Sınırların açılmasıyla birlikte sığınmacıları Edirne’ye götürme vaadiyle ticari ağ oluşturuldu. Zeytinburnu’ndaki tabloyu gözlemledik: “Benimle gelen geçiyor”, “İki bin liraya götürürüm”, “Çocuğa para almıyoruz. Bizden olsun”

Sığınmacıları Yunanistan sınırına götürme vaadi: Benimle gelen geçiyor

Meral Danyıldız

TÜRKİYE’NİN Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacılara engel olmayacağını bildirmesi üzerine, birçok ilden binlerce sığınmacı Bulgaristan ve Yunanistan’a doğru yola koyulmaya devam ediyor. Durumu fırsata çevirmeye çalışan kişiler, sığınmacıların yoğunlukta olduğu bölgelere akın ederek nöbet tutmaya ve sığınmacıları ikna ederek belirledikleri ücret karşılığında sınıra götürmeye başladı. İstanbul’un bu ilçelerinden biri olan Zeytinburnu’nda da durum farklı değil. Burada yaklaşık iki gündür süren ticari bir ağ oluşturulmuş durumda.

Zeytinburnu’nun en işlek caddesi olan 58 Bulvar Meydanı’nda, Karabük’ten İstanbul’a gezmeye gelen Afgan uyruklu Seyfuddin Muhammedi ve arkadaşının kendilerini çeviren kişiye sitem ettiklerini görünce yanlarına gidiyorum. Cadde üzerinde sürekli durdurularak taciz edildiklerini aktaran Muhammedi, şikâyetini şöyle dile getiriyor: “Ben Karabük’ten İstanbul’a arkadaşımın yanına gelmek için yola çıktım. Taksiciler, otobüs şoförleri, Esenler Otogar ve burada etrafımızı sardı. Sürekli yol üzerinde tutup bizi sınıra götürmek istiyorlar. Birisi kişi başı 100 dolar istedi.”

KALABALIK OLURSA İNDİRİM YAPARIZ

Daha sonra oluşan ticari ağı daha iyi anlamak adına Muhammedi ve arkadaşına vakit geçirme talebinde bulunuyorum. Yanımıza gelen taksici, bizimle pazarlık yapmaya başlıyor. Taksici, kişi başı 150 liraya götürebileceklerini, yalnız iki kişinin çok az olduğunu ve çok kişi oldukları takdirde indirim yoluna gidebileceklerini ekliyor.

Ardından birçok sığınmacıyı etrafına toplayıp ikna etmeye çalışan birine rastlıyoruz. Kalabalığın içine karışıyoruz. sığınmacıları otobüsle götüreceğini, yaklaşık 55 kişilik koltuk olduğunu ve kimsenin ayakta gitmeyeceğini söyleyerek övünen şoför, kişi başına 100 lira istiyor: “Edirne’ye götürüyorum diyenlere inanmayın, İpsala’ya götürülüyor. Benimle gelin. Ama ben size şöyle söyleyeyim, normal sınırdan geçemiyorsun. Aşağıda Meriç Nehri var, geçilecek yerler var. Ben oralara götürüyorum. ”

Muhammedi ve arkadaşı “Biz öğrenciyiz. İndirim yapamaz mısınız? Taksi de 100 liraya götürüyor” deyince, “Dün inan ki 150 liradan götürdük. Taksilerin götürdüğü bütün adamlar oradaki Meriç köyüne bırakıldı. İnsanlar da oradan döndü ve geri gelmek zorunda kaldı” yanıtını alıyoruz.

