Açık ki muhalefet açısından en iyi senaryo, tek ittifak çatısında, en azından kritik seçim bölgelerinde tek parti listesinde ama çoğunluğunda da en fazla iki parti olarak seçime girmesi.

Seçim sistemi değişikliği neyi hedefliyor, neye yol açıyor?

Ulaş Tol

Birçok siyaset bilimciye göre Türkiye rekabetçi otoriter rejimle yönetilen bir ülke. Bu tür ülkelerde iktidarlar 1) seçim sistemleri ve güvenliği konularında tedbirler, değişiklikler 2) medya hakimiyeti ve ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve 3) adalet üzerindeki kontrol (davalar, cezalar, parti kapamaları, vb.) ile iktidarını sürdürme yolları geliştirir. Tedbirlerin beklenmedik bir sonucu ise şu olur: Muhalefette uzlaşma, diyalog ve kapsayıcılık motiflerinin artışı.

Türkiye de bu yollardan geçiyor. Seçim sistemi değişikliği bu yolculuğun duraklarından. 2018’de getirilen ittifak sistemi (niyet başka olsa da) genelde muhalefet, daha çok da küçük partiler aleyhindeki adaletsizliği (ittifak kurma şartı ile) azaltan bir imkân olmuştu. Yeni değişiklik ile bu imkân ortadan kalktı.

Yenilik değil, eskiye dönüş

Yeni durum bir önceki sisteme oldukça yakın. Halen geçerli olan D’Hondt sistemi en fazla oy alan partinin lehine çalışan bir sistem, getirisi “aşkın temsil” (bir partinin meclisteki milletvekili oranının, seçimlerde aldığı oy oranından daha yüksek olması). Yeni değil; 1961’den bu yana Türkiye’deki seçimlerin çoğunluğunda uygulandı. 2018’de getirilen ittifaklı model, D’Hondt hesabını ittifaktaki partilerin toplam oyunu esas alarak yaptığı için ittifaklarda küçük partilerin varlığı da bir değer kazanmıştı. Böylece hem partiler kendi listelerini çıkarabiliyor hem de ittifak olmanın sayısal avantajını yaşıyorlardı. Şimdi ise eskisi gibi, seçime giren her parti ayrı ayrı dikkate alınıyor. İttifakın sayısal avantajı ortadan kalkmış oldu.

Sistem partileri liste ittifaklarına zorluyor

Yeni sistemde artık aynı önceden olduğu gibi daha fazla milletvekili çıkarmak için partilerin liste birliği yapması gerekli hale geldi. Yani muhalefetin toplamda daha fazla milletvekiline ulaşması, ancak minimum parti ile seçime girmesine (dolayısıyla partilerin bir kısmının seçime girmemesine) bağlanmış durumda. İttifak sisteminin geriye kalan tek avantajı şu: baraj engeli ittifakla aşıldığı için, liste birliği ülke genelinde uygulanmak zorunda değil. Kimi bölgelerde ayrı, kimilerinde tek liste ile girilebilir. Artı, bölgeden bölgeye farklı bir partide seçime girme kararı da alınabilir. Bu yönüyle de mevcut durum, son yerel seçimdeki ittifak davranışını hatırlatıyor.

Bu fotoğraf küçük partileri ağırlıkla daha fazla oy potansiyeli olan partilerin bünyesinde seçime girmeye zorluyor. Bunun karşılığında olası talepleri ise kimi seçim bölgelerinde ittifak adına seçime girecek partinin kendi partileri olması. Bu yüzden bölge bölge veriye dayalı çalışılmalar gerekli hale geldi. Tabii bu hesaplar, işin matematiği, ittifak olmanın işlevselliği azalmış olsa da moral ve psikolojik tarafı ise baki. Muhalefetin bir arada duruşu ve kararlılığı bir çoğunluk enerjisi oluşturuyor.

Cumhur'un yüzde 44 ile Meclis çoğunluğunu alması mümkün

TEAM araştırma olarak saha verilerine göre yaptığımız senaryo çalışmasına göre, iktidar 262 ile 316 arasında değişen milletvekili sayısına ulaşabiliyor. Senaryolar şu şekilde:

İki ittifak da her bölgede iki parti olarak seçime girerse, Cumhur İttifakı 280 milletvekili çıkarıyor. Kritik bölgelerde (ya da tamamında) her iki ittifakın da tek liste çıkarması halinde de sonuç aynı.

Millet İttifakı’nın tüm seçim bölgelerinde iki ayrı listeyle, Cumhur İttifakı’nın 28 kritik bölgede tek, diğerlerinde iki parti olarak seçime girmesi halinde, Cumhur İttifakı 306 vekil kazanıyor.

