Savcı iki çocuğun ölümünü zaman aşımına bıraktı
Şırnak’ın Cizre ilçesine bağlı Cudi Mahallesi'nde bulunan Yarma Sokak'ta, 30 Mart 2016 tarihinde yerde buldukları bir cismin patlaması sonucu 4 yaşındaki Harun Çağlı ile 6 yaşındaki Ayşenur Geçit yaşamını yitirdi. Olaydan kısa bir süre sonra soruşturma başlatan Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, delillerin toplanarak faillerin bulunması için talimat verdi. Olayın yaşandığı yerde araştırma yapan Emniyet, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından, yıkılan evlerin hafriyatlarının bu bölgeye boşaltıldığını tespit etti. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, bu kapsamda bölgeye hafriyat döken 3 belediye şoförü gözaltına alındı. İfade işlemlerinin ardından serbest bırakılan şoförler savunmalarında, havanın yağışlı olmasından dolayı hafriyatı Dicle Nehri kenarı yerine bu bölgeye boşalttıklarını belirtti. Şoförler hafriyatı kendilerine gösterilen yere boşalttıklarını söyledi.
EMNİYET RAPORU: BOMBAATAR MÜHİMMATI OLABİLİR
Çocukların cansız bedenlerinden çıkan ve olay yerinde görülen şarapnel parçaları da İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Bomba İmha ve İnceleme Büro Amirliği tarafından incelenerek soruşturma dosyasına konuldu. İnceleme raporunda, çocukların ölümüne yasak döneminde operasyonlara katılan asker ve polisler tarafından kullanılan bombaatarların neden olabileceği yer aldı. Raporda şu ifadelere yer verildi: "Patlama merkezinden alınan değişik boy ve ebatlardaki metal parçalarının alüminyumdan mamul metal parçalar olduğu, üzerinde patlamadan dolayı islenme emareleri mevcut olduğu, üzerinde vida adımları olan sarı renkli metal parçanın oval şeklinde olduğu, üzerinde herhangi haft ve rakam grubu bulunmayan metal parçaların 40 mm'lik bombaatar mühimmatına ait olabileceği değerlendirilmiştir."
SAVCILIK: ŞÜPHELİLERİN TESPİTİ MÜMKÜN DEĞİL
Tüm bu gelişmelerin ardından bir yılı aşkın sürede hazırlanan soruşturma dosyasını inceleyen savcılık, 'daimi arama' kararı vererek dosyayı 25 yıllık zamanaşımı süresine tabi tuttu. Bu süre zarfında faillerin sürekli aranmasını isteyen savcılık kararında şu ifadelere yer verdi: "Eylemi gerçekleştiren şüpheli ve şüphelilerin yapılan tüm araştırmalara rağmen kimliklerinin tespitinin mümkün olmadığı, bu suçlar için yukarıda belirtilen kanun madenide ön görülen ceza miktarları dikkate alındığında TCK'nin 66/1-b maddesine göre 25 yıllık dava zamanaşımı süresine tabi olduğu tüm soruşturma evrakı kapsamında anlaşılmıştır."