Berköz, şiir anlayışıyla ilgili, “Yaşam nasıl genellikle raslantısal  biçimde, önceden bilinmeyen olaylarla, bu olayların arka arkaya gelmesiyle akıp gidiyorsa, şiir de öyle olmalıydı, yaşama bire bir öykünen bir yapıda gelişmeli, akmalıydı. Şiirin içinde yaşam olmalıydı” diyor

Şiirin içinde yaşam olmalı

KADİR İNCESU

İlk şiiri Abant gazetesinde yayımlandığında yıl 1957’dir. Varlık, Dost, Yeditepe gibi dergilere şiir göndermeye başlar. Sonunda, Yeditepe dergisinin 1959 Kasım sayısında bir şiiri yayımlanır. Bolu dışında, bir edebiyat dergisinde yayımlanan ilk şiiridir bu. Egemen Berköz ile ilk şiirinin yayımlanışının 60. yılında şiirleri üzerine konuştuk.

Bilinçli olarak ilk yazma denemeleri nasıl başladı?

Önceleri çok acemice, zayıf şeylerdi yazdıklarım, defterler doldurup duruyordum. Bu arada, önce Varlık, sonra Yeditepe ve Dost dergilerini okumaya başlamıştım. Sanırım bu okumaların sonucu yazdıklarımın bazıları bir şeye benzemeye başlamıştı. İlk şiirim 1957’de yayımlandı. Bu arada, başta Behçet Necatigil ve Fazıl Hüsnü Dağlarca, dönemin hemen hemen bütün şairlerini okuyordum. O yıllarda yasak olan Nazım Hikmet’i bile okuma şansını bulmuştum. Üvercinka ve Yer Çekimli Karanfil’le tanıştım, onlardan bir süre sonra da Dünyanın En Güzel Arabistanı ile… Bu şiirler o zamana kadar okuduklarımdan çok farklıydılar, uzun bir süre etkilerinde kaldım, şiire yaklaşımım değişti…

Eylül 1970’te yazdığınız “şiir yazmayalı yaşamak kolaylaştı” dizenizi uzun yıllardır kitap çıkarmadığınızı da anımsatarak yorumlamanızı istesem…

Bu şiir, bir kendimle hesaplaşmaydı, kendine sorular sormaydı işte. Günler kolayca gelip geçmiş, yaşamak da kolaylaşmış… Şiir yazmak kendini gözden geçirmen, yaşamını süzmen, yorum getirmendir ona… O yüzden zor benim için şiir yazmak. Kimileri yazamıyorsun da bahane buluyorsun da diyebilir belki… Ama benim gerçeğim bu. Şiire noktayı koyamıyorum kolay kolay. Oldu demem için beklemem gerekiyor.

Şiirin devamında da “Kamboç’ta ölümler, “Kongo’da Ölümler” dizeleri…

Dünya farkındalığı, bir şey yapamamanın sancısı, sıkıntısı… Bir yandan da neler oluyor. Sen çalışıyorsun, patronun para kazanıyor, insanlar ölüyor, savaşlar oluyor. Bir neden sonuç ilişkisinin işaret fişeği. Hiç olmazsa duyumsamalarımı anlatmak isteği, şiir diliyle. O yıllarda şiir anlayışım ya da şiirde yapmak istediğim şöyleydi: Yaşam nasıl genellikle raslantısal biçimde, önceden bilinmeyen olaylarla, bu olayların arka arkaya gelmesiyle akıp gidiyorsa, şiir de öyle olmalıydı, yaşama bire bir öykünen bir yapıda gelişmeli, akmalıydı. Şiirin içinde yaşam olmalıydı. Son Üç Günün Hikayesi, Şu Boğucu 1971, Şiir Yazmasam Yaşamak Kolay, Ey Benim Yetinmez Kalbim, Bir Konuşmayla Başlar, İşte Yazıyorum Şafağı, vb.. bu anlayışla yazdığım şiirler…Bu konuyu, bu anlayışımın ürünlerinden biri olan “Tortul” adlı şiirimi örnek alarak biraz açmak istiyorum. Bu şiirin altında yatan yaşam ya da gerçeklikten başlarsak, birkaç katman iç içe geçmiş durumda. Bir katmanda askerden kente dönmüş, geleceği belirsiz, terkedilmiş bir genç adamın bunalımı var. İkinci bir katmanda aynı genç adamın öğretmen olarak bulunduğu Doğu Anadolu köyünü, oradaki yaşamını anımsamaları. Üçüncü katman bu genç adamın her gece Cağaloğlu-Beyoğlu-Yenikapı çemberinde geçen saatlerden sonra Fatih'e eve dönüş yürüyüşü. Bu üç katman şiirde iç içe geçmiş durumda, akıp giden imgelerle veriliyor. Bu şiirin işi ve okuru ilgilendirmez aslında, okur şiiri şairin özelinden değil, kendi özelinden bakarak anlar, yorumlar. Önemli olan, şiirle okurun bir bağ kurabilmesidir. Şiir de böyle değerlendirilmelidir aslında. Peki, bu açıklamayı neden yaptım? Hem de bu tür açıklamaları yapmak şaire düşmez diye düşündüğüm ve şimdiye kadar da hiç yapmadığım halde ki hâlâ da öyle düşünüyorum. Ama sen bugüne dek hiçbir eleştirmenin üzerinde durmadığı bu şiirler üstüne sorular sormaya başlayınca dayanamadım, söylemek gereğini duydum bunları.

Bu arada yeni şiir kitabı yok ama ödüller var…

Gerçekten de… Necatigil Ödülü, PEN Şiir Ödülü ve Troya Derneği Şiir Ödülü üç yıl art arda geldiler. Necatigil Ödülü, o yıl ilk kez başvuru alınmadan, Necatigil’in doğumunun 100. yılı dolayısıyla Behçet Necatigil 100. Yıl Şiir Emek Ödülü olarak verilmişti. Hem şair, hem de insan olarak çok sevdiğim bu büyük insan adına verilen ödülün anlamı benim için çok büyük. PEN Ödülü’nün değeri de ayrı elbet. Troya ödülünün de…