Fikret Başkaya Kent merkezindeki hastaneler neden kapatılır ve 20-30 kilometre uzaklıkta devasa bir hastane inşa edilir? Müthiş bir doğa tahribatı ve kaynak israfı pahasına, gayet iyi işleyen, ihtiyacı karşılayan bir hava limanı neden yıkılır ve yerine daha uzakta bir hava limanı inşa edilir. Tam bir yıkım, sömürü, yağma ve talan aracı olan “Büyük Projeler” neden […]

Şehir dışındaki ‘Şehir hastaneleri’

Fikret Başkaya

Kent merkezindeki hastaneler neden kapatılır ve 20-30 kilometre uzaklıkta devasa bir hastane inşa edilir? Müthiş bir doğa tahribatı ve kaynak israfı pahasına, gayet iyi işleyen, ihtiyacı karşılayan bir hava limanı neden yıkılır ve yerine daha uzakta bir hava limanı inşa edilir.

Tam bir yıkım, sömürü, yağma ve talan aracı olan “Büyük Projeler” neden dayatılır? Herkesin olan müşterekler, kamu kaynakları, kamu hizmetleri neden özelleştirilir, kapitalistlere peşkeş çekilir? Sağlığı, eğitimi, sosyal güvenliği, akla gelen ne varsa özelleştirmenin ‘gerekçesi’ nedir? Bu kepazelik kimler tarafından nasıl ‘meşrulaştırılıyor?

Sermayeye kaynak aktarma çabaları

Büyük Projeler neoliberal ‘çağın’ bir buluşu… Özelleştirmelerin de en son versiyonu. Kapitalizmin nihai krizi koşullarında, sistem artık yeteri kadar ‘yeni değer’, ‘fazla değer’, ‘artı-değer’ üretemiyor… Verimlilik artışı sağlayamıyor. Sermaye kapitalist mantığa uygun yeterli değerlenme alanı bulamıyor. Eğer sermaye değerlenemezse ‘değersizleşir’… Doğal kaynakları, kamu kaynaklarını, bütçeyi, hazineyi müşterekleri yani herkesin olanı yağmalamak, sermaye için bir ‘çözüm’ olarak görünüyor… İşte bu amaçla, sermayeye yeni değerlenme alanları açmak için Küresel oligarşinin, küresel plütokrasinin hizmetindeki ‘uluslararası’ denilen örgütler, IMF, Dünya Bankası ve diğerleri devreye sokularak, kamu kaynaklarını yağmalamanın araç ve yöntemleri peydahlandı. Yap-İşlet-Devret, yap-kirala devlet, yap-kirala, kamu-özel ortaklığı gibi adlarla, sermayeye kaynak aktarmanın yolu açıldı…

Farkı devlet ödüyor

Aslında Kamu Özel Ortaklığı [KÖO] veya Kamu Özel İşbirliği [KÖİ] denilende kamu yok. Sadece özel var. Gözü doymaz sermaye var. Bütün bu uydurmalar ahmakları aldatma amacı taşıyan bir manipülasyon sadece. Amaç bütçeyi, hazineyi, müşterekleri yağmalamak. Şehir hastaneleri söz konusu olduğunda, devlet bir araziyi bir şirkete veya şirketler grubuna, diyelim 25-30 yıllığına tahsis ediyor. Şirketler o arazi üzerine devasa bir hastane inşa ediyor. Hastane inşaatı tamamlanıp faaliyete geçtikten sonra devlet 25-30 yıl sermayedarlara kira ödüyor. Buna da “devletin kasasından beş kuruş çıkmıyor“ deniyor. Aslında devletin kasasından insan havsalasını zorlayacak miktarda kaynak çıkıyor ve çıkmaya devam edecek. Bir fikir vermek için sadece geçen yılın bütçesine 2.6 milyar TL konmuştu ki, bu 2,6 milyar TL ile ‘150 yataklı tam teşekküllü 65 hastane yapılabileceği hesaplanmış’ Sadece bu kadar da değil, bir de devlet ‘müşteri garantisi’ (yatak garantisi) veriyor. Eğer doluluk oranı %70’in altında kalırsa, aradaki farkı devlet ödüyor. Aynı köprülerde olduğu gibi. Bu aslında kapitalistleri maaşa bağlamaktır ki, kapitalizmin mantığıyla da çelişiyor. Böylece “risk” ortadan kalkıyor. Oysa kapitalizmde risk almak esastır…

Kent merkezlerindeki hastaneler ne olacak?

KÖO yöntemiyle Şehir Hastaneleri yapma tercihi, bunların ‘yüksek maliyetli projeler olmaları, dolayısıyla bütçeyi zorlayacağı gerekçesine dayandırılıyor. Çiğdem Toker, aynı isimdeki makalesinde “Şehir Hastanelerinin, “bütçeyi hasta eden bir sağlık modeli olduğunu” söylüyor. Fakat gözden kaçan bir şey var: O büyük kaynağı hiçbir kapitalist veya kapitalistler grubu sağlayamaz, içerden ve veya dışardan kredi bulmaları gerekir. Eğer öyleyse, devletin şirketlerden çok daha kolay kredi temin edebileceği ortadayken, ileri sürülen gerekçenin inandırıcılığı ortadan kalkıyor. Şehir Hastanesi faaliyete geçtiğinde, kent merkezindeki hastanelerin kapatılması, yıkılması öngörülüyor.

Bununla üç şey amaçlanıyor:

  1. Kapitalistlerin hastanesine müşteri bulmak;
  2. Kent merkezindeki özel hastaneleri nemalandırmak, şehir dışındaki “Şehir Hastanesine” ulaşamayanları özel hastanelerin müşterisi olmaya zorlamak;
  3. Her şey bizim iktidarımız döneminde yapıldı, ne yapıldıysa biz yaptık düşüncesini kafalara kazımak… Tarihsel belleği yok etmek… Aksi halde gayet iyi işleyen, kentin göbeğindeki sembol haline gelmiş hastaneleri kapatmanın bir mantığı olabilir miydi?

Devlet haraca bağlanıyor

Kapitalist toplumda devletin üç işlevi vardır:

  1. Özel sektör (sermaye) tarafından uygun ve yeterli bir şekilde yapılması (karşılanması) mümkün olmayan bazı hizmetleri sunmak.
  2. Zenginleri yoksullardan korumak.
  3. Bazı kapitalistlerin veya kapitalist gruplarının aşırılıklarını engellemek.

Buna, kapitalizmi kapitalistlerden korumak da diyebilirsiniz. Öyle görünüyor ki, burjuva devlet hızla sözünü ettiğimiz birinci işlevden uzaklaşmakta ki, bunun ciddi bir meşruiyet sorunu yaratması kaçınılmazdır. Artık devlet münhasıran ‘zenginleri yoksullardan koruma’ işlevine indirgenmiş bulunuyor. KÖO mantığına uygun hastanelerde amaç insan sağlığı değil kârdır. Devleti haraca bağlamaktır. Aksi halde kent merkezindeki hastaneler kapatılmaz, gerektiğinde ilave hastaneler yapılırdı.