Esenyurt kimilerine göre ‘suç’ ile anılan ABD’nin Teksas eyaletini aratmayacak bir ilçe. Nüfusu 57 ili geride bırakan bu ilçe kimine göre ise yaşanan sorunlara rağmen bir başına bırakılmış bölge konumunda.

Sığınmacının ve yoksulun yurdu
Bazı sokaklarda sadece göçmenlere ait dükkanlar yer alıyor. (Fotoğraflar: BirGün)

Umut SERDAROĞLU

İstanbul Esenyurt, ev sahipliği yaptığı 1,5 milyonluk nüfus ile ülkenin en kabalık ilçesi…  Bu nüfusun 300 binini, göçmenler oluşturuyor. Gerek mülteci yoğunluğu gerekse de yaşanan adli vakalar ile bu yerleşim yeri adından sıkça söz ettiriyor.  

“Ekümenopolis”, yani çarpık kentleşmenin en somut örneklerinden olan Esenyurt’u ABD’nin ‘suç’ ile bilinen Teksas eyaletine benzeten de var. Farklı kesimlerin bir arada yaşaması nedeniyle “Türkiye laboratuvarı” tanımlaması yapan da. Son olarak bir tekel bayisine yapılan baskınla gündeme gelen ilçeye, geçen yıl yaptığım ziyaretin sonrasında bir kez daha gidiyorum.

KORKU HÂKİM

Ülkenin 57 ilinden daha kalabalık olan ilçeye ulaştığımda ilk durağım Cumhuriyet Meydanı oluyor. Burada “yerel halk” çoğunlukta olsa da farklı kesimlerden insanlar da hemen göze çarpıyor. Taksim Meydanı’nı çağrıştıran alandan sonra, bir ara sokağa giriyorum ve kendimi Bağlarçeşme Mahallesi’ne doğru giderken buluyorum. Burada göçmen nüfusun yoğunluğu kendini hissettirmeye başlıyor. Mahalleye inen 2-3 sokağı Suriyeli sığınmacı esnafın dükkânları oluşturuyor. Gözüme çarpanlardan biri de tabelalar oluyor. İlk ziyaretimde buradaki tabelalardan bazıları Arapça yazılıydı. Fakat şimdilerde ise Türkçe. Rekor kıran sıcak havanın da etkisiyle sokaklar da neredeyse bomboş.

Birkaç Suriyeli esnafla konuşmak istiyorum ancak genel bir korku hâkim olduğu için konuşmaktan kaçınıyorlar. Ayaküstü Türkçe bilen bir Suriyeli esnaf ile laflıyoruz. Birçok göçmenin korkudan evlerinden çıkamadığını da sözlerine ekliyor.

Tekrar meydana doğru yürüyorum. Alışveriş için uğradığım bir dükkânda Türkiyeli bir esnaf ile konuşuyorum. Meydanın gündüzleri genelde sakin olduğunu aktarıyor. Havanın kararmasıyla birlikte akşam saatlerinde birçok arbedenin ve olayın yaşandığından bahsediyor. Aktardığına göre, kavga edenler genelde göçmenler olmuyor. “Yerel halk”tan da birçok insanın bu olaylara karıştığından söz ediyor.

500 BİN İÇİN PLANLANDI

Esnaf ile sohbetimizin ardından bu ilçe hakkında daha detaylı bilgi almak için Esenyurt Kent Konseyi’ne doğru adımlıyorum. Burada beni Konsey Başkanı Mehmet Hanefi Kaya karşılıyor. Kısa bir sohbetten sonra Kaya, şunları anlatıyor: “Esenyurt 1989’da belde statüsüne geçtiğinde dönemin belediye başkanı, burayı 500 bin nüfusa göre planlamış. Ancak nüfus obez bir büyümeyle, bugün 1 milyon 500 bine yaklaştı. Bu nüfusun yüzde 20’sini düzensiz göçmenler oluşturuyor. Yani yaklaşık 300 bine yakın bir göçmenin çoğu kayıtsız durumda. Esenyurt’un arka sokaklarına geçtiğinizde, güvenlik güçlerinin kimlik kontrolünde yakaladığı insanlar kayıtdışı kaldığı için direniyor ve kaçıyor.”

Konsey Başkanı’na göre, en önemli sorunlardan birisi, bu nüfus artışı. Bunu şöyle açıklıyor: “Burada başlıca beslenme, barınma, güvenlik, bağımlı madde kullanımının artması, çevresel sorunlar, ulaşım, altyapı, eğitim, sağlık, hastanelerdeki kuyruklar, okullardaki mevcut sınıfların yetersizliği gibi sorunlar had safhada.”  

Mehmet Hanefi Kaya, Esenyurt Kent Konseyi Başkanı

GÖÇMENLER TAŞLANDI

“Yaklaşık 101 milletin Esenyurt’ta yaşadığını” dile getiriyor Kaya. Yaşanan sorunların ardından ortaya çıkan öfkenin göçmenlere yöneldiğini söylüyor: “7 Şubat 2022 tarihinde hemen Bağlarçeşme Mahallesi’nde adli bir vaka yaşandı. Bizim Türk vatandaşlarından birisi, Suriyeli bir vatandaşla tartıştı. Bu tartışma büyük bir kavgaya dönüştü. Aldılar sopaları, kuşandılar taşları; Suriyelilerin uğrak yeri olan bir AVM’yi bastılar. Kadın, çocuk demeden taşladılar. Bu bakış açısı bir kere insan haklarına aykırı; ama biz merkezi yönetimin politikalarını incelediğimizde, merkezi yönetim bu konuda gerekli tedbirleri, koşulları oluşturmadan, yabancılara adeta emekçi kentlerinin kapısını açtılar. Burada birikmeler olunca da, bu tür sorunlarla karşılaşma olasılığımız çok yükseldi.”