ÇOCUĞUN PARASI DA BİZDEN

Bu sefer de kendilerinin nereye kadar götürdüğünü soruyorum. Sınıra kadar turizm arabasıyla götürdüklerini aktararak tüm ikna yöntemlerini kullanıyor: “Biz sınıra, toplanma bölgesine kadar götürüyoruz. Taksilerin götürdüğü yerlerden sonra çok yürünüyor. Bu soğukta rezillik çekersiniz. Çocuktan para almıyoruz, çocuğun nesinden para alacağız? O da bizden olsun.”
siginmacilari-yunanistan-sinirina-goturme-vaadi-benimle-gelen-geciyor-694771-1.
MÜDAHALE DEĞİL, ÖYLESİNE SİS BOMBASI

Muhammedi’nin arkadaşının, geri gelip gelemeyeceklerinden endişe ettiklerini belirterek sorduğu “Peki biz soğuktan ölmeyelim orada?” sorusu üzerine ise şoför şu yanıtı veriyor: “Geçersin de belki bugün geçemezsin, yarın geçersin. Onlarca, yüzlerce otobüs gitti geri dönen kimse olmadı.”
Aynı kişi, sınır kapılarında sığınmacılara dönük yapılan müdahaleye karşı endişemizi dile getirdiğimizde de yine bir skandala imza atarak sadece sis bombası atıldığını, onun da oluşan kalabalığı biraz dağıtmak için yapıldığını öne sürdü. Bununla da yetinmeyip memnun kalmadığımız takdirde geri dönebileceğimizi belirtti.

İKİ BİN LİRAYA GÖTÜRÜRÜM

Biz ikna olmayınca yolumuzu kesen başka bir kişiyse “O zaman benimle gelin” dedikten sonra oluşan ticari ağın boyutunu yine gözler önüne serdi. Kendisinin Mercedes’i olduğunu, iki bin liraya götürebileceğini söyleyerek, geçemediğimiz takdirde bizi bekleyeceğinin de altını çizdi ve şöyle dedi: “Geçemezseniz ben sizi bekleyeyim, yine geri getiririm. Hatta iki bin liraya geri de getiririm yani. Gidenler geçiyor zaten, benim orada arkadaşım var. Gelin arabanın oraya götüreyim sizi, onunla konuşturayım. Beklerim ben. İki bin liraya anlaşırız.”

***

Yaşanacak sorunlardan kim sorumlu olacak?

İdlib krizi ardından tırmanan sığınmacı krizi insan hakkı ihlallerini de beraberinde getirdi. Yaşanan durumun tehlikeli olduğuna değinen Mülteci-Der İdare Koordinatörü Pırıl Erçoban yolculuk esnasında yaşanacak tehlikelerin doğuracağı sonuçlardan kimin sorumlu olacağını sordu. Erçoban, şu ifadeleri kullandı: “Sınır kapıları açık değil aslında sadece müdahale edilmeyeceğine dair bir taahhüt var. İnsanların ülkeye bu şekilde giriş-çıkışı kanunen yasak. Şu anda bir piyasa oluşmuş durumda. Dolandırılan insanlar oluyor. Kanunun birkaç günlüğüne askıya alındığı anlama mı geliyor bu durum?”

Sınır kapılarında müdahale edilmeyeceği açıklamasının toplumsal gerilimi de artırabileceği ihtimali üzerinde durun Erçoban “Kapılar açıldı neden gitmiyorlar gibi bir anlayış doğabilir. Bu çok tehlikeli bir durum” değerlendirmesinde bulundu.

Sığınmacıların yapacağı yolcuklarda hayati tehlikeler de yaşanabileceğini aktaran Erçoban, son olarak şu ifadeleri kullandı: “İnsanlar gittikleri ülkeler ‘Biz açtık kapımızı gelin’ demiyorlar. Denize açılanların başına olumsuz şeyler gelirse bunun sorumluluğu kimde olacak? Edirne’de tampon bölgede sıkışmış durumda olanlar var. Yunanistan gelen insanlara gaz sıkıyor. Şiddetin dozu artar ve insanlara zarar gelirse ne olacak? Sınırda insanlar birikiyor, jandarma ya da polis gelip dağılın derse ve o insanlar dağılmazsa orada yüzlerce binlerce insan biriktiğinde ne olacak? Herkesi sağduyulu davranmaya davet ettiğimiz sürrealist bir an yaşıyor gibiyiz. İnsanların, araç olarak kullanılmaması gerekiyor.”