Seçim öncesi baskı hamlesi

Zilan Akay

Medyanın büyük çoğunluğunu elinde bulunduran AKP iktidarının sosyal medya üzerindeki baskısını artırma çabaları sürüyor. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal Adalet, Ulaştırma, İletişim Başkanlığı temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantı öncesi düzenlemenin içeriğinde dair ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı.
Teklifin yasalaşması ile birlikte adliyelerde bulunan Bilişim Suçları Bürosu daha aktif çalışacak. Sosyal medya üzerinden yalan haber yayan ve yapanlara 5 yıla kadar, hakaret eden kişiye 2 yıla kadar hapis cezaları öngörülüyor.

BBC’de yer alan haberde ise düzenlemenin önemli ayrıntılarından biri ise bir paylaşımın dezenformasyon amaçlı olup olmadığına hangi mercinin karar vereceği ve kriterinin ne olacağı oluşturuyor. Dezenformasyon içerikli paylaşımın ‘organize, örgütlü, belli bir amaca yönelik olması’ halinde yaptırım uygulanması üzerinde duruluyor.

İSTEDİKLERİ TOPLUMU KORKUTMAK, SİNDİRMEK

Konuya ilişkin konuştuğumuz Doç. Dr. Tezcan Durna, iktidar medyasının işlevini kaybettiğini ve artık işe yaramadığını belirterek düzenlemenin muhalif kesimleri sindirme ve korkutma politikası taşıdığına işaret etti. Bilişim Hakları Uzmanı Yaman Akdeniz ise seçim sürecinin yaklaşmasıyla iktidarın böyle düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Doç. Dr. Tezcan Durna - Akademisyen

AKP’nin toplumu manipüle etmek ve kendi varlığını meşru hale getirmek için her türlü yalanı mübah saydığını söyleyen Doç. Dr. Tezcan Durna, “Erdoğan emri altında tuttuğu medyada yaptığı konuşmalarla ve röportajımsı çanak sorulu programlarla halka hiçbir şekilde ulaşamıyor. Ulaşsa bile inanılır değil. İktidar da bu yüzden muhalif kitlenin çekim merkezi sosyal medyayı denetlemek, etkisizleştirmek, susturmak ve anlamsız hale getirmek istiyor. Bunun için internetin fişini tamamen çekmesi gerekir. Bu da tabi ki mümkün değil” dedi.

İKTİDAR ARADIĞINI BULAMAYACAK

AKP’nin hukuku da, yasaları da iktidarını devam ettirmek için keyfi bir şekilde araçsallaştırdığına değinen Durna, sözlerini şöyle sonlandırdı: “İktidarın toplumsal muhalefeti, sosyal medyayı denetim altına alarak boğmak niyeti ve bu şekilde seçime gitme planı boşa çıkacaktır. Şunu unutmamak gerekir: AKP şimdi emir erine dönüştürdüğü Hürriyet gazetesinin Recep Tayyip Erdoğan hakkında ‘Muhtar bile olamaz’ manşeti attığı siyasal ve toplumsal koşullar altında iktidara geldi. Yani büyük bir medya ambargosu içindeyken bile topluma bir şekilde ulaşmaya çalıştı. Ancak şimdi elindeki bütün medya kuruluşlarına rağmen halka ulaşamıyor. Boğmaya çalıştığı muhalefet de halka bir şekilde ulaşmanın yolunu bulacaktır. Ayrıca eğer halk var olan iktidardan umudunu kestiyse, akacak mecrayı mutlaka bulur.”

GELECEK SEÇİM ÖNCESİ BİR İHTİYAÇ

Sosyal medya düzenlemesi için ortada net bir tasarı olmadığını söyleyen Bilişim Hakları Uzmanı Yaman Akdeniz, “Hep başka ülkelerden yola çıkarak düzenleme yaptıklarını iddia ediyorlar ama Türkiye’de tam karşılığı olmuyor. Fırsattan istifade ederek seçim dönemi için tekrardan internet düzenlemesine ihtiyaç duyduklarını anlıyoruz” dedi.

Yaman Akdeniz - Bilişim Hakları Uzmanı

SİNDİRMEK İÇİN SON HAMLE

Düzenlemede yer alması beklenen ‘örgütlülük’ kavramına değinene Akdeniz, “ BBC’de çıkan haberde verilen örneğe istinaden de söylüyorum. Birisi bir tweet attığında ve başka birisi de bu tweeti kullanırsa yani zincirleme bir faaliyete dönüşürse örgütsel faaliyet olarak değerlendirecekler. Örneğin, 465 binden daha fazla web sitesi Türkiye’de erişime engelli, bu rakamlar atmasyon değil ama bu düzenleme ile çıkıp da birisi dezenformasyon diyebiliyor. Bu durumda haberi yapan gazetecilerde bu rakamları açıklayanlar da yargılanacak. Bu düzenleme AKP hükümetinin seçimlerden önce susturmak ve sindirmek için son hamleleri…” diye konuştu.

İktidarın bu düzenlemeyi oluşturmaktaki amacına değinen Akdeniz, sözlerini şöyle noktaladı: “Korkutma, sindirme ve susturma amacı içerisinde hareket ediyorlar. Çok önemli bir seçim dönemine giriyoruz. Seçimden önce gelecek eleştirileri ve tepkileri susturmak için bu düzenlemeyi kullanacaklar. Ne siz ne haber yapabileceğinizi bileceksiniz ne de ben bir açıklama yapabileceğim ve özgür davranacağım.”