KADİR İNCESU “İstanbul Öykücüsü” olarak bilinen Özyalçıner için yazmak nasıl bir tutkuysa Sennur Sezer de öyle bir sevdaydı. 1960’lı yılların başında Doğan Hızlan’ın tanıştırmasıyla başlayan bu sevda hala devam ediyor. Sevgililik döneminde Sennur Sezer’e verdiği Ülkü Tamer’in çektiği bir siyah beyaz fotoğrafın arkasına 26 Kasım 1966 tarihi taşıyan bir şiirle anlatmış duygularını: “Sennur’a Bütün ağaçlar […]

Sennur’la olan her şeyi özlüyorum

KADİR İNCESU

“İstanbul Öykücüsü” olarak bilinen Özyalçıner için yazmak nasıl bir tutkuysa Sennur Sezer de öyle bir sevdaydı. 1960’lı yılların başında Doğan Hızlan’ın tanıştırmasıyla başlayan bu sevda hala devam ediyor. Sevgililik döneminde Sennur Sezer’e verdiği Ülkü Tamer’in çektiği bir siyah beyaz fotoğrafın arkasına 26 Kasım 1966 tarihi taşıyan bir şiirle anlatmış duygularını:

“Sennur’a
Bütün ağaçlar çiçeksiz
dingin heykelleri güzün.
Bir ilkyaz başlattın bende
Gün ortası karanlığında mevsimin
Işıltılı bir hüznü sürsün
Bundan böyle yüreklerimiz.”

Sennur Sezer’e sevgililik döneminde 20 şiir yazan Özyalçıner daha sonra neden şiir yazmadığını bir söyleşimizde, “Sennur’a yazdıklarım: ‘Sevdadandır,’ Ben şiir yazmadım ama şiirleri öykülerime taşıdım,” şeklinde açıklamıştı. 18.3.1967 tarihinde “Gün gün çoğalırken dizelerim / Çoğalıyorken seninle yüreğim” ikiliği son şiiri olmuş.

Bugüne kadar yazdığı bütün öykülerinde, evinde, sokağında, mahallesinde, kentinde yaşayan insanların sesi, sözü olan Adnan Özyalçıner, Manos Kitap tarafından yayımlanan yeni kitabında ise sevdalısına anlatıyor hızla gelip geçen yaşamı.

Adnan Özyalçıner ile 1 Mayıs günü Türkiye Yazarlar Sendikası’nın “Dünyanın Bütün Kalemleri Birleşin” yazan pankartı ardında “Hep Seninle Sennur’la Konuşmalar” üzerine söyleştik.

• Sennur Sezer ile iki kişi bir kişi gibi yaşadınız, Sennur Sezer gittikten sonra ise iki kişi gibi yaşıyorsunuz…

Evet, doğru söyledin. Bugün de öyle… Sennur şimdi aramızda, ben varsam Sennur da var.

Bugün Sennur da bizimle birlikte Türkiye Yazarlar Sendikası pankartının arkasında bizimle birlikte adımlarını atacak.

• Sennur Sezer ile günlük yaşamda devam eden alışkanlıklarınızdan söz etsek…

Vallahi o alışkanlıklar devam ediyor. Sabah kahvaltılarında iki bardak var masada… Sennur ile birlikteyiz kahvaltıda da… Her an birlikteyiz. Bir defterim var, Sennur’dan gizili gizli yazdığım bir defter… Düşüncelerimi o deftere yazıyorum. Sennur ile o defter aracılığıyla konuşuyorum. 2014 yılında yazmaya başladım, yaklaşık 5-6 defter oldu.

• Defterdeki dertleşmelerin kitaplaşma süreci nasıl gelişti?

Sennur gittikten sonra onunla ilgili konuşmalar yaptım, onunla iç içe oldum. Sennur gitti diyorum, gelecek gibi geliyor bana… Hiçbir zaman başka türlü düşünmedim. Geleceğini umduğum, geleceğini istediğim için onunla sürekli konuşuyorum. Bunlar önce dergilerde çıktı, Manos Kitap da bunları kitap olarak yayınladı.

• Adnan Özyalçıner’in öykü yazım şekli değişti. Önceki öykülere göre daha şiirsel ve yalın bir anlatım var. Öykülerinizin önemli bir özelliği de betimlemelerdi.

