2021’de yitirdiğimiz ressam ve heykeltıraş Selma Gürbüz, Beyoğlu’nun simge yapılarından Casa Botter’deki solo sergiyle anılıyor. Sanatçının farklı dönemlerinden karakteristik işleri onu ve imge dünyasını hatırlatmayı amaçlıyor.

Selma Gürbüz anısına solo sergi
Fotoğraf: Casa Botter

Deniz Burak BAYRAK

“Kadın figürlerimde genellikle kendimi resmediyorum. Kadınlarımın kırılganlıkları, cesaretleri, muziplikleri, tebessümleri benim farklı duygu yansımalarım. Onun dışında resimlerime giren figürlerin formu, duygusu, anlattığım hikâyelerin bir parçası. O figürleri kendi figürlerim hâline getiriyorum. Bir maymun, bir kedi ya da bir kayık söz gelimi, benim resimde anlattığım hikâyenin, hayalini kurduğum o dünyanın bir maymunu, bir kedisi ve bir kayığı oluyor artık.”

Sanat tarihimizin en özgün sanatçılarından Selma Gürbüz böyle anlatıyor sanat pratiğini özetle. Özgünlüğüyle birlikte en erken kayıplarımızdan olan sanatçının anısına açılan solo sergi, yitirdiğimiz bir değerin anlamını hatırlatıyor. Sanatseverler şimdi onun pratiğini bizzat görebilme şansına sahipler. Üç yıl önce yaşama veda eden Selma Gürbüz’ün farklı dönemlerden karakteristik eserleri İBB Miras tarafından kamusal yaşama armağan edilen bir mekânda, Beyoğlu’ndaki Casa Botter’de görülmeyi bekliyor. Bu serginin önemi sanatçısının benzersiz bir usta olmasının yanında İstanbul’un ilk art nouveau binasında gerçekleşecek olan “Botter Sergileri” serisinin ilki olması. Serginin küratörü sanat alanındaki uzmanlığı su götürmez bir gerçek olan Levent Çalıkoğlu; asistan küratör ise Selma Gürbüz Vakfı yöneticisi İrem Büşra Coşkun. 

KADIN, DOĞA, CANLILAR

Mekâna girdiğimizde renklerin birbiriyle muazzam bir uyum yakaladığı, alışılmamış tekniklerle üretilmiş, yoğun bir işçiliğin göze çarptığı resimler ve heykellerle karşılaştık. Eserler özel koleksiyonlarda bulunan ve birçoğu da seri hâlinde üretilmiş işler. Selma Gürbüz’ün imge çeşitliliğini kavrayabilmek için her seriyi bir bütün ya da tek bir resimmişçesine değerlendirmek gerek. Eserlere bakmaya başlayınca temelde üç kavramı tanımak oldukça kolay: kadın, doğa, canlılar. Bunları tanıdıktan sonra ise işin zor yanı geliyor ki o da Gürbüz’ün resim dilini yorumlayabilmek. Biraz açalım: Selma Gürbüz “Karnavalesk” adlı serisinde dikkat çeken kadın figürleri çiziyor tuvallerine. Seri, kadın imgesi ve kimliğine ilişkin görsel kalıpları kullanarak politik söylemlere yanıt arıyor. Kadın bedeni ve temsilinin tek bir kalıba sığmayacağını ifade ediyor. Evrensel bir usta olan Gürbüz’ün bu serisinde Batı sanatına yapılan referansları da okumak mümkün. Kadın dünyasının özgürlük arayışı ve otoriteye meydan okuyuşunu böylece görselleştirmiş oluyor.

Siyah ve beyazın kullanımıyla dikkat çeken “Cin ile Peri” serisi ise Gürbüz’ün başka bir yönüne işaret ediyor. Sanatçının mitoslara, büyüye, tılsıma ve inanç sistemlerine olan ilgisini yansıtan seride siyah ve beyazların kullanımından yaratılan kontrastlar dikkat çekiyor. Bu noktada sanatçının bu seriyi üretim tekniğine ilişkin bir ayrıntı verelim: Ortaçağ minyatürlerinden etkiler duyumsanan seri, bir hat ve Çin yazı resmi gibi tek bir seferde net bir fırça hareketiyle kâğıt üzerine mürekkep kullanarak şekillendirilmiş.

KEÇELER İLK KEZ

Selma Gürbüz’ün işlerinin hepsinde bir hikâye var. Bu hikâyeler semboller, arketipler, kültürler ve tarihle harmanlanmış. Bunun yanında el yapımı kâğıt, Japon kâğıdı, mürekkep, toz pastel ve keçe gibi malzeme ve yüzeyler Gürbüz’ün ne derece meraklı ve yenilikçi bir sanatçı olduğunu örnekliyor. Burada keçe üzerine yapılmış işlere özellikle değinelim. 2008’de özel bir seri olarak üretilen ve bugüne kadar sergilenmeyen üretimlerinde imge dünyasını alışılmışın dışında bir yüzey ve malzeme birlikteliği ile göstermiş Gürbüz. Keçenin yumuşaklığı ve sıcaklığını kendisine yakın görmüş.

Geyik, tilki, kedi, balık gibi figürlerin bolca görüldüğü, kâğıdın kalitesi ve sanatçının marifeti ile figürlerin mağara resmi gibi görselleştirildiği birçok iş de mekânı zenginleştiriyor. Medeniyet, kültür gibi kavramlar sorgulanıyor.

Ayrıca Cambazlar, Meleklerin Cinsiyeti, Ellerin Oyunu gibi serilerini, Paris Galeri Maeght dönemini, erken dönem resimlerini, defterlerini ve demir dekupaj heykellerini görmeyi sağlıyor sergi. Vefat ettiği 2021 yılında ardında bıraktığı büyük birikime bakıp Selma Gürbüz’ün üretim ve yaşam dinamiklerini anlayabilmek için 14 Nisan’a kadar Casa Botter’i ziyaret edin.