Seçime çok parçalı girerek hayal kırıklığı yaşayan Fransız solu ırkçı-faşist Le Pen’i durdurmak için ikinci turda bir başka sağcıya, liberal Macron’a oy vermek zorunda kalacak. Le Pen’e karşı Macron, tercih değil artık bir zorunluluk.

Seçimler, yanlışlar solun tarihi görevi

Ali ARAYICI
Prof. Dr./Paris

Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu büyük şok yarattı. Ama sürpriz değildi. Hayal kırıklığına uğrayan seçmenlerin büyük kesimi öfkeli ve hepsinden önemlisi endişeli durumda. Fransız halkının yüzde 80’inin istemediği senaryo düşük katılım nedeniyle pazar günü gerçekleşti. Yaklaşık 12 milyon seçmen (%25) oyunu kullanmadı. Cumhuriyet Yürüyüşü adayı Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Ulusal Birleşme Cephesi adayı Marine Le Pen ilk tur oylamayı geçti. Aşırı sağcı, ırkçı ve faşist bir partinin adayının, her zamankinden daha yüksek oy alması, ikinci turun bahislerini çok önemli kılıyor. İlk görev Ulusal Birleşme Cephesi adayı Le Pen’i ne pahasına olursa olsun geri itmek. Bu durum solun yeniden yapılanması ve inşası sorununu da gündeme getiriyor.

LE PEN’İ BESLEYEN SORUNLAR

Le Pen’in yüksek oy almasında elbette ki Macron yönetiminin büyük bir sorumluluğu var. Birincisi, Le Pen toplumsal umutsuzluk ve eşitsizliğin açtığı yaralarda zemin kazanıyor. Macron, beş yıllık görev süresinin başlangıcından bu yana, bu önemli sorunları kamuoyundaki tartışmaktan kaçındı.

Liberal politikaları savunan ve sermayenin temsilcisi Macron, bu sefer “dişlerini kırabilir” ve “ülkeyi uçuruma” sürükleyebilir. İkinci turda, sandıkların tahmin ettiği düşük oy oranı herkes için uyarı olmalı. Seçimin ikinci turunun yapılacağı 24 Nisan’da, ırkçı ve aşırı sağın zaferi olanaksız değil. Emekten ve ezilenden yana bütün kesimler Le Pen’le ikinci turda yüzleşecek. Yine de, Macron’a açık çek vermeden başımızı dik tutarak oy kullanmak zorunda kalacağız.

Burada, ilerlemeden, gelişmeden, eşitlikten ve barıştan nefret eden, kazanılan tüm haklara, eğitimden kültüre, basından adalete tüm denge ve denetim mekanizmalarına saldıracak bir siyasiden bahsediyoruz. Le Pen, Eric Zemmour ve yandaşları göçmen düşmanı ırkçı ve faşist bir güruh.

Önümüzdeki iki hafta boyunca bizi yorucu bir mücadele bekliyor olacak. İkinci turda onurlu yaşam, eşitlik, çok kültürlü “mozaik” ve demokratik bir Fransa için herkes Le Pen’e karşı birleşip seferber olmalı. Bu Macron’u benimsemek değil tabi ki, ama seçenekler bunlar.

FAŞİZM TEHDİDİ

İkinci tur çok riskli. Macron ve Le Pen, 2017’dekiyle hiçbir ilgisi olmayacak bir düelloda karşı karşıya gelecek. Koşullar o tarihten bu yana önemli ölçüde değişti. İlk turda Macron yüzde 28.3, Le Pen yüzde 23.3 oy aldı. Aradaki fark yüksek değil. Son yoklamalara göre ikinci turda yarışın Macron lehine yüzde 51’e karşı yüzde 49’a olacağı tahmin ediliyor. Ancak durum 2017’ye benzemeyebilir. Aşırı sağcı, ırkçı ve faşist bir parti 5. Cumhuriyet tarihinde hiç bu kadar güçlü ve iktidara yakın olmamıştı.

Le Pen’in oy oranına Fetih Harketi’nin adayı Éric Zemmour’un aldığı yüzde 7,8’lik oyu da eklenecek. Üstelik, yabancıların sınır dışı edilmesini savunan, ırkçı nefreti körüklemekten hüküm giyen, Pétainist ve kadın düşmanı Zemmour, Le Pen’e oy verme çağrısında bulundu. Bu nedenle son beş seçimde Fransızlar üçüncü kez aşırı sağı engellemek zorunda kalacak. Macron, beş yıldır demokratik hakları budadığı için yolculuk sancılı olacak. Bu durum Le Pen’in yükselişine kısmen katkıda bulunuyor.

secimler-yanlislar-solun-tarihi-gorevi-1002871-1.

Kendisini "Fransızların sosyal adalet etrafındaki birleşmesinin" adayı olarak sunan Le Pen, "paranın gücüyle karşı karşıya kalan insanlar" için çalıştığını belirtip Macron’a saldırma konusunda iyi bir oyun sergiliyor." Bu en saf deyimle sahtekarlıktır. Ne kadar antisosyal olursa olsun, görevdeki cumhurbaşkanı ile aşırı sağ arasında temel bir fark var. Le Pen, yumuşatılmış bir ifadenin ardında ultraliberalizmden, halkın bölünmesinden, yabancıların damgalanmasından ve Cumhuriyet değerlerinin yok olmasından başka bir şey önermiyor.

SOL YÜZLEŞMELİ

Bugün, elindeki bütün fırsatı kaçıran, değerlendiremeyen ve tek aday etrafında birlik oluşturamayan yeşiller, sosyal demokratlar, sosyalistler, komünistler ve aşırı sol bir bütün olarak Fransa’yı aşırı sağın eline bırakmamanın tarihi sorumluluğuyla karşı karşıya. Yenilgi sonrası bu tehlike gidişe dur demek de solun en önemli görevleri arasında.

İlk turda sol oyların yüzde 30’unu aldı. Sol adaylar hata yapmadığını söylese de yüzde 20,8 oyla üçüncü sırada yer alan Boyun Eğmeyenler’in lideri Jean-Luc Mélenchon’u desteklememekle büyük yanlış yaptılar. Solun yüzleşmesi ve yeni arayışlar içine girmesi gerek. Sol eleştiri yapıp, yeniden yapılanarak iki ay sonraki genel seçimlere iyi hazırlanmalı. Komünist Partisi’nin adayı ve Genel Sekreteri Fabien Roussel, Yeşiller Partisi’nin adayı Yannick Jadot ve Sosyalist Parti’nin adayı Anne Hidalgo’ya aşırı sağı yenmek için halkı oy kullanmaya davet etti. Mélenchon de Le Pen’e ikinci turda oy verilmemesi konusunda benzer çağrıda bulundu.

Sol partiler, Le Pen’in zaferini önlemenin arayışı içinde. Roussel’in “Le Pen’in iktidarı almasına asla izin verilmemeli. Tüm Fransızları ikinci turda onu yenmek için elimizdeki tek oy pusulasını kullanmaya çağırıyorum” sözleri dikkate değer.