Sigmund Freud’un insan yönünü  vurgulamak istedim

MUALLA UÇMANER

Son kitabı Freud’un Makara Oyunu, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Talat Parman ile kitabı üzerine konuştuk

► Makara oyunu nedir?
Sigmund Freud’un ilk torunu Ernst’in 1.5 yaşında oynadığı bir oyundur. Kızı Sophie’nin evine konuk olduğu sırada torununun bu oyununu gözlemlemiştir. Çocuk bir ipe bağladığı makarasını yatağının üstüne atıp geri çeker ve bu sırada “gitti geldi” (fort/da) der. Freud da bu oyundan yola çıkarak makaranın atılıp geri çekilmesinin annenin gitmesini ve gelmesini temsil ettiğini düşünür.

► Freud da bu oyunu oynadı mı?
Bu kitapta onun biyograflarının yazdıklarından da yola çıkarak Sigmund Freud’un da bir makara oyunu oynadığını ama bu oyunun ölümle ilgili olduğunu göstermek istedim. Damak kanserine yakalanan Freud bu hastalığa neden olan tütün kullanımından kendini alıkoymamıştır. Günde ondan fazla puro içen Freud puroyu ağzından her uzaklaştırdığında ve sonra yeniden yaklaştırdığında tıpkı torununun makarayla yaptığı gibi bir “gitti geldi” oyunu oynamış ve bu oyun ölümüne kadar on beş yıldan fazla sürmüştür.

► Freud o dönemde ölüm ile çok ilgiliydi diyebiliriz o halde.
Evet ve bunu düşünmemizi gerektirecek çok neden var. Öncelikle metin Birinci Dünya Savaşı’nın hemen peşinden kaleme alınmıştır. Savaş sırasında üç oğlu da askere alınmış olan Freud onlar için hayli endişelenmiştir. Ayrıca dostu Anton Von Freund kanser hastalığının nüksetmesiyle 1920’nin ocak ayında ölür. Ama çok daha önemlisi, 1920’de bugün 2020’de yaşadığımız salgının bir benzeri İspanyol gribi dünyayı etkisi altına alarak milyonlarca insanın ölmesine yol açmıştır. Torunu Ernst’in annesi yani kızı Sophie de bu hastalıktan ölür. Trenler çalışmadığından Freud ne son günlerinde kızının yanında olabilmiş, ne de cenazesine katılabilmiştir.

► Freud okumakla anlaşılamayacak gibi gelse de bu tür çalışmalar bunu biraz kolaylaştırıyor. ‘Freud’un Makara Oyunu’nu da bir ‘açıklayıcı’ olarak görebilir miyiz?
Onu Almanca özgün dilinden okuyanlar çok güzel bir dili olduğunu hep vurgularlar. Yaşarken aldığı tek ödül Frankfurt şehrinin verdiği edebiyat ödülü Goethe’dir. “Hocalarınız kimlerdir?” sorusuna kütüphanesindeki edebiyat kitaplarını göstererek “bunları yazanlar” demiştir. Bunları Freud’un yazılarının genel olarak güzel yazılmış ve hayli kolay okunabilir olduklarını vurgulamak için söylüyorum. Ancak Freud metinlerinin asıl zorluğu çok katmanlı yazılar olmaları ve hemen her yeni okumada yepyeni bir katmanın keşfiyle yeni ufuklar açmalarıdır. “Freud’un Makara Oyunu” kitabında ben Haz İlkesinin Ötesinde metninin belli bir okumasını yaptım. Freud’un insan yönünü vurgulamak istedim. Açıklayıcı olmaktan çok yazıdaki bu katmana dikkat çekmekti amacım.

► Freud psikanalizi, insan ruhsallığını anlamak üzerine bilimsel bir bilgi birikimi olarak tanımlamış. ‘Haz İlkesinin Ötesinde’, Freud’un ortaya attığı bu nitelemenin en vücuda gelmiş çalışmalarından biri değil mi?
Freud çocuk oyunları, analizde aktarımda ortaya çıkanlar ve savaş travmaları gibi somut olgulardan ve onların gözlemlerinden yola çıkarak bu bilgi birikimini psikanalitik kuramla yorumlamıştır. Ayrıca onun özel yaşamının metne sızmış olması bir anlamda kendisinin de bu bilgi birikiminin bir unsuru olduğunu göstermiştir. Öte yandan en önemli yapıtlarından 1900 tarihli ‘Düşlerin Yorumu’ kitabında kendi düşlerine bile yer verdiğinden aslında bunda şaşılacak bir yan da yoktur.

► Bu çalışmanız için Yapı Kredi Yayınları ile başladığınız ‘Psikanaliz Defterleri’ serisine bir katkı gözüyle de baktığınızı söylüyorsunuz sunuş yazınızda. Defterler nasıl gidiyor?
Beşinci sayısı yayımlanan Psikanaliz Defterleri ülkemizde Uluslararası Psikanaliz Birliği’nin (IPA) tanıdığı iki dernek olan, İstanbul Psikanaliz Derneği ve Psike-İstanbul derneklerinden üçer üyenin oluşturduğu bir grubun ürünüdür. Yayın kurulunda Tijen Demirörs, Sezai Halifeoğlu, Neslihan Zabcı, Şeyda Postacı, Alper Şahin ve ben varız. Bu diziye ek olarak başka kitapların da yayımlanmasını hedefliyoruz. İngiliz psikanalist Winnicott’un “Piggle Küçük bir Kız Çocuğunun Psikanalizle Tedavisinin Öyküsü” kitabının çevirisi ve benim “Freud’un Makara Oyunu Haz İlkesinin Ötesinde” Metninin Çağrıştırdıkları” ve “Ergenliğin Tutkusu” kitaplarım da bu çerçevede yayımlandı.

► Bu çalışmanızda Freud’un bu metninden yola çıkarak neyi yapmayı amaçladınız?
Bu metin dürtü kuramını tümüyle değiştirmesi açısından elbette yalnızca kuramsal olarak değil psikanalizin uygulamasında da önemli değişikliklere yol açmıştır. Ancak kitabımda bu metnin bir başka açıdan da önemli olduğunu, Freud’un özel yaşamının izlerini en çok taşıyan metinlerden biri olması nedeniyle de ayrıca ele alınması gerektiğini vurgulamak istedim.