Asıl amaç finansal oligarşinin daima zenginleşmesi, bedelleri daima işçi sınıfının ödemesi ve sömürünün artarak devam etmesi. İktidar sınıfının kemer sıkma ve savaş politikaları karşısında, işçi sınıfının çıkarlarını savunan örgütlü siyasi bir programa ihtiyaç var.

Sınıf savaşının yeni aktörü FED
İngiltere’de yaklaşık 40 bin demiryolu işçisinin eylemleri sürüyor. (Fotoğraf: RMT)

Marcus Day

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell, cuma günü Jackson Hole toplantısında konuştu ve bir şeyi gayet net terimlerle ortaya koydu. ABD’de finansal oligarşi, derinleşen ekonomik krizin bedelini emekçi sınıfına ödetmeye kararlı.

Önceki konuşmalarına kıyasla daha “net” konuşan Powell, enflasyonla mücadele kapsamında faizlerin yüksek tutulacağını, işsizliğin artacağını ve ekonomik “acılar” çekileceğini söyledi. Merkez Bankası’nın eylül ayı toplantısında 50 ya da 75 puan faiz artışına girmesi bekleniyor.

Powell, “Enflasyonu düşürmek, muhtemelen bir süre ortalamanın altında büyüme performansını göze almayı gerektirecek” dedi. “Dahası, iş piyasasında koşulların yumuşadığını görme ihtimalimiz yüksek. Daha yüksek faiz, daha yavaş büyüme ve daha yumuşak iş piyasası koşullarının olduğu bir ortamda, haneler ve firmalar bir miktar acı çekecekler." Yoksulluk kaçınılmaz olarak artacak. Açlık, madde bağımlılığı, hacizler, evsizlik ve intiharlar artacak.

Powell’ın sözünü ettiği “acının” hedefinde işçi sınıfı olduğuna şüphe yok.

Powell iş piyasasında “dengenin bozulduğundan” şikâyet etti. “İş piyasası oldukça güçlü fakat dengenin yitirildiği açık. İşçi talebi, mevcut iş gücü potansiyelini büyük oranda aşıyor.”

EKONOMİNİN TEMEL MANTIĞINA TERS

Bu argümana göre enflasyonun başlıca sebebi iş gücü kıtlığı ve haddinden hızlı artan maaşlar olmalı. Fakat bu yaklaşım ekonominin temel mantığına ters düşüyor. Enflasyonun sebebi maaş artışları olsaydı, işçilerin maaşları en az enflasyon oranında ya da daha hızlı artıyor olurdu.

Halbuki ABD’de maaş artışları enflasyonun altında kaldı. Reel rakamlar, geçtiğimiz bir senelik dönemde enflasyondan arındırıldığında yüzde üçlük düşüşe işaret ediyor. İş Gücü İstatistikleri Bürosu verilerine göre bu kayıp bazı eyaletlerde yüzde 5’e varıyor.

İş gücü piyasasındaki darboğazın sebebi iktidar sınıfının Covid-19 sürecini yönetememiş olması. Kısa vadeli kazanç arzularıyla kitlesel bulaşma göze alındı. Brookings Enstitüsü’nün bu hafta yayınladığı bir rapora göre, 4,1 milyon insan iş gücü piyasasını terk etti ve bu insanlar uzun Covid-19 denen uzun süreli sağlık problemleriyle mücadele ediyorlar. ABD İstatistik Kurumu’na göre ABD’de uzun Covid-19 semptomları yaşayan kişi sayısı 16 milyon düzeyinde olabilir.

ŞİRKETLERİN KAZANÇLARI REKOR KIRMAYI SÜRDÜRÜYOR

Ekonomik Politikalar Enstitüsü’nün nisan ayında yayınladığı bir rapora göre ise enflasyonu tırmandıran asıl olgu maaş artışları değil, şirketlerin zamları. Tabii şirket kazançları rekorlar kırmaya devam ediyor.

Finans dışı alanlarda faaliyet yürüten şirketlerin kâr marjları son 72 yılın rekorunu kırdılar ve 1950’den bu yana ilk defa yüzde 15,5’in üzerine çıktılar. Enflasyonu hesaba kattığımızda dahi geçen seneye kıyasla yüzde 8,1’lik artış söz konusu.

