Sendikal hareket ders almalı

İşçi Dayanışma Derneği, DİSK Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan’ın öldürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Bir sendika nasıl olmamalı veya sendikalar nasıl olmalı? Bu olayda açığa çıkan gerçekler bu soruyu sormayı zorunlu kılıyor. Bu olay mafyatik sendikacılığın ürettiği bir sonuçtur” değerlendirmesinde bulundu.

Karacan, geçen hafta Sakarya’daki Goodyear Lastik Fabrikası’nın işyeri temsilciliğinde fabrikada çalışan bir işçi tarafından kendi silahından çıkan kurşunla öldürülmüş, aynı olayda bir şube yöneticisi ve işyeri temsilcisi de yaralanmıştı.

Silah nasıl ikna yöntemi olur?
İşçi Dayanışma Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada, “Bu kadar vahim bir olaydan bile hâlâ sendikal hareket ders almıyorsa, bundan sonra olacak vahim olayların da önü açılmış olur” dendi. Açıklamada, bu olayın DİSK’e bağlı bir sendikada yaşandığına da dikkat çekilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Bu olay mafyatik sendikacılığın ürettiği bir sonuçtur. Bu tespiti yapmayan her değerlendirme eksik ve hatalı olacaktır. Bir sendika başkanı işyeri ziyaretine neden silahla gider veya işyeri temsilcilik odasında silahı neden ‘ikna yöntemi’ olarak görür sorusunu sormak bugün hepimizin görevidir. Sendika başkanı dahil olmak üzere bir grup insanın olay öncesi başkanı öldüren işçiyi darp ettiğine dair görüntülerin ortaya çıkması bir sendikaya, hele hele DİSK’e bağlı bir sendikaya ne kadar uygunluk göstermektedir?”

DİSK yönetimi sessiz kaldı
İşyerinde Karacan’la ters düşen eski şube başkanının ‘adamı’ olan işçilerin görev yerinin değiştirildiği iddialarına da değinilen açıklamada, “Bu iddia Lastik-İş’in önceki uygulamalarıyla örtüşüyor. Daha öncesinde de bu sendikanın adı, muhalif işçilerin işten attırılması veya görev yerlerinin değiştirilmesi, sendika kurullarından antidemokratik yöntemlerle tasfiye edilmesi, işçilere yönelik mafyatik uygulamalar gibi olaylarla anılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Benzer bir olayın 2008’de yaşandığını, sendika yönetimine muhalif işçilerin işten attırıldığını hatırlatan dernek, DİSK yönetimini de eleştirdi: “Bu işçiler dönemin DİSK yönetimine gidip DİSK’in sürece müdahil olmasını istemişti. Dönemin DİSK yönetimi ise edilgen bir tutum almış ve işçilerin çağrısına sessiz kalmıştı. Bu tarz tutumlar gücü olanın yaptığına bilinçli veya bilinçsiz ‘arka çıkma’ anlamına gelir. İşçi sınıfı bu tarzı en son geçen yıl Dev Turizm-İş’te görmüştür. Mevcut DİSK yönetimi de ‘sendika iç işlerine karışmama’ gibi bir argümanla sendikayı kendi çöplüğüne çevirmek isteyen bir zihniyete destek olmuştur. Bu anlayışla bir konfederasyonun yönetilmesi mümkün müdür?”

Geçmişten ders alınmalı
Açıklamada şu ifadeler de yer aldı: “Bu olay keşke hiç yaşanmasaydı, ancak hiç yaşanmamış gibi davranamayız. Bugün yapılması gereken Kemal Türkler’lerin, Rıza Kuas’ların, Çetin Uygur’ların DİSK’inin bugünlere nasıl geldiği sorusunu sormak ve işçi sınıfı mücadelesine ‘çıkarsız’ emek veren herkesin bugünün görevlerini geçmişten ders alarak tartışmasını sağlamaktır. İşçi Dayanışma Derneği olarak bu sorumluluğu almaktan kaçınmayacağımızı açıklıyoruz.”