Savaşın sesini duymak

İsmail DAYE/Ukrayna

Hayatımda ilk kez bir savaşın bize doğru yaklaştığını sabahtan beri işittiğim otuz-otuz beş km uzaklıktaki bombalardan anladım. Otuz km genişliğindeki Dinyeper nehrinin iletkenliğinin sayesinde bu seslerin bize kadar ulaştığını da öğrenmiş oldum. Dünden beri çevremdeki herkesin korku ve tedirginliği daha bir artmış durumda. Askeri üstlerin vurulduğu ve yoğun çatışmaların olduğu söyleniyor.

Zaporijya’dan yoğun bir şekilde kaçışlar başladı. Daha önce çıkamayan bir tanıdığım ile sabah konuştum. Bir minibüs ayarladıklarını ve şu an yolda olduklarını söyledi. Aynı zamanda bu çıkışın kendileri için son şans olarak gördüğünü de ekledi. Giderken barikatların kurulduğunu gördüğünü de belirtti. Bir arkadaşım da 6 yaşındaki kızı ve eşini alarak bu son şansını değerlendiriyor ve kenti terk ediyor. Şu an itibari ile Zaporijya’da bilinçli olarak kalmayı tercih eden benim bildiğim dört tane Türkiyeli “son kişot” kalmış durumda. Bu dört Türk çıkma şansları olduğu halde çıkmayan insanlar.

savasin-sesini-duymak-986441-1.

'BU BİZİM SAVAŞIMIZ DEĞİL'

Öğle sonrası markete gitmek ve çevreyi gözlemek için sokağa çıktım. Tanıdığım bir aileyi ziyaret ettim. Çay içtik, sohbet ettik. Konuştuğum kırk yaşlarında yetenekli kardeşi Polonya’da çalışmaya giden bir Zaporijya’lı çok kızgın ve üzgün. Eline silah almak istemediğini açık bir biçimde ifade etti. “Savaşa hayır” diyor. Yetmişlerdeki annesi de aynı düşüncede. Bana sığınağını gezdirdi. Bütün hazırlıklarını yapmış. Burada normal zamanlarda sığınaklar aynı zamanda altta olduğu için doğal buzdolabı görevi yapıyor. Her türlü yiyeceği uzun süre saklamak mümkün. Mahzeninden yıllanmış şarabı tankından bir litre kırmızı şarap doldurup hediye etti.

savasin-sesini-duymak-986439-1.

CADDELER BOMBOŞ

Sonrasında tekrar sokağa markete yöneldim. Sokaklar bomboş, birkaç erkek gördüm. Çoluk çocuk hiç kimseye rastlamadım. Birkaç tane genç kız da gördüm. Her zaman gidip çay içtiğim kafe-bar kapalıydı. Kütüphane ve satacak yiyecek içeceği tükenen küçük marketler kapatılmıştı. Devlet bankası bankamatiği artık çalışmıyordu. Yakınımdaki tek benzin istasyonu kapatılmıştı. Çünkü benzin kalmamış. Son benzini de herkese yirmi litre ve litresini de yirmi beş liradan sattığını öğrendim. Mangal, döner türü şeyler satan küçük bir yere baktım açık. Sadece çay satıyor. Çay içtim ve bir süre oturdum. Dükkânda büyük bir ekran televizyon açıktı. Televizyon da bir dizi oynuyordu. Genç birisi büfenin arkasında duruyordu. Duvardaki futbol ile ilgili çerçevelenmiş sertifika duruyordu. Futbolcu musun diye sordum. Evet, yanıtını verdi. Bir takım sorular sordum. Hiç ilgilenmedi. Diziyi izlemeye devam etmesi, önceki konuşmalarımı, duyduklarımı birleştirince sanki gencin “savaştan bana ne bu savaş benim, bizim savaşımız değil” tavrında olduğunu düşündüm. Belli ki ve ekmek derdinde. Çünkü artık dükkânında sattığı iki buçuk liraya çay ile karnını doyurması mümkün değil.

savasin-sesini-duymak-986440-1.

'RAFLAR BOŞALMIŞ DURUMDA'

Oradan yakınımızdaki en büyük markete gittim. Markette ekmek reyonu bütünü ile boştu. Gıda reyonları da boşalmak, bisküvi gibi şeyler tükenmek üzere. İçecek rafları büyük oranda boşalmıştı. Raflarda büyük bir boşalma gördüm. Açık satılan içme suyu tankı boş.

savasin-sesini-duymak-986438-1.

Yaşadığım yerin şehir merkezi ile bağlantısını sağlayan minibüsler hala yok. Aynı zamanda merkeze giden ve burada taksicilik işi yapan hiçbir taksi çalışmıyor. Şu an sadece özel arabası olanlar şehir merkezine gidebiliyorlar. Okulların kapalı olduğunu yazmama sanıyorum gerek yok. Şehir merkezinde yaşayan bir arkadaşımda büyük bir market zincirinde, ekmeğin olmadığın, yiyecek içecek raflarının boş olduğunu, açık içme su tanklarının boş olduğunu söyledi. Umarım bu savaş bir an önce biter.

Fotoğraf: AA (Kiev)