Yüzüklerin Efendisi uyarlamasında siyah elf karakteri, eserin orijinalliğinden uzaklaşıldığı tartışmasını alevlendirdi. Altyazı’dan Yücel, bu ve benzeri durumları “sektörde günah çıkarma” olarak değerlendirirken, Eleştirmen Göral eserdeki evrensel öz korunduğu sürece bu tür uyarlamaları doğal bulduğunu söyledi.

Sinemada yeni kâr modeli

Berkay DÜNDAR

Film endüstrisinde, ayrımcılığa maruz bırakılan gruplar son zamanlarda film yapımcıları tarafından sıklıkla tercih edilirken, klasikleşmiş eserlerde de bu yönde uyarlamalar yapılması tartışma yaratıyor. ‘Yüzüklerin Efendisi’ filminde, beyaz ten rengine sahip oyuncuların oynadığı “elf” (kurgusal karakter, doğaüstü varlık) karakterini, yeni çıkacak olan ‘Yüzüklerin Efendisi’ dizisinde siyah bir oyuncunun oynayacak olması kamuoyundaki bu tartışmaları alevlendirdi. Sosyal medyada bir kesim bu üretim şeklinde eserin aslının bozulmasından dem vururken, bir başka kesim ise bu tür uyarlamaların olumlu olduğunu düşünüyor.

Biz de bu konuyu sinema eleştirmenlerine sorduk.

Altyazı Sinema Dergisi İmtiyaz Sahibi Fırat Yücel, bu üretim modelinin film şirketleri için yeni bir rant düzeni olduğunu söylerken, Film Eleştirmeni ve Senarist Burak Göral ‘Yüzüklerin Efendisi’ gibi kurgu eserlerin, evrensel hikayeler olduğunu ve tüm insanlığa ait olduğunu belirtti.

sinemada-yeni-kar-modeli-999328-1.
'Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri' dizisi için paylaşılan
siyah elf karakterleri yeni bir tartışmayı alevlendirdi.



Yücel, yapımcılar tarafından geçmiş yıllarda yok sayılan, sinema sektöründe yer alamayan gruplar üzerinden yeni bir çıkar düzeni yaratıldığını ifade etti: “Beyaz insan zaten sinema aracılığıyla olmayan bir tarih yarattı. Dolayısıyla önceden ürettikleri filmler çarpıtma değildi de şimdi çarpıtma yapıyorlar gibi yaklaşılmamalı meseleye. Hollywood sineması kendi başına bir bütün olarak, westerninden polisiyelerine, ‘Amerika’daki yerli halkların, Afrikalıların, işçi sınıfının tarihini yok sayan, yerine beyaz üstünlükçü kapitalist bir kahramanlık tarihi inşa eden bir sinema. Hollywood ve mega dijital şirketler şu an tarihi prodüksiyonlarda siyah oyunculara yer vererek ne yapıyor? Olsa olsa şu an günah çıkarttıkları ve bu günah çıkartma üzerinden çıkar ürettikleri söylenebilir.”
Film endüstrisinde eşitsizliğin sürdüğünü vurgulayan Yücel, “Ürettikleri tarih anlatısının kendisi büyük bir çarpıtma; sömürgecilik ve soykırım tarihinin üzerini örten, sınıflar arasındaki çatışmanın yerine gangster-polis çatışmasını koyarak sınıf tahakkümünü gizleyen bir perde. Şimdi bu perde yırtılıyor ve yırtılırken şirketler yeni rant anlatıları keşfediyor. Bunun sonucunda şirketler siyah oyunculara ve LGBTİ+ bireylere daha fazla rol vermeye başladı. Emek süreçlerindeki bu yeni dağılım, eşitlik anlamına gelmiyor. Çünkü hem tüm iş kollarını kapsamıyor, hem de şirketler film/dizi üretiminin pek çok safhasında neoliberal güvencesizlik politikalarını sürdürüyorlar.”

KURGULAR EVRENSELDİR

Eleştirmen Burak Göral da kurgu hikâyelerin, tüm insanlığa ait olduğunu ve herhangi bir kimliğin tekelinde olmadığını söyledi: “‘Yüzüklerin Efendisi’nde yapılan bu cast numaralarını yanlış bulmuyorum. ‘Yüzüklerin Efendisi’ de ‘Kral Arthur’ gibi filmler de gerçek tarih hikâyeleri değil. Bazen çok güçlü yazılmış eserlerde bu yanılsamaya kapılıyoruz. Biri bir yazarın olağanüstü hayal gücü diğeri de ağızdan ağıza/kalemden kaleme yayılan ve giderek destana dönüşen bir hikâyeler silsilesi. Artık içlerinden çıktığı toplumları çoktan aşmış, evrensel hikâyeler bunlar. Bütün insanlığa, ırklara ait; tüm dünyayı kapsayan hikâyeler. Mesela ‘Hamilton’ müzikalinde de gerçek tarihi karakterler ırklarına bakılmaksızın farklı etnik kimlikteki oyuncularla sahneye konduğunda özellikle ABD’de yere göğe sığdırılamadı. Hikâyenin özüne odaklanıldı. Bu tartışmaları biraz geçici bir sancı olarak görüyorum. Eserlerin evrensel özlerinin korunduğu sürece zamana ve iklime uygun yorumlanmalarını doğal buluyorum. Diğer yandan oyuncu seçimlerine yapılan bu yorumlar da benim gibi düşünenleri merak ettirip yine de diziyi izlemeye yöneltecektir. Bunun aynı zamanda ticari bir strateji olduğunu da düşünmüyor değilim.”