Ücretlerinin artmasını talep eden ve sinema sektöründeki örgütlenme eksikliğine vurgu yapan emekçiler, “Sektörde sömürü düzeni var. Sinema emekçisi arkadaşlarımız yoksulluk tehlikesiyle karşı karşıya” diyor.

Sinemacılardan yoksulluk sitemi

Umut Serdaroğlu

Ülkedeki ekonomik kriz birçok sektörü olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bunlar arasında başı çekenlerden biri ise sinema. Özellikle güvencesiz çalışma şartlarının olduğu, örgütlenme ve toplu sözleşmenin gerçekleştirilemediği sinema sektöründe emekçiler hayatlarını devam ettirebilmek için çözüm yolları arayışına giriyor. Toplu iş sözleşmesi bulunmayan ve yıllardır ağır çalışma şartları ve sömürülere maruz kalan sinema emekçileri Sinema Televizyon Sendikası aracılığıyla ücretlerinde iyileştirme taleplerini işverenlere duyurdu. Kamera arkasında çalışan sinema emekçileri açıklamada, ekonomik kriz sebebiyle asgari ücret artışının yanı sıra minimum yüzde 35 oranında taban ücretlerde iyileştirme istediklerini belirtiyor.


Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SE-YAP) ise yapılan zamların adil bir şekilde gerçekleştirilmediğini, sinema filmi, dizi veya dijital platform içeriklerinin prodüksiyon bütçeleri, üretim modelleri ve ticari potansiyelleri göz önünde bulundurulmadan gerçekleştirilmek istendiğini paylaştı.

Sinema sektöründe yaşanan sıkıntılar, talepler ve çözüm yollarını SE-YAP Başkan Yardımcısı Serkan Çakarer, Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Sercan Gidişoğlu ve Sinema Televizyon Sendikası’ndan Avukat Ceren Kalı ile konuştuk.

DİYALOĞA AÇIĞIZ

SE-YAP Başkan Yardımcısı Serkan Çakarer, yaşanan hayat pahalılığı karşısında ücret iyileştirme talebinin doğal olduğunu ancak taleplerin karşılıklı görüşülerek belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Çakarer, ücret taleplerinin sinema endüstrisi içerisindeki prodüksiyon farkları göz edilmeden sadece film, dizi ve dijital platformlar olarak gerçekleştirilmesinin haksız bir rekabete yol açabileceğini ifade ediyor.

sinemacilardan-yoksulluk-sitemi-963770-1.
Serkan Çakarer - SE-YAP Başkan Yardımcısı


Yerli sinema sektöründe diyalog ortamının kurulmasını istediklerini aktaran Çakarer, “Sadece ücret taleplerinin değil, sektör içerisinde yaşanan farklı sorunların, setlerde alınan önlemler ve çalışma koşullarının sinema sektörünün her alanından temsilcilerin katıldığı görüşmeler ile konuşulup, ortak bir paydada buluşulması gerekli” diyor.

ÜÇ NOKTADA İNCELENMELİ

Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Sercan Gidişoğlu, yaşanan sıkıntıların üç temel noktada incelenmesi gerektiğini söylerken, bunların sinema sektöründeki örgütlenme sorunları, toplu iş sözleşmesini engelleyen yasal sorunlar ve işçi ile işveren arasında diyaloğun kurulamaması olduğunu belirtiyor. Gidişoğlu, “Kameramanın da senaristin de fiyat beklentilerini, çalışma koşullarını belirtebileceği, hem işçinin hem işverenin hem de Sinema Genel Müdürlüğü gibi devlete bağlı organlardan temsilcilerin katılacağı bir diyalog masası kurulması gerekli. Ancak bu sayede sektörde yaşanan anlaşmazlıkların önüne geçilebilir” diye konuşuyor.

sinemacilardan-yoksulluk-sitemi-963771-1.
Sercan Gidişoğlu - Oyuncular Sendikası
Genel Sekreteri


Gidişoğlu ayrıca sinema sektörü içerisinde örgütlenmenin yeterli olmadığını belirtiyor. Sinema sektörünün iş kolu olarak hizmet sektörü içerisinde kabul edilmesinin sinema emekçilerinin örgütlenmesine engel olduğunu belirtirken, “Güçlü bir örgütlenme ile sinema sektörü içerisindeki çalışma koşulları ve kuralları belirlenmeli” açıklamasında bulunuyor.

ÖRGÜTLENME ŞART

Sinema Televizyon Sendikası’ndan Avukat Ceren Kalı, ekonomik krizin sinema ve televizyon çalışanlarına da büyük bir darbe vurduğunu belirtirken, “Sinema emekçilerine yönelik sömürü düzeni var, arkadaşlarımız yoksulluk tehlikesi ile karşı karşıyalar ve hayatlarını idame ettirebilmek için böyle bir karar almak zorundaydılar” diyor.

sinemacilardan-yoksulluk-sitemi-963772-1.
Avukat Ceren Kalı - Sinema Televizyon Sendikası

Kalı, “Yapımcılar tarafından ücretlerde iyileştirmelerin çok daha öncesinde gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Ancak değil ücret artışı kamera arkasında çalışan emekçilerin uzun süreler boyunca ücretlerini dahi alamadığı durumlar gerçekleşiyor” şeklinde konuşuyor. Talep edilen zam oranının, açıklanan yüzde 36’lık enflasyon oranının dahi altında kaldığını belirten Kalı, talebin çok insani olduğunu belirtiyor. Ücret taleplerinin sinema, dizi ve reklam olarak farklılaştığını ancak dijital platformlardaki prodüksiyonların ücrette farklılık yaratan bir etken olmaması gerektiğini söyleyen Kalı, “Baktığımızda bütün setlerde çalışan arkadaşlarımız aynı zorlu şartlarda, aynı uzun sürelerde çalışıyorlar. Dijital platformlarda da bu zorlu çalışma şartları mevcutken emekçiler yönünden çalışma koşullarında fark olmadığı için mecra farkına göre ücretlerin belirlenmesi asıl eşitsizliğe yol açar” şeklinde özetliyor sorunu. Son olarak sinema sektörü içerisinde örgütlenmenin sağlanabilmesi ve toplu iş sözleşmelerinin yapılabilmesi için ayrı bir iş kolu yaratılması gerektiğini belirten Kalı, “Ancak bu şekilde sinema emekçileri insan onuruna yaraşır şartlarda çalışabileceklerdir” diyerek sözlerini tamamlıyor.