Petrol ve gaz şirketleri bu deliliğin bayraktarlığını üstlendiler. En büyük 5 petrol şirketinin 2022 son çeyreğindeki toplam kârı 55 milyar dolar oldu. ABD’nin Rusya’ya karşı desteklediği Ukrayna’da yürüyen savaştan büyük kazanç sağladılar. ABD emperyalizminin ve müttefiklerinin yırtıcı dış politika maceralarının bedeli, yine işçi sınıfına ödetilmek isteniyor. İngiltere’de enerji fiyatlarının sonbahar aylarında yüzde 80 artış göstermesi bekleniyor. Bunun işçi sınıfı için sonuçları felaket niteliğinde olacak.

Şirket yanlısı ticaret sendikaları, maaş zamlarının enflasyon oranının ve sağlık harcamalarının altında kalması için gece gündüz çalışıyorlar. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Başkanı Thomas Conway, petrol ve gaz işçilerini kabul etmeye zorladıkları “sorumlu” sözleşmeyi gururla anlattı ve “enflasyon baskıları” açısından olumlu sonuçlar vereceğini söyledi. Artan maaşların yüksek enflasyona sebep olduğu iddiasını tekrar etti.

FED’in faiz artışları istenen neticeleri vermeye başladı bile. Teknoloji sektörü ağustos ayında 38 bin kişiyi işten çıkardı. Diğer sektörlerde de işten çıkarmalar görüyoruz. Hastaneler ve sağlık sistemleri belli pozisyonları iptal ediyor ve hizmetlerini küçültüyorlar. Hâlbuki sağlık şirketleri pandemi esnasında milyarlarca dolarlık destek paketlerinden yararlandılar.

Sağlık ve demiryolları gibi bazı sektörler personel eksikleri ve uzun çalışma saatleri yüzünden çökmenin eşiğine geldi bile. İşten çıkarmalar buna rağmen devam ediyor.

Powell yaptığı konuşmada eski merkez bankası başkanlarından Paul Volcker’ın adını andı. Demokrat Başkan Jimmy Carter tarafından göreve getirilen ve Cumhuriyetçi Başkan Ronald Reagan döneminde de görevini sürdüren Volcker, 1970 ve 80’li yıllarda ekonomik “şok politikası” uygulamıştı. Faizleri iki haneli rakamlara çekerek kitlesel işsizlik yaratmış ve bir önceki on yıla damgasını vuran emek hareketlerinin belini kırmıştı. Volcker 1982 yılında yaptığı bir konuşmada “ABD’li işçilerin yaşam standartları düşmeli” demişti.

Biden yönetimi, siyasetçi sınıfı, şirketler ve finansal elitler şimdi işçi sınıfına “fedakârlık yapmaları” ve daha kötü yaşam koşullarını kabul etmeleri gerektiğini söylüyorlar. Gerekçesini ise “ulusal çıkarlar” ve “Rusya agresyonu” şeklinde açıklıyorlar.

BEDELİ DAİMA İŞÇİ SINIFINA ÖDETİYORLAR

Fakat tarihte defalarca gördüğümüz gibi, iktidar sınıfı ve temsilcileri için “ortak fedakârlık” diye bir şey yok. Asıl amaç finansal oligarşinin daima zenginleşmesi, bedelleri daima işçi sınıfının ödemesi ve sömürünün artarak devam etmesi.

İktidar sınıfının kemer sıkma ve savaş politikaları karşısında, işçi sınıfının çıkarlarını savunan siyasi bir programa ihtiyaç var. Sınıf mücadelesinin küresel ölçekte hareketlendiğini görüyoruz. Kamyon şoförlerinden pilotlara, hemşirelerden eğitimcilere giderek daha fazla emek grubu bir araya geliyor ve hareketin parçası oluyor.

Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikasının uluslararası başkanlığına aday olan Will Lehman’ın kampanyası umut vaat ediyor. Mack firmasında kamyon imalatında çalışan Lehman, UAW başkanlığına aday olduğunu ve gücü sendikaların elinden alarak tekrar işçilere teslim edecek bir program yürüteceğini söyledi.

Artan yaşam maliyetlerine ve kapitalizm krizine karşı şekillenmekte olan işçi hareketleri, Lehman’ın bahsettiği türden, uluslararası perspektifle hareket etmeliler. Toplumun kaynaklarının ne şekilde paylaşıldığını finansal oligarşinin değil, emekçilerin çıkarları belirlemeli.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: World Socialist Web Site