İlk baskısı 1993 yılında Bilar A.Ş, ikinci baskısı 1995’de Varyos Yayıncılık tarafından basılan “Sesini Yitiren Şehir Sivas” adlı...

İlk baskısı 1993 yılında Bilar A.Ş, ikinci baskısı 1995’de Varyos Yayıncılık tarafından basılan “Sesini Yitiren Şehir Sivas” adlı albüm-kitap genişletilmiş haliyle Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla bu yıl Temmuz ayında yeniden basıldı. Fotoğrafların, yazıların, görsel ve yazılı kanıtların, o dönem çıkan gazete manşetlerinin görüntüleriyle zenginleştirilmiş kitabın giriş bölümünde kitabın yazarı fotoğrafçı ve şair sevgili Mehmet Özer, “2 Temmuz günü Madımak Oteli’nden yükselen dumanları gördüm. 3 Temmuz günü uçağın penceresinden geri dönüp baktığımda kara bir duman hala oradaydı. Ne zaman Madımak ateşinde kanat çırpanlara yüzümü dönsem o kara duman gelip oturuyor gözlerime,” diyor.
1993’ün 1-2 Temmuz Sivas Merkez, 3-4 Temmuz da ise Banaz Köyü’nde gerçekleştirilmesi planlanan Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nin 4.süne katılanlar arasında kimler yok ki? Kitapta isimleri var, festival afişinin görüntüsünde hepsi tek tek yazılı. Saydım, tam 66 aydın, sanatçı ve biri tiyatro, iki de müzik grubu olmak üzere isimlerini bir bir okudum. Fotoğraflara baktım, şairlerin, yazarların ve yürekli insanların kitaptaki yazılarını okudum, son sayfaya geldiğimde gerisin geri bu afişe döndüm. Kalanları mı, göçenleri mi işaretlemeliydim, kendime sordum. Sonra afişte adları geçenlerin hiç birini birbirinden ayıramadım. Çünkü biliyordum ki kalanların yüreklerinde acı, gözlerinde kara duman göçen arkadaşlarından ayrı değil… Hissettim ki bir dem onlar da göçmüşler…
Emeğine sağlık Mehmet, kardeşim…

***

Siz bu satırları okurken ben Mehmet Özer ve Toplumcu Gerçekçi Belgeselci Fotoğraf Atölyesi’nden arkadaşlarımla buluşup “Surdibi Düşleri” adını verdiğimiz projeyi başlamak üzere gözlemlemeye, irdelemeye, öğrenmeye ve fotoğrafları çekmeye Diyarbakır’a gitmiş olacağım. Danışmanlığını Gülbahar Örmek ve gazetemiz yazarı Sevgili Şeyhmus Diken’in üstlendiği, Suriçi Belediyesi’nin desteklediği proje için uzun bir süredir hazırlıklarımız sürüyordu.

“Surdibi Düşleri” çalışmanın üç hedef kitlesi olduğunu biliyorum.
Birincisi; Diyarbakır halkıdır. Sorunlarını, biriktirdiklerini bir fotoğrafçı bilinciyle nasıl gördüğümüzü göstermek, farkında olduğumuzu, durumun öznesi olmayı sürdüreceğimizi bildirmek, göstermek ve dayanışmak.
İkinci hedef kitlesi; toplumun dayanışma dinamikleri olan örgütlü kurumlardır. Bir bütün olarak Suriçi’deki yaşama dikkat çekmek ve bakmalarını sağlamak. Buradaki hayatların tanığı olmalarına yardımcı olmak,  bu sorunlarını olanakları ölçüsünde çözme iradesi gösteren toplumun örgütlü gücü Suriçi Belediyesi ile dayanışma içine çekmek, dayanışmanın yaygınlaşması için etkin olanaklarını kullanmalarına teşvik etmek.
Üçüncüsü ise; yararlanabileceğimiz tüm medya araçlarıyla ülke halklarını (yani Türkiye toplumunu) sorundan haberdar etmek.

Bugünkü yazımı Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğrafçılar Atölyesi hakkında bilgi aktararak bitireyim. Projelerini toplumsal bir sorunu gündeme taşıyarak ve sorunun özneleriyle gerçek bir dayanışma sergileyerek gerçekleştiriyorlar. Çünkü soruna sahip çıkıyorlar, içselleştiriyorlar. Kendilerini sorunun bir parçası olarak gören her bir katılımcı aynı zamanda çözümün aktif bir savunucusu oluyor. Çalışmalarını fotoğraf dilini esas alarak yapıyorlar (diğer disiplinlerden de yararlanıyorlar) ve amaca uygun görsel ve işitsel dokümanter bilgi ve belgeleri kullanıyorlar.
Üretimlerini kitleye ulaştırabilmek için başta fotoğraf olmak üzere iletişim dilinin farklı araçlarından (medium) yararlanıyorlar. (fotoğraf sergisi, sinevizyon ya da belgesel film gösterimi, kitap vb. gibi)
Son olarak yazımı grupla beraber gerçekleştireceğimiz “Surdibi Düşleri” çalışması ilerledikçe BirGün okurlarıyla paylaşacağımı belirterek bitireyim.