriye’de vahşi çatışmalarda yarım milyon insan öldü. Gördüğümüz kadarıyla, çatışmaya taraf olan herkes, düşmanlarını öldürmek ya da sakatlamak için tüm yollara başvurmaya hazır. Suriye’de kimyasal silahların kullanılmasını önlemenin tek yolu tüm silahların kullanımını yasaklamak, savaşı bitirmektir. Tartışmaların ekseni belli. Hava saldırıları, karadaki güç dengelerini değiştirmeyi başarabilecek mi? Esad’ı zayıflatıp, savaşı kazanmasına engel mi olacak?
Bu tartışma, ABD ve müttefiklerinin son beş senedir izlediği gözden düşmüş politikanın devamı niteliğinde. Batı, Esad’a karşı savaşan kesimin başlıca aktörlerinin IŞİD ve El Nusra gibi El Kaide türevleri olduğunu, Esad’ın iktidardan düşmesi durumunda boşluğu bunların dolduracağını daha o zaman anlamıştı.

Savaş sürecek
Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte isyancılara belli oranda yardım ettiler; Esad’a yönelik savaşı sürdürecek, ama kazanamayacak kadar. Pentagon’un istihbarat kolu Savunma İstihbarat Ajansı’nın daha Ağustos 2012’de yayımladığı rapor, “Suriye’deki direnişin başlıca kuvvetleri Selefiler, Müslüman Kardeşler ve AQI’dir (Iraklı El Kaide)” diye yazıyordu. Raporun aynı zamanda “Doğu Suriye’de Selefi bir yapılanmanın ortaya çıkabileceğini” öngördüğünü de hatırlatmakta fayda var. O tarihte, IŞİD’in İslam Devleti’nin kuruluşunu ilan etmesine daha iki yıl vardı.

Bazı komplo teori meraklıları ABD’nin el Kaide ve IŞİD’i gizlice desteklediği sonucuna varsa da, Washington ve müttefiklerini bu aktörlerin ortaya çıkmasına imkan sağlayan koşulları yaratmakla suçlamak daha isabetli olur.

Aynı hatalar tekrar ediliyor
Yapılan büyük bir hataydı. Suriye ordusu 2012’de kuzey ve doğu Suriye’den çekildiğinde oluşan boşluğu derhal El Kaide fanatikleri doldurdu. Suriye’deki karışıklık Irak’taki iç savaşı tekrar alevlendirdi. IŞİD, Rakka ve Musul’u ele geçirdi, İslam coğrafyasının geri kalanına da yayılarak batı Avrupa’daki saldırılarını gerçekleştirmeye koyuldu.

Felaket niteliğindeki aynı hata bugün tekrar ediliyor. ABD, İngiltere ve Fransa hükümetlerinin Suriye halkının acılarını umursuyormuş gibi yapmasına bakmayın. Hamleleri savaşı uzatmaktan başka bir işe yaramayacağı için yaşanan acıyı da artıracak. Esad’ın gelecekte kimyasal silah kullanmasına engel olmayı başaracaklarını varsaysak bile, bu silahlar Suriye’de 2011’den bu yana ölen yarım milyon insandan bin 900’ünün ölümüyle sonuçlandı.

Sivil ölümlerini öldürmenin tek yolu savaşı bitirmek. Geriye kalan tüm seçenekler iki yüzlülük ve numaradan ibaret. Suriye’de insanları asıl öldüren, batılı güçlerin iki tarafından da kazanmasına engel olacak şekilde yıllar boyu körüklediği savaş.

Esad güçlerini vurmaktaki asıl amaç; Suriye, Rusya ve İran’ın cüretkarlığına karşı güç gösterisinde bulunmak. Bunun haricinde, Suriye’deki vahim durumu değiştirmeye niyetleri yok. Füze saldırılarına başlamaktaki tereddütlerini de bu şekilde okuyabiliriz.

ABD, İngiltere ve Fransa’yı geçmişteki başarısızlıklarından ötürü kınamak kolay, fakat Suriye’ye gerçekten yardım etmek için ne yapabilirler? Rus ve İranlı müttefiklerinin desteğine sahip Esad rejiminin iktidarda kalacağını kapalı kapılar ardında kabullendikleri gibi, kamuoyu önünde de kabullenmeliler.

Esad devrilmeyecek
Şam, Halep ve diğer büyük Suriye şehirlerinin kontrolünü elinde tutan Esad, 2003 Irak işgaline benzer şekilde ABD öncülüğünde düzenlenecek bir operasyona girişilmedikçe devrilmeyecek. Ülkedeki 16 milyon Suriyelinin yaklaşık 12 milyonu Esad kontrolündeki, iki milyonu Kürt kontrolündeki, bir o kadarı da İdlib ve çevresinde Türkiye kontrolündeki bölgelerde. Altı - yedi milyon mülteci ise Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de.

Esad’ın zaferi kaçınılmaz hale geliyor. Bunun uluslararası seviyede tanınması ise mültecilerin eve dönmesi, uluslararası kurumlarca izlenecek genel af süreci ve savaş mahkumlarının serbest bırakılması koşulu ile olmalı.

Suriyeli Kürtler Şam’ın vereceği bölgesel özerklikten hoşnut kalacaklardır. Neticede, Esad rejimini sevmeseler de daha endişe verici olanı, olası Türkiye işgali. Kürtler, Türklerin ve bölgedeki Sünni Arap müttefiklerinin etnik temizliğe girişmesinden korkuyorlar.

Suriye yok ediliyor çünkü uluslararası ve bölgesel rekabetlerin sahnesi haline geldi. Dış müdahaleler iç savaşı körüklüyor ve iç savaş, yerelde vekalet savaşı yürütenlere dışarıdan destek veren savaş sponsorlarını, mezhepsel ve etnik savaşın içine sıkıştırıyor. Suriye’ye yapılan dış müdahaleler, birçok açıdan 1914 öncesinde Balkanlara yapılan müdahalelere benziyor.

Durum son derece tehlikeli. Suriye, Rus, İsrail, Amerika, Türkiye, İngiliz ve Fransız füzelerinin havada birbirine çarpmamak için manevra yapması gerekecek. Yüzyıl önce Balkanlarda olduğu gibi, Suriye iç savaşına taraf olan hırçın gruplar gerilim yaratabilir, ABD ve Rusya önderliğindeki koalisyonlar, kendilerini istenmeyen çatışmaların içine çekilmiş halde bulabilir.

Kimyasal silahlar meselesinin de ötesinde, Suriye savaşını bitirmeye yönelik görüşmelere öncülük verilmeli ancak meselenin karmaşıklığı işleri zorlaştırıyor. Suçun bir bölümü de, savaşı kötüler (Esad) ve iyiler (Esad karşıtları) arasında bir çekişme olarak gösteren medyada. Bu tip şeytanlaştırma, barış için kaçınılmaz olan tavizleri imkansız kılıyor çünkü kimse şeytanla el sıkışmak istemiyor. Bu durumda da tek politika aracı “füze atmak” oluyor. Bu strateji yalnızca savaşı uzatacak, ancak sonucu değiştirmeyecek.

The Independent’tan çeviren Fatih Kıyman