Bu yıl Seyir Derneği tarafından ilk kez düzenlenecek Ayvalık Uluslararası Film Festivali yarın başlıyor. Festival direktörü Tan, en az filmler kadar ilgi çekici paneller ve konuklarla dolu bir program vadettiklerini belirtiyor.

Seyre dalmak için Ayvalık’a
Fotoğraf: BirGün

Işıl ÇALIŞKAN

Deniz, kum, güneş ve film bir arada. Ayvalık, yazın son günlerinde film festivaline ev sahipliği yapıyor. Bu yıl Seyir Derneği tarafından ilk kez düzenlenecek Ayvalık Uluslararası Film Festivali, dünya festivallerinde ses getiren yerli ve yabancı yapımları izleyiciyle buluşturacak. Ayvalık Uluslararası Film Festivali, yakın dönem Güney Kore sinemasının usta yönetmeni Park Chan-wook’un merakla beklenen son filmi Ayrılma Kararı ile açılacak. Yarın başlayacak festivale ilişkin direktör Azize Tan ile konuştuk.

Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde katılımcıları neler bekliyor?

Ayvalık’ta yeni bir dernek kurduk: Seyir Derneği. Ayvalık Uluslararası Film Festivali bu dernek tarafından ilk kez düzenleniyor. En az filmler kadar ilgi çekici paneller ve konuklarla dolu güçlü bir program bekliyor izleyicileri. Çocuklar için ücretsiz olarak göstereceğimiz filmlerimiz ve iki farklı atölyemiz var. Ayrıca Genç Sinema programıyla Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen 30 üniversite öğrencisini Ayvalık’ta ağırlayacağız, onlar için eğitimler düzenleyeceğiz, onlar da bizimle gönüllü olarak çalışıp festival organizasyonuna yardımcı olacaklar. Ayrıca Ayvalık’tan sonra 24-25 Eylül tarihlerinde Diyarbakır’a gideceğiz. Mordem Sanat’ta festival kapsamında gösterdiğimiz 10 filmi göstereceğiz ve atölyeler düzenleyeceğiz.

Festival açılışı 2022 Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülüne değer görülen “Ayrılma Kararı (Decision to Leave)” ile yapıyor. Bu yılki seçkinizde hassasiyetleriniz nelerdi?

Program yaparken hassasiyetimiz hem son bir yılın öne çıkan filmlerine yer vermek, usta yönetmenleri takip etmek, hem de yeni keşifler yapmak, belgeseller, kısa filmler ve sinema klasikleriyle harmanladığımız zengin bir program oluşturmak. Jerzy Skolimowski, George Miller, Claire Denis, Kore-Eda Hirokazu, Dardenne kardeşler, Mia Hansen-Løve’ın en son filmlerini göstereceğiz. François Ozon’dan Peter von Kant’la birlikte filme ilham olan Fassbinder’in Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları da programda. Güneş Sonrası, Medusa Delux, Beş Şeytan, 1976 gibi gelecek vaat eden yönetmenlerin ilk filmlerine de yer veriyoruz. Yerli sinemamızdan uzun metraj ve belgesellerin yanı sıra oldukça ilginç kısa filmlerden oluşan bir şeçkiye yer veriyoruz. Ali Tansu Turhan’dan Diyalog, Çiğdem Sezgin’den Suna, Cem Demirer’den Mendirek, Ali Kemal Güven’den Çilingir Sofrası, Nazlı Elif Durlu’dan Zuhal, Cem Kaya’dan Aşk Mark ve Ölüm, Ceylan Özgün Özçelik’ten 15+ birkaç örnek. Bunun dışında bu yıl kaybettiğimiz sinemacılar için bir “Anılarına” bölümümüz olacak. Erden Kıral, Peter Brook, Cüneyt Arkın ve Cem Madra anısına Vicdan, Yedi Gün… Yedi Gece…, İki Başlı Dev ve Cassavetes’ten Yüzler filmlerini göstereceğiz.

ŞEHİR KÜLTÜRÜ OLAN BİR YER

Bu festivalin Ayvalık’ta gerçekleştiriliyor olması neden önemli?

Ayvalık sadece deniz güneşle tanımlanabilecek bir sahil kasabası değil. Burası şehir kültürü olan bir yer. Tarihi, mimarisi, gastronomi kültürüyle bir festival yapmak için ideal bir ortam sunuyor. Ayrıca hem Ayvalıklılar hem de son dönemde Ayvalık’a yerleşenler sinemaya meraklı ve festivali yakından takip ediyor. Ayrıca civardan da Ayvalık’a gelmek kolay. İzmir, Çanakkale, İstanbul hatta Midilli’den izleyicilerimiz oluyor.

Türkiye’de birçok film festivali var. Bunlar arasındaki rekabet ve birbirini besleme durumu ile ilgili neler söylersiniz?

Bir ara Türkiye’deki festivaller arasındaki rekabet daha sertti. Bu da bence festivallerin düzenlenme amacından sapmasına neden oluyor. Bazı filmlerin prömiyerlerini yapabilmek için yüksek para ödülleri konması gibi şeyler bana doğru gelmedi hiçbir zaman. Bana kalırsa festivalleri düzenleyen kişi ve kurumların bağımsız ve profesyonel olması daha iyi sonuçlar alınmasını sağlıyor. Festivalin içinde bulunduğu şehirle bütünleşmesi ve sadece ünlü konuklarla gündem yaratmak için değil, sinema kültürünün yerleşmesi için çalışılması gerekiyor. Uzun yıllar festival düzenleme tecrübesine sahip kadrolar iş başında olduğu zaman aradaki fark kendini hemen belli ediyor.

Sanata ve sanatçılara yönelik yasaklar, baskılar festivalin seyrini etkiliyor mu?

Özgür bir ifade ortamı olmadığı zaman sadece festivaller değil herkes etkileniyor. Amacımız festival kapsamında film gösterimleri kadar bir konuşma ortamı sağlamak ve sanat üzerinden kendimizi ifade etmek, ortak sorunları konuşmak ve bir diyalog başlatmak.