Şili’de cumhurbaşkanı seçilen Gabriel Boric’in, halkı yoksulluğa iten politikalara karşı izleyeceği yol merakla bekleniyor. Şili’de yaşayan akademisyen Umut Aydın, "Neoliberalizm son zamanlarını yaşıyor olabilir" diyor.

Şili halkı atılacak adımları bekliyor

Umut SERDAROĞLU

Güney Amerika ülkesi Şili'de 19 Aralık'ta düzenlenen ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerini sol ittifak Apruebo Dignidad (Onurunu Onayla) adayı 35 yaşındaki eski öğrenci lideri Gabriel Boric'in kazanması ülkede yeni bir dönemin işaret fişeği oldu. Boric'in faşist diktatör August Pinochet'e hayranlığıyla bilinen aşırı sağcı Cumhuriyetçi Parti lideri Jose Antonio Kast'ı yüzde 11 gibi bir oy farkıyla sandığa gömerek zafer elde etmesi aynı zamanda ülke solunun geleceği açısından kritik önemde görüldü.


Şili halkının, görevi 11 Mart 2022’de mevcut başkan Sebastian Pinera’dan devralacak olan Boric’in zaferini coşkuyla sokaklarda kutlaması da ülkenin geleceğine dair umutları artırdı. Dünyanın dört bir yanından solcu ve sosyalistlerin yakından takip ettiği Şili seçimlerini sol ittifakın desteğiyle kazanan Boric'in bundan sonra atacağı adımlar her kesim için merak konusu. Boric'in cumhurbaşkanlığı seçimini ciddi bir farkla kazanmış olsa da Kongre'de çoğunluğu sağlayamamış olması ve özellikle ikinci turda kendisine oy veren seçmenlerin farklı bir siyasi yelpazede olması önümüzdeki süreçte alacağı kararları daha önemli hale getirdi.

EN BÜYÜK DESTEK GENÇLERDEN GELDİ

Şili Papa Katolik Üniversitesi'nden akademisyen Umut Aydın kıtada solun yükselişi, Boric'in seçim zaferinin Şili siyasetinde yarattığı etki, neoliberalizme karşı kritik rol üstlenen toplumsal dinamikleri ve halkın geleceğe dair umut, beklentilerini BirGün'e değerlendirdi. Aydın'a göre, Boric'e seçim zaferini getiren kesim büyük ölçüde genç kuşak oldu. Seçim günü toplu taşımada büyük aksaklıklar yaşandığını ancak gençlerin sandığa gidilmesi için bir seferberlik yarattığını belirten Aydın, "Seçim günü yaşanan ulaşım krizinin büyük bir sorun olacağı öngörülüyordu. Ancak gençler büyük bir seferberlik gerçekleştirerek insanları evlerinden alıp sandığa götürdüler. Seçime beklenenden daha fazla bir seçmen katılımı oldu" diye konuştu.

KAST'A KARŞI ZAFER KAÇINILMAZ SONUÇTU

Boric'e aynı zamanda oy veren seçmenler arasında Hristiyan demokratlar hatta bazı sağ gruplar olduğunu kaydeden Aydın, bu kesimlerden gelen oyların küçümsenemeyeceğine işaret etti. Özellikle, ülkedeki orta yaş kesimin Boric'in yaşından ötürü tecrübesinden çekinceleri olduğunu ifade eden Aydın, bir diğer çekincenin ise Komünist Parti'yle ittifak yapılması olduğunu belirtti.

sili-halki-atilacak-adimlari-bekliyor-960310-1.
Umut Aydın - Akademisyen, Şili Papa Katolik Üniversitesi


Akademisyen Aydın, "Antikomünist fikirler ileri yaştaki bireyler arasında yaygın. Bu nedenle birinci turda oylar bölündü. Ancak Boric'in Kast'a karşı zaferi kaçınılmazdı. Kast ve ideolojisi halkın çoğunluğunun sıkıldığı ve artık kurtulmak istediği bir siyasi görüşü temsil ediyordu" diye konuştu. Ekim 2019 eylemlerinde de mevcut sisteme duyulan rahatsızlığın apaçık gösterildiğini hatırlatan Aydın, "Bir taraftan darbeci Pinochet yönetiminden kalma politikaları destekleyen Kast, diğer tarafta 2019’dan beri bundan kurtulmak istediğini her yerde dile getiren halk. Boric, böylece dezavantajını avantaja çevirdi” ifadelerini kullandı.

