Yeni albümü Radio Ringo ile dinleyiciyle buluşan garage-rock grubu The Ringo Jets’in üyeleri BirGün’e konuştu. Grup üyelerinden Deniz Ağan, 52 dakikalık albüm için “Sindirilmesi kolay bir albüm de değil” dedi.

Sindirilmesi zor bir albüm oldu
The Ringo Jets, 14 Temmuz Cumartesi günü saat 21.00’de Kalamış Yaz Festivali kapsamında sahne alacak. (Fotoğraf: BirGün)

Erkin Can SEYHAN

Türkiye’nin garage-rock gruplarından The Ringo Jets, Radio Ringo albümü ile sevdikleriyle yeniden buluştu. Vokal ve davulda Lale Kardeş’in; gitarlarda Deniz Ağan ve Tarkan Mertoğlu’nun imzasını taşıyan albüm, Ferment Records etiketiyle yayınlandı. Yaptıkları işlerle daha erken döneminde kült gruplar arasına giren The Ringo Jets ile Radio Ringo’yu ve güncel çalışmaları konuştuk.

Radio Ringo, çok zor bir dönemde yayınlandığı halde dinleyici kitleniz tarafından büyük ilgi gördü. Albümü dinleyicilerinize sunduktan sonra size yönelik geri dönüşler nasıl oldu? Şu sıralar nasıl hissediyorsunuz?

Deniz Ağan: Evet zor bir dönemdi, Türkiye’de gündem bazen başka hiçbir şeyi konuşmaya izni vermiyor. Gerçekten kritik günlerdi ve üstüne iki turlu yıpratıcı bir seçim dönemi geçti. Biz de albüm çok taze olmasına rağmen daha çok paylaşma ve çalma şansını bulamadık yine de dediğiniz gibi dinleyicilerimiz bir kulaklarının da Radio Ringo’da olduğunu ve albümün onlara iyi geldiğini zaman zaman bize aktardı, bu bize de iyi geldi. Sindirilmesi kolay bir albüm de değil, toplam 52 dakika. Böyle bir dönemde gelen güzel geri dönüşler için çok teşekkür ederiz. Şimdi hayat devam etmek zorunda, biz de Radio Ringo ile birlikte sahneye dönüyoruz. 14 Temmuz Cuma gecesi Kalamış Yaz Festivali’nde yeni şarkıları tekrar canlı canlı paylaşabileceğimiz için ayrıca heyecanlıyız.

Radio Ringo isminin öyküsünü ve neler ifade ettiğini sorabilir miyiz? Sahnedeki kostümlerinize kadar yansıyan bu görsel bütünlüğün anlamı nedir?

Tarkan Mertoğlu: Başladığımızda, demoları ilk kaydettiğimizde böyle bir çerçeve yoktu. Şarkılar birbirinden çok farklıydı ve radyo konsepti fikri kayıt ve misk mühendisimiz Ozan Çanak’tan çıktı, ki dinlediğinizde hakikaten öyle, “Outburst” gibi hardcore-punk bir şarkı, ”Podimos” gibi epik bir parça,”Çilek Mevsimi” gibi country-vari bir şarkı… Hepsi bir arada. Radyo fikri sayesinde birbirinden bu kadar farklı duran 14 şarkıyı bir çatı altında toplayabilidik. Kapak tasarımı da bu doğrultuda meydana çıktı ve çalışıldı.

İlk albümünüzün üzerinden yaklaşık 10 yıl geçti ve bugün heyecan verici bir çalışmayla dinleyicilerinizin karşısındasınız. Nispeten kısa ama daha şimdiden fazlasıyla zengin deneyimler içeren bu yolculuğu nasıl tarif ediyorsunuz?

Lale Kardeş: Birbirini ve müziği çok seven üç kişinin etrafta ne döndüğünün farkına bile varmadan kendi aralarında oynadığı bir oyun diyebilirim. Bunun sonuçlarını sizler de dinlediniz ve bunun bizim için böyle kalmasını içtenlikle diliyorum. Çünkü bizce müzik böyle bir şey olmalı.

Birçok alışkanlığın dijitalleşmeye teslim olduğu dönemde dinleyicilerinize plak formatında çalışmalar sunmak nasıl bir duygu? 

T.M.: Radio Ringo’nun plak formatında da basılması benim için çok özel, çok güzel bir şey. Böyle bir imkân sağladığı için de Can Sertoğlu ve Ferment Records’a çok teşekkür ediyorum. Çocukluğumdan beri evimizde büyük bir plak koleksiyonumuz vardır. Bu imkâna yeniden sahip olmak çok kıymetli. Albümün kapağını o şekilde, o boyutta görmek, plağın içindeki inlay card, sticker paketi vb. unsurlar hakikaten çok güzel şeyler benim için.

ORTAK HAFIZA BİZE GURUR VERİYOR

Spring Of War’un klibinde, medyanın Gezi zamanındaki tutumunu eleştirmiştiniz. Bu yıl ise Gezi’nin onuncu yıldönümü ve yeni albümünüzü yayınladınız. Bu süreçte, tavrınızla ve eserlerinizle büyük bir saygı kazandınız. Dinleyicilerinizle kurduğunuz etkileşim sizi nasıl hissettiriyor?

LK: On küsur yıl yurt dışında daha fazla çalan bir grup olduktan sonra Türkiye’deki seyircinin tezahüratı bizi daha farklı çarpıyor. Ortak bir hafıza üzerinden bağlanmak da ayrıca gurur verici bir olay bizim için. Evet, kendi aramızda bağ kuruyoruz konserlerde ama Türkiye’deki seyirciyle bağ kurmak da çok önemli ve değerli.

BASKILARA KARŞI DAYANIŞMA

Son yıllarda çeşitli nedenlerle müzisyenlerin giyim kuşamından etnik kimliğine kadar pek çok konuda bahane üretilerek konserler yasaklandı, müziğin saati kısıtlandı. Bu şartlarda müzik yapan bir grup olarak motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?

DA: Grup 2011’de kuruldu o günlerden bugüne de direnmek zorunda kalanların tüm mücadelesine rağmen Türkiye bence kazanımlarını birer birer kaybetti ve geriye gitti. Hepimiz yaşamın her alanında baskıyı daha çok hissetmeye başladık, bu artarak devam ediyor. Bütün grup tarihimiz bu yıllardan ibaret olduğu için de bu soru ile çok karşılaştık. Cevabımız hep aynı, biz başka bir şey yapmayı bilmiyoruz. Motive olmak bu ülkede müzisyenler için gerçekten çok çok zor, doğru, ama o motivasyonu içimizde bir yerlerden bulup çıkarmaktan başka çaremiz yok. Kendi adıma bazen de demotive bir halde devam ediyorum çalışmaya. Soru güzel, çünkü üretkenlik ve motivasyon genelde birbirini besliyor ama yeni bir üretim ve devam etmek için gerekli motivasyonu her zaman bulamıyorsun. Yine de müzik hiç durmuyor, sen dursan da o hiç durmayacak. Bir yerlerde sürekli akıyor bunu biliyorsun. Kafanda susmayan bir ritim oluyor belki günlerce. Sonra bir anda yeniden dahil oluyorsun. Ne yaparlarsa yapsınlar müzisyenler durmayacak. Bununla birlikte bu müdahalelere, kısıtlamalara ve yasaklara karşı hep birlikte, doğrudan, yüksek sesli ve örgütlenmiş bir tepki koymamız gerektiğini düşünüyorum.