Tersine, Cumhur İttifakı’nın tüm bölgelerde iki listeyle, Millet İttifakı’nın kritik bölgelerde tek, diğerlerinde iki listeyle girdiği senaryoda, Cumhur İttifakı ancak 262 vekil kazanıyor.

Millet İttifakı üç parti, Cumhur İttifakı iki parti olarak seçime girerse, Cumhur İttifakı vekil sayısı 295 oluyor.

Son olarak Millet İttifakı tüm bölgelerde üç partiyle, Cumhur İttifakı kritik bölgelerde tek, diğerlerinde iki listeyle seçime katılırsa vekil sayısını 312’ye çıkıyor.

Sonuç olarak, Cumhur İttifakı’nın yüzde 44 ile Meclis çoğunluğunu alma ihtimali var. Bu ihtimal muhalefetin ittifak davranışına da bağlı olacak. Aynı oyu almasına karşın, ittifak davranışındaki farklar nedeniyle Cumhur İttifakı’nın vekil sayısı 262 ile 312 arasında değişebilir.

Açık ki muhalefet açısından en iyi senaryo, tek ittifak çatısında, en azından kritik seçim bölgelerinde tek parti listesinde, ama çoğunluğunda da en fazla iki parti olarak seçime girmesi. 6’lı masa etrafındaki partilerin, tek ittifak içinde olsalar dahi üç parti olarak seçime girmesi aleyhlerine işleyecek bir senaryo. Muhalefet açısından en kötü senaryo ise kuşkusuz, muhalefetteki her partinin seçime girmesi olur. Yine bu seçim yasası değişikliğinden önce gündemde daha fazla üzerinde durulan üçüncü bir ittifak senaryosu da muhalefetin kaybını artıracak ve yüksek riskli bir seçenek.

Seçimlere çok yönlü bir hazırlık gerekiyor

Seçim değişikliği hamlesini, “iktidar kaybettiğini biliyor, son çarelerini uyguluyor” gibi karşılayanlar oldu. Aksine, işlerinin muhalefet açısından zorlaştığı, daha fazla uzlaşma, analiz ve seçim hazırlığı gerektirdiği görülüyor.

Muhalefet için Meclis’te yeterli çoğunluğa (360) ulaşmak çok zorlaştı. Dolayısıyla yönetim sistemi değişikliği kısa vadede mümkün görünmüyor. Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa, Meclis çoğunluğunu yüzde 44 gibi bir oy oranı ile dahi sağlayarak, ikinci tura bu moral üstünlük ile girmek istiyor. O yüzden muhalefet açısından ilk turda seçimi kazanmak önem kazandı. İlk tura birden fazla adayla girme opsiyonu riskli bir opsiyona dönüştü.

Seçmende bu gelişmelerin karşılığı ise birlik duygusunun güçlenmesi. Seçmen muhalefetin kaybına yol açacak formülleri üretenlere, isteyenlere, uzlaşmacı olmayanlara tepki verecek. Muhalefette uzlaşmalar daha önem kazandı. Kapsayıcılık, fedakârlık ve toleransa ihtiyaç arttı. Bunlarla birlikte ittifaklar dışında kalan yeni/küçük partiler etkisizleşecek görünüyor. Zira bu iklimde seçmenin geneli birlik fikrine bağlı kalır ve o partilere sempati geliştirse bile oy vermez.

İktidarın hesabına uymayacak bir faktör ise MHP seçmenleriyle ilgili. Tek parti ile girecekleri yerlerde MHP oyunda fazla fire olması muhtemel. MHP’li seçmenlerde iktidardan rahatsızlık artıyor. Sandığa gitmeme ya da oylardan birinde iktidarı cezalandırma tutumu güçlenebilir.

Değişikliğin etki yönü çevrilebilir

Sonuç olarak değişikliği iktidarın hedefleri ile değerlendirerek karşı çözümler üretmek, muhalefetin atacağı adımlar için önemli. Her şeyden önce iktidar bu değişiklik ile gücün ve kontrolün hâlâ kendisinde olduğunun altını çizdi. Seçim kazanma kapasitesini, “Yine kazanacaklar” duygularını kuvvetlendirdi. Muhalefetteki birliğin oluşturduğu umudu yıpratmak için de önlerine karmaşık ve uzlaşma dozu yüksek bir sorunsal getirdi. Bunlar siyasi psikolojiyi etkileyen hedefler. Somut olarak da daha az oy oranı ile Meclis çoğunluğunu kazanmak en belirgin hedef olarak görülüyor. Muhalefetin ise 2018’deki ittifak sistemi ile muhalefeti etkisizleştirme hamlesine karşı, bir araya gelemez diye düşünülen partilerin bir ittifak oluşturması gibi, bugünkü hamleyi tersine çevirmesi de mümkün, ama şüphesiz zahmetli.