Evet, doğru tespitler… Çok betimlemelerin yerini bazı anlatımlar aldı. Bir şeyi anlatırken eski anlatım biçimim yerine yeni bir biçim denemek istedim.

Sennur için yazdığım “değinmeler” adını verdiğim yazılarda bu üslup değişikliğini yapmaya çalıştım. Onlar öykülere de yansıdı, yansıyor.

Bir şey söyleyeyim, kimse bilmez. Panayır’dan sonra çıkan Sur adlı kitabıma alıştırmalar adını vermiştim. Öykülere alıştırma, hazırlıktı onun amacı… İlk kısa öyküler Sur’da yazıldı, Türkiye’de henüz kısa öykü yokken… Kısa öyküleri Türkiye’de ilk yazan benim aslında… Nerden kaynaklandı dersen, Kafka’nın parodilerinden… İlk kez Kafka’da gördüm, hikaye böyle de yazılır diye düşündüm ve kısa alıştırmalar dediğim öyküleri yazdım.

• Yeni üslup ile yazdığınız öykülere okurlarınızın tepkisi ne oldu?

Birçoğu beğeniyor. Bilmiyorum sen ne düşünüyorsun, benim bütün öyküleri okuyan, beni tanıyan birisi olarak…

• Neredeyse bütün öyküleri birkaç kere okumuş birisi olarak beğendiğimi söylemek isterim. Şiirsel, az sözcükle çok şey anlatan öyküler…

Evet, bütün mesele orada zaten…

Çehov’un şöyle bir sözü varmış: Kısa sürede uzun öyküler yazdı, uzun sürede kısa öyküler yazdı. Bunun anlamını bana sordular. Az zamanı olduğunda uzun öyküler yazdı, zaman çok olduğunda kısa öyküler yazdı. Uzun zaman yazara öyküye yoğunlaşmayı sağlıyor. Onun için öykü kısa oluyor.

• Karagümrük’te değil de daha farklı bir semtte daha iyi şartlarda doğup yaşasaydınız ne değişirdi?

Hiçbir şey değişmezdi. Nâzım’da ne değişti? Önemli olan hayata bakış… Ben, işçinin, emekçinin kendi elleriyle, çabasıyla yarattığı zenginlikler, güzellikler eşitçe paylaşılsın istiyorum.

• 38. Tüyap Uluslararası İstanbul Kitap fuarı’nın ‘Onur Yazarı’ seçilmenizle ilgili olarak neler söylemek istersiniz?

Onur Yazarı olmam beni hem sevindirdi, hem sorumluluğumu anımsattı bana… Ben, 1950 kuşağı yazarlarındanım. Onat Kutlarların, Ülkü Tamerlerin, Kemal Özerlerin, Erdal Özlerin şair ve yazarları kuşağından… Biz ilk öykülerimizle, şiirlerimizi yayınlamaya başladığımızda üniversite öğrencileri olarak Demokrat Parti’nin artan siyasal baskılarına, insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamasına karşı çıkıyorduk. Beri yandan edebiyat, sanat ve kültür açısından şiirde, öyküde gerçeğin basmakalıp tekdüze anlatımının da karşısındaydık.

Hem siyasal ve toplumsal açıdan, hem de sanat, edebiyat ve kültür açısından özgürleşmenin peşinde olduk. Ben, o günden bu yana bütün öykülerimde halkı da, sanat edebiyatı da her türlü tutsaklıklarından arındırmaya çalıştım, çalışıyorum. Bugün, hem siyasal, hem de düşünsel açıdan içine düşürüldüğümüz sıkışıklıkta yaşamı savunma, gerçeği açıklama konusunda daha büyük bir sorumluluk taşıdığımı, taşıyacağımı görüyorum. Her zaman olduğu gibi…

Benimle birlikte Sennur’un da anılacağı Onur Yazarlığım için ayrıca seviniyorum.

***

Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı

2-10 Kasım tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki Onur Yazarı Adnan Özyalçıner oldu. Fuar süresince Özyalçıner’in yaşamı ve eserleri üzerine, kendisinin de katılımıyla çeşitli panel ve söyleşiler düzenlenecektir. Fuarın teması ise “Edebiyatımızda 50 Kuşağı” olarak açıklandı.