Hollanda'da genel seçimleri, göç ve İslam karşıtı açıklamalarıyla bilinen Özgürlük Partisi (PVV) lideri aşırı sağcı Geert Wilders kazandı. Aşırı sağcı küçük partiler dışındaki diğer siyasi oluşumlar Wilders ile hükümet ortaklığına sıcak bakmıyor. Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) ise yaptığı açıklamada, "Endişeliyiz ve endişemizi paylaşan bütün toplumsal, demokratik güçlerin böylesine olumsuz bir tablonun ortaya çıkmasını engellemek için elini taşın altına koymaları gerektiğine inanıyoruz" ifadelerine yer verdi.

Seçimleri aşırı sağcı lider Wilders kazandı, Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği çağrı yaptı

Hollanda’da  13,6 milyon seçmen siyaseti bırakma kararı alan Başbakan Mark Rutte’nin yerine geçecek ismi belirlemek için sandık başına gitti. Yarışı, ırkçı Geert Wilders’in lideri olduğu aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) kazandı.

Wilders'in başbakanlık koltuğuna oturabilmesi için üç partili koalisyon kurması gerekiyor. Seçim kampanyası sırasında ırkçı söylemlerini yumuşatsa da hiçbir parti Wilders ile koalisyona sıcak bakmıyor.

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) ise Geert Wilders’in lideri olduğu aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin seçimi kazanmasının ardından kaygılarının ve endişelerinin arttığını belirterek, "Hollanda toplumu, ırkçı, ayırımcı, arkaik düşüncelere sahip sağ politikacıların siyasi oyunlar oynadığı bir alan olmamalıdır" ifadelerine yer verdi.

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği'nden yapılan açıklama şu şekilde:

"Geçtiğimiz çarşamba günü (22 Kasım 2023) yapılan genel seçimin sonuçlara göre ırkçılığı mahkeme kararıyla tescillenmiş olan Geert Wilders’ın partisi PVV en çok oyu alarak sandıktan birinci parti olarak çıktı. Tabiatıyla, gerçek demokratlar olarak bize düşen görev seçmenlerin iradesine saygı göstermektir. Başka türlüsü düşünülemez. Ama bu sonucun kaygılarımızı ve endişelerimizi artırdığını da hemen kaydetmek istiyoruz.
Neden?
Birincisi; PVV, toplumu kamplaştırıcı ve birbirine düşürücü programa ve görüşlere sahiptir. Bunun toplumsal olarak olumsuz sonuçları olacağını görmek için çok zeki olmaya gerek yoktur.
İkincisi; PVV lideri Geert Wilders başından beri göçmenleri dıştalayan, islamofobik söylemleriyle entegrasyon sürecini baltalayan bir politika izlemiştir. İktidara gelirse bunun toplumsal huzursuzluğa yol açacağı açıktır. Bunun bir bütün olarak Hollanda toplumunun çıkarına olmayacağı şimdiden bellidir.
Üçüncüsü; Wilders uzun yıllardır Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden (AB) çıkmasını isteyen arkaik görüşler dile getirdi. İktidara gelmesi halinde Hollanda-AB ilişkilerinin bozulacağı şimdiden ȍngȍrūlebilinir. Bunun, bütün ekonomisi AB’ne göre dizayn edilmiş olan Hollanda ekonomisi için yıkıcı sonuçları olacağı aşikardır.
Dördüncüsü; Wilders bütün dünyada Putin ve Orban gibi popülist, otokrat bir politikacı olarak tanınıyor. Bu, ihracata dayalı Hollanda ekonomisi için olumsuz sonuçlar doğuracağı gibi ayrıca parlamenter demokrasinin geleceği açısından da tehlikelidir.
Sonuç olarak, Wilders ve partisi PVV’nin içinde olacağı bir hükümet Hollanda’nın yoksulluk, iklim değişikliği, çevre, ekonomi ve benzeri acil temel sorunlarına çözüm getirebilecek bir kapasiteye sahip olamayacaktır. Yapabileceği tek şey göçmenler ve yabancılar konusunu sürekli kaşıyıp toplumda gerginliği artırmak ve esas sorunların çözümünü ȍtelemek olacaktır. Bunun hiç birimizin çıkarına olmayacağını aklı başında olan herkes görebilir.

Bu nedenlerle endişeliyiz ve endişemizi paylaşan bütün toplumsal, demokratik güçlerin böylesine olumsuz bir tablonun ortaya çıkmasını engellemek için elini taşın altına koymaları gerektiğine inanıyoruz.
Hollanda toplumu, ırkçı, ayırımcı, arkaik düşüncelere sahip sağ politikacıların siyasi oyunlar oynadığı bir alan olmamalıdır. Çözülmesi gereken acil toplumsal sorunlar var ve kurulacak sosyal bir hükümetle bu sorunlara köklü çözümler getirmek olanaklıdır. Aksi takdirde sorunlar giderek ağırlaşacak ve gelecek nesillerin sırtına ağır bir yük bindirilecektir.
Buna izin vermemeliyiz.

Demokratik ilerlemeye evet,Irkcılığa, ayırımcılığa, toplumu kamplaștırmaya hayır"