Distopyanın yüreğinde şekillenen, beter, vahşi kapitalist çağımızda; neoliberal politikaların tükenmekte olduğu günlerdeyiz...

Distopyanın yüreğinde şekillenen, beter, vahşi kapitalist çağımızda; neoliberal politikaların tükenmekte olduğu günlerdeyiz. Maddi uygarlığın çöküşü, kapitalizmin kusursuz işlediği düşünülen sisteminin iflası…
Sistem hepimizce bilinen bir kavramdır ama bu kavramın görünmeyen yüzünü deşifre gerekir, çünkü suç ekonomisinin gücünün dinamiklerini tanımayanlar için bu sözcük bilinmedik bir referanstır. Bu derin anlamı olan bir terimdir. Bir yapıdan çok mekanizmadır. Suç organizasyonu doğrudan ekonomi ile kesişir.
Limanın kara deliğinin sessizliğinde sanki sistemin moleküler yapısı  dağılır, kıyının parametrelerinden çıktıktan sonra yeniden bir araya gelir. Mal, limandan bir an önce çıkmalıdır.

Bütün bunlar o kadar hızlı olur ki işlemleri bir yandan yürürken o şey birden ortadan kaybolur. Sanki gerçekte hiçbir şey olamamıştır, sanki tümü anlamsız bir el hareketidir. Aslında var olmayan bir sefer, gerçek olmayan bir liman yanaşması, bir hayalet gemi, yavaş yavaş ortadan kaybolan ürünler gibi. Tam bir buharlaşma.

Yazdıkları, yorumları ve varlığıyla hepimize ‘KUŞKU’yu bulaştıran kıymetli yazarı düşünüyorum, dünya yeniden ayaktayken.
Bin dokuz yüz yirmililerin başında, iki dünya savaşı arasında. Kaba politik, toplumsal, entelektüel çelişkilerle parçalanmış ve dağılmış bir dönemde. Yirmi dört yaşındaki Bertolt Brecht, bir gece de Almanya’nın yazınsal çehresini değiştirmişti. Bizler sistemden sıyrılıp, çehremizi değiştirebilecek miyiz?
‘Üç Kuruşluk Opera’, burjuva toplumunda mülkiyet dağılımı sürecini, dilenci ve gangster çeteleri üzerinden başka bir deyişle “suç”lular dünyası üzerinden gösterir. Karakterlerin suç işleme çarkında, toplumun bir imgesini yaratır.
Macheath, hiç iz bırakmayan cani, kundakçı, soyguncu ve kadın avcısı olarak tanıtılır.
‘Dilenci Dostu’ firmasının şefi olan Peachum, Londralı dilencilerin şefi olarak çalıştırdığı dilencileri insanların kalbini sızlatacak kılık kıyafetle donatmaktadır.
Macheath, Peachum’un kendisine âşık kızı Polly’le bir ahırda evlenir. Peachum, gangster damadını yakalatarak başına konan ödülü ister. Polly çetede üstlendiği ikinci patron rolünü sürdürmek ister. Mac ise banka kurmanın peşindedir. Finalde Mac, darağacının önünde asılmayı beklerken, Peachum öne çıkar, Mac’in asılmayacağını, çünkü bunun gerçek bir olay değil sadece bir opera olduğunu söyler…
Mac’in, sokak soygunculuğundan bankacılığa geçme niyeti, Üç Kuruşluk Opera’yı bir parodi olmaktan çıkarıp doğrudan bir saldırganlığın gerçek düzeyine götürür.
Tarihi, bir sınıf mücadeleleri tarihi olarak tanımlayan ve yönetenlerin tarihinin yerine yönetilenlerin tarihini kaydederek, başka bir deyişle tarihin öteki yüzünü gösteren Marks’ın bu yöntemini, Brecht, epik tiyatronun temeline oturtur. Olaylara, yerleşik alışkanlıkları ters çevirerek bakar…
Ütopya ve gerçek arasında salındığımız günümüzde, dünyanın değiştirilme olanağını gösterebilme becerisini geliştirmek zorundayız. Bir süreliğine de olsa dünyaya kuşku hâkim. Varlığı hâlâ duyumsanan; Brecht’in tanımıyla “varoluşun en kolay tarzında sanatta…”.