Siyasetin yüzü yerel seçime çevrildi. Millet İttifakı’nın bir arada olma görüntüsü yerini “Biz artık rakibiz” açıklamalarına bıraktı. İYİ Parti’den Gelecek’e kadar yapılan açıklamalar çıkar çatışmalarının göstergesi.

Seçim rantı ‘masayı’ birbirine rakip yaptı
Davutoğlu, önceki gün uygun şartlarda AKP ile anlaşabileceklerini söyledi. (Fotoğraf: AA)

Politika Servisi

Ülkede siyasetin yönü önümüzdeki dönem yerel seçimlerine çevrildi. 14-28 Mayıs seçimlerinden yenilgi ile ayrılan Millet İttifakı içerisinden gelen açıklamalar Meclis muhalefetinin bir kez daha seçim odaklı siyasetini gözler önüne serdi.

Önceki gün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in "AKP ve CHP ile artık ciddi rakibiz" açıklaması ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun "Üzülerek söylüyorum ki ittifak sona ermiştir. Eski kabine ile bugünkü kabine arasında ki farkları herkes görüyor, kimseye kapıyı kapatmayız. Kılıçdaroğlu’nu desteklemişsem şimdi de iktidarın olumlu bir tavır sergilemesi halinde sen geçmişte şu yanlışı yaptın orada kal demem" ifadeleri tartışma yarattı. Yenilginin bütün bir suçunu CHP’ye yükleyen ittifak üyeleri gelecek dönemde yapılacak yerel seçimler için rant odaklı bir anlayışa evrilmiş durumda.

ÇIKAR SAVAŞLARI

Kendisine yöneltilen sağ siyaset eleştirişlerini kabul etmeyen ve ittifakı dilinden düşürmeyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘muhafazakâr seçmen’ hassasiyeti ile savunduğu bu partiler şimdiden farklı bir tutum geliştirme gayretine girdi. Seçim döneminde verdikleri bir arada olma görüntüsü ile farklı anlayışların toplumun farklı kesimlerinden oy devşirebileceği üzerine kurulan ittifak,  AKP iktidarına karşı toplumda biriken tepkiyi sandığa hapsetmiş ve sağ politikalarla ilerleyen çizgi sonrası büyük bir yenilgi ile karşılaşmıştı.

Yenilgi sonrasında ise ortadaki bir arada olma görüntüsü esas suçlunun kim olduğunun arandığı tartışmalara bıraktı.

Yenilginin özeleştirisini bile tam anlamıyla yapamayan, topluma hesap veremeyen bunun sonucunda da halkın büyük bir kısmının hayal kırıklığı içerisine girmesine neden olan bu anlayışlar bugünün siyasetinde kendine bir yol arıyor.

Ancak bu yolda ülkede iktidarın politikaları altında ezilen gençler, kadınlar, işçiler, emekliler, LGBTİ+’lar yok. Bunun yanında kendi güçlerini artıracakları siyasal İslamcı rejim ile derdi olmayan ve hatta onun hatalarını kapatan bir yönelimin arayışı içerisindeler. Her ne kadar kürsü konuşmalarından iktidarın politikalarını eleştiriyormuş görüntüleri çizseler de gerçekte var olan şey bu anlayışların çıkar çatışmaları.

Öyle ki AKP ile masaya oturma konusunda Davutoğlu’nun açıklamaları tekil bir örnek değil. İYİ Parti içerisinde de ara ara AKP-MHP başta olmak üzere birliktelik tartışmaları kendini gösteriyor. Akşener bunu kesin bir dille reddetmiş dahi olsa partinin merkez sağa oturtulmak istendiği koşullarda parti içerisinde sağ partilerle ittifak yapılabilir söylemleri gündeme geliyor.

HEPSİNİN DURUMU AYNI

İttifakın diğer üyelerinde ise durum çok farklı değil. "Mehmet Şimşek bağımsız kalırsa ekonomiyi düzeltebilir" diyen Deva Partisi Başkanı Ali Babacan da kadınlara yönelik saldırılara, ÇEDES uygulamalarına, ülkede yayılan gericiliğe ses çıkarmayan Saadet Partisi de seçimlerden sonra neredeyse hiç konuşmayan ve Meclis’te aldığı koltuk ile kendini başarılı gören Demokrat Parti de topluma çözüm sunmaktan çok uzak.