Gündem transfer. Herkesin gözü kulağı kim geldi, kim gitti haberlerinde.

Gündem transfer. Herkesin gözü kulağı kim geldi, kim gitti haberlerinde. Hal böyle olunca bize de transfer haberleri üzerinden gevezelik etmek düşüyor. Gelin gündem üzerinde bir tur atalım.

***

Ünal Aysal başkan olmadan önce CNBC-e Business dergisine verdiği röportajda mevcut yönetimin yabancı oyuncu transfer politikasını eleştirmişti. Türkiye’deki yönetimlerin genellikle yaşlı oyuncu transfer etmelerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti. Yaşlı oyuncuların yüksek bonservis bedelleriyle transfer edildiğini, sonra da satılamadığını ve harcanan paraların boşa gittiğini söylüyordu Aysal. Kendi döneminde genç ve ileride kulübe para kazandıracak yıldızlara yöneleceklerini ifade ediyordu.

Ama ne oldu? 33 yaşındaki Ujfalusi ve 32 yaşındaki Forlan’ı transfer etti. Biriyle üç, diğeriyle 2+1 yıllık sözleşme yapılacağı söyleniyor. Şu durumda sözleşmelerinin sonunda büyük ihitmalle futbol hayatlarına son verecekler. Ya da en iyi ihtimalle ülkelerine dönüp futbola başladıkları kulüpte bir-iki yıl daha oynayacaklar. Her iki durumda da Galatasaray’a herhangi bir bonservis kazancı getirmeyecekleri çok açık.

Aysal’ın ‘ne dedi, ne yaptı’ tavrına iki türlü bakabiliriz. Bir: Başkan değilken söylenenlerle başkan seçilince yapılmak zorunda kalanlar arasında makas epey açık oluyor. Öyle her düşündüğünü yaptırmıyorlar. İki: Aslında Aysal da genç oyuncu istediğini söylerken samimi değildi, tribünlere oynuyordu, böyle bir derdi zaten yoktu.

Her iki durumda da kötü!

***

Semih, Fenerbahçe’yle bir kez daha sözleşme yenilemiş. Buna sevinenler olmuştur, üstelik belli ki Semih’in kendisi de epey sevinmiş bu duruma. Ne yalan söyleyeyim, ben bir futbolcunun alabileceği en kötü karar olduğunu düşünüyorum. Hatta futbolcu olması şart değil, herhangi bir meslek dalında yapılabilecek en kötü kariyer hamlelerinden birini yapmış Semih.

İş yerlerinizden bilirsiniz, misal ben gazetelerden örnek vereyim. Yıllarca, on yıllarca aynı işte çalışan, bir süre sonra yaptığı işten tiksinir hale gelmesine ve sürekli istifa etme hayalleri kurmasına rağmen aslında dışarıdaki hayata atılmaktan korktuğu için hep aynı koltukta oturmaya devam eden insanlar vardır.

Kariyer açısından da ne uzar, ne kısalır bu insanlar. Hareket etmekten korkar hale gelir, giderek pasifleşir.

Hepimiz biliyoruz ki Semih şimdiye kadar olamadıysa bu saatten sonra da Fenerbahçe’nin ilk golcü tercihi olmayacak. Hele ki 2008 Avrupa Şampiyonası performansından sonra o formayı alamadı ya, artık bundan sonrası çok zor.

Peki o zaman sözleşme uzatması ne anlama geliyor? Pek tabii ki ben üç yıl daha yedek kulübesinde oturmaya hazırım anlamına geliyor.

İşte ben bunu anlamıyorum. Bir futbolcu nasıl olur da yedek kalacağını bile bile, geride kulübede geçen yıllar dururken aynı şartlar altında sözleşme uzatır! Gitse, zirveyi zorlayan bir Anadolu kulübünde sahada ter dökse, kim bilir belki de yeniden dönecek Fenerbahçe’ye... Hem de bu defa ilk tercih olarak.

Semih’e yeni kariyerinde başarılar! Üç yıl sonra ‘Süper Lig’in Kulübeleri’ isimli bir kitap çalışması bekliyoruz kendisinden.

****

Farkında mısınız? Beşiktaş  yabancı oyuncu cennetine döndü. Önüne geleni alıyorlar, kimseyi satmıyorlar. Acayip bir durum. Geçenlerde gazetede bir haberde kulübün eldeki 14 (yazıyla on dört!) yabancı nedeniyle yabancı oyuncu transferine son verdiği yazıyordu. Eh, bir zahmet! Sezon başında hafif aksanlı bir İngilizceyle araya ben karışsam kimse anlamaz, o karambolde takımdaki yerimi alırım sanırım!