KONGRE'DE ÜSTÜNLÜK SAĞLANMAMASI SORUN

Aydın, Boric'in seçim zaferinin ardından en kritik konunun atılacak adımlar olduğu konusunda hemfikir. "21 Kasım'da yapılan ilk tur seçimlerde aynı zamanda Kongre üyeleri de belirlendi. Sağ ve sol partiler neredeyse yarı yarıya Kongre'de temsil hakkı elde etti. Alt Meclis'te ise sol çok az bir farkla üstünlüğü sağladı" diyen Aydın, ülkedeki siyasi atmosferin "radikal" değişimlere açık olmadığı görüşünü paylaştı. Aydın, "Kongre'deki mevcut siyasi durumdan ötürü Boric'in "her istediğini" yapması mümkün görünmüyor. Kongre ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakıldığında halkın kesinlikle bir değişim istediği ancak aşırı radikal ve hızlı bir değişim istemediği görülüyor. Boric'in uzlaşmacı bir politika izlemesi şart" diye konuştu.

EĞİTİM VE SAĞLIKTA DEĞİŞİM BEKLENTİSİ

Şili halkının öne çıkan taleplerinin ise sosyal adalet olduğunu belirtiyor Aydın. "Eşitsizliğin yaşandığı sağlık, eğitim ve emeklilik gibi konularda çalışmalar yapılması gerekiyor" diyen akademisyen Aydın, belediyelere devredilen eğitim ve sağlık hizmetlerinin yeniden devletin kontrolü altına girmesi gerektiğini vurguluyor. Aydın, bunun nedenini şöyle açıkladı: "Yoksul belediyelerde kötü eğitim ve sağlığa erişim gibi sorunlar yaşanıyor ve bu sosyal adaletsizliği perçinliyor." Boric’in en büyük seçim vaatlerinden birinin asgari ücrete zam yapılması olduğunu hatırlatan Aydın, "Güncel olarak 328 dolar civarı olan asgari ücreti neredeyse iki katına çıkarıp 520 dolar civarına getirmek isteyen Boric bu vaadini varlıklı kişilere, büyük şirketlere ve madencilik firmalarına uygulayacağı yüksek vergiler ile karşılamayı planlıyor” diye konuştu.

PANDEMİ DÖNEMİNDE HUZURSUZLUK ARTTI

Aydın'a göre, ülkenin yoksul emekçileri arasında artan huzursuzluğun en temel nedenlerinden biri de Covid-19 salgınıyla birlikte eşitsizliğin derinleşmesi oldu. Pandeminin birçok ülkedeki eşitsizliği iyice gözle görünür hale getirdiğini ifade eden Aydın, bunun Güney Amerika'daki yansımasının solun güçlenmesi şeklinde olduğunu kaydetti. Aydın, şöyle konuştu: "Hâlihazırda hayat şartları çok kötü olan birçok insanın yaşam standartlarının daha da kötüye gitmesiyle değişiklik rüzgârı esmeye başladı. Bu da insanların sosyal adalet isteğini arttırdı ve aynı zamanda sağ adayların ekonomiyi iyi yönetmekte üstün olmadığı da ortaya çıktı."

NEOLİBERALİZM SON DÖNEMİNİ Mİ YAŞIYOR?

Şili'de ortaya çıkan neoliberal ekonomiye halkın bakış açısının değiştiğini ve mevcut sistemin geniş kesimlerin ihtiyaçlarına yanıt üretmekten çok uzak olduğunu da vurgulayan Aydın, "Neoliberalizm deneyinin artık çalışmadığı ve olumsuz sonuçlara yol açtığı iyiden iyi görünür hale geldi. Yarattığı sosyal adaletsizlik ve ekonomik dengesizlikler insanların neoliberalizme olan bakışını da değiştiriyor. 90’larda başlayan farkındalık 2007-2008 krizi ile daha da büyüdü ve pandemiyle beraber daha keskin hale geldi" diye konuştu.

Akademisyen Aydın, sözlerini şöyle tamamladı: "Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın değişen ekonomik hamleleri, ABD’nin ticaret alanında izlediği politikaları, neoliberalizmin kalesi olarak görülen Şili'de etkisini yitiriyor. 1973’te Şili’den birçok ülkeye yayılmaya başlayan neoliberalizm artık son zamanlarını yaşıyor diyebiliriz."