Savcı boş salona mütalaa okudu
HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobane davasında savcılık, esas hakkındaki 5 bin sayfalık mütalaasını okumaya başladı. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına, siyasi parti ve sevil toplum örgütleri temsilcileri katıldı. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevinde bulunan siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşma, mahkemenin ikinci periyotta verilen ara kararını okunması ile başladı. İddia makamı esas hakkındaki mütalaasını okumaya başlarken, tutuklu siyasetçiler ise savunma yapmak istediklerini dile getirdi, buna rağmen mütalaanın okunmasına devam edildi.
AVUKATLAR AYRILDI
Bu esnada tutuklu siyasetçiler ayağa kalkıp alkışlayarak durumu protesto etti. Protestolar sürerken, iddia makamı mütalaasını okudu. Mahkeme Başkanı’nın “Dinlemek istemeyen gidebilir” demesi üzerine salonda bulunan siyasetçiler, alkış, zılgıt ve “Jin, jiyan, azadi”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Direne direne kazanacağız” sloganlarıyla salonu terk etti. SEGBİS’ten katılım sağlayan tutuklu siyasetçiler de bulundukları odayı “Jin, jiyan, azadi” sloganıyla terk etti. Salonda bulunan katılımcılar ve avukatlar da durumu ayakta alkışlayarak protesto etti. Savcı, 13 bölümden oluşan mütalaasını boş salona okumaya devam etti.
Savcı, siyasetçiler hakkında “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan cezası talep ederken, mütalaada Newroz kutlamalarına, Abdullah Öcalan’ın doğum günü etkinliklerine ve Türkiye’ye getirilişinin yıl dönümünde yapılan eylemlere katılmak suç sayıldı. Anadilde eğitim ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) çalışmalarına katılmanın da suç olarak lanse edildiği mütalaada, siyasetçilerin "Kürdistan" diyerek “Kuracakları hayali ülkeden bahsettikleri” iddia edildi. Mütalaada “niyet okuması” yapan savcı, Kobane eylemlerini "bir başkaldırı ve isyan provası" olarak değerlendirildi, çözüm sürecinde devlet bilgisi dahilinde Kandil’e yapılan ziyaretleri de suç kapsamında ele aldı.