Esenyurt Kent Konseyi Başkanı Mehmet Hanefi Kaya, hem yerel hem de merkezi yönetimin yaşanan sorunları çözmekte yetersiz olduğu görüşünde. Kaya, Ankara Altındağ ile Kocaeli Dilovası’nda yaşanan olayların benzerinin yaşanabileceğini belirterek sözlerini noktalıyor. 

***

AKSARAY’DAN ESENYURT’A YOĞUN GÖÇ

Bir sonraki durağım ise Selahaddin Eyyübi Mahallesi. Burada çoğunlukla Afrikalı göçmenler ikamet ediyor. İlçe merkezine göre ise burası oldukça sakin. Biraz mahalleyi gezdikten sonra muhtarlığa uğruyorum. Muhtarın ismi İlhan Aydemir. Kendisi iki dönemdir muhtarlık yapıyor. Kahvelerimizi yudumlarken mahalle hakkında sohbete başlıyoruz. Savaşın ilk yıllarında iktidarın izlediği göçmen politikasına değinerek sözlerine başlıyor Aydemir. “İlk dönem göç akışıyla çok sıkıntılar çektik” diyerek ‘açık kapı politikası’nı eleştiriyor. Hemen devamında şunları dile getiriyor: “Savaşın yıkımından kaçan on binlerce kişi vardı; ama arada ‘sorunlu tipler’ de buralara geldi. Gruplaşmalar çoğaldı, bıçaklı saldırılar yaşandı. Diğer taraftan çok da mağdur oldular. Çünkü Türkiye’de yabancı olmak çok zor... Biri hata yaptı mı, bütün acıyı bir topluluk çekiyor. Bedel bütün bir topluma ödetilmeye çalışılıyor.”

İlhan Aydemir, Selahaddin Eyyübi Mahallesi Meuhtarı

Eyyübi Mahallesi Muhtarı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Buradaki Afrikalılar topluma biraz daha ayak uydurabiliyor. Kendi aralarında bazen tartışmaları oluyor ama Türk vatandaşlarıyla kavga ettiklerine hiç denk gelmedim. Ancak asıl problem, barınma sorunu… Kiracılar ile ev sahipleri arasında kavgalar arttı. Zaten kiracı olan yabancılar çok fazla sesini çıkartamıyor. Postacı bugün 100 tane celp getirse, bunların 90 tanesini kira kavgası oluşturuyor.”

Afrikalıların ne zamandan beri mahallede ikamet ettiğini sorduğumda beklemediğim bir yanıtla karşılaşıyorum. Aydemir, çoğunluğunun Aksaray gibi Afrikalı göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerden geldiğini dile getiriyor. Bunda özellikle emlakçıların büyük bir rol oynadığını ifade ediyor: “Buradaki emlakçılar Afrikalılarla iletişime geçti, ‘Otele vereceğin para ile burada 5 ay geçinebilirsin’ dediler. Bahsettiğimiz yıllar 2017-2018… O dönem burada kiralar da 500-600 TL civarıydı. Bir süre sonra sizin de gördüğünüz gibi bir yığılma oldu.”

ANGOLALI ALLİ’NİN DRAMI

Konuştuğum kişilerin hemen hepsi son zamanlarda artan kimlik kontrollerden söz ediyor. 2021’de Esenyurt’ta ikamet izinleri durdurulduğundan bu yana kontroller devam etse de son zamanlarda bunun hiç olmadığı kadar arttığı görüşü hâkim. İster pasaportun süresi bitmiş olsun, isterse kayıtsız olsun, tüm göçmenlerin kolluk kuvvetleri tarafından yakalanarak, geri gönderme merkezlerine yerleştirildiği anlatılıyor.

Bu kişilerden biri de Angolalı Alli. Anlatılanlara göre Alli, zihinsel engeli bulunan, daha 18 yaşında bir genç… Esenyurt’ta kendi mahallesinde küçük çocuklarla oyun oynarken polis tarafından yakalanıyor. Önce Tuzla’ya gönderilen Alli, sonra Erzurum’daki Başkale Geri Gönderme Merkezi’ne yerleştiriliyor.

Alli’nin durumunu Göçmenlerle Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucularından Ayşe Lerzan Caner Conde anlatıyor. Alli’nin babası Lucala Paulo Francisco ile konuşan Conde, ailenin panik içerisinde olduğunu aktarıyor. Alli’nin ülkesine geri gönderilmesi halinde kimsesiz kalacağından endişe ediliyor.

Baba Francisco ise şunları kaydediyor: “Alli’nin pasaportunun uzatılması için başvurduk. Daha önce benim sürem uzatılmış ama oğlumun süresi uzatılmamıştı. Bu nedenle oğlumun pasaportunun süresi dolduğu için alıp götürüyorlar. Pazar günü yanına gitmeye çalışacağım. Annesiyle ayrıyız. Angola’da kimsesi yok. Zaten oğlum anlamak da zorluk çekiyor. Bir de sadece Portekizce biliyor. Ne yapacağız bilmiyorum.”