DİSK/Sosyal-İş’in çağrısıyla KA.DER çalışanlarının yaşadığı mobbing ve sömürüye karşı Mecidiyeköy'de basın açıklaması düzenlendi. Açıklamada, mevcut yönetimin kuruluşundaki ilkelerden uzaklaştığı aktarıldı.

Kaynak: Haber Merkezi
Sistematik mobbing ve baskı

Emek Servisi

DİSK/Sosyal-İş’in çağrısıyla Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) çalışanlarının yaşadığı mobbing, hak ihlalleri ve sömürüye karşı basın açıklaması gerçekleştirildi.

İstanbul Mecidiyeköy’de KA.DER binası önünde bugün gerçekleştirilen açıklamada, DİSK ve Sosyal-İş’i temsilen üye ve yöneticiler, KA.DER çalışanları ile Kadınlar Birlikte Güçlü üyeleri katıldı.

Dernekte çalışan kadınların aylardır hak ihlalleri ile karşı karşıya kaldıkları belirtilen açıklamada, mevcut yönetimin kuruluşundaki amaç ve ilkelerden son derece uzaklaşmış bir kuruma dönüştüğü aktarıldı. 

KADER’in şu anki yöneticilerinin, dernekte çalışan kadınların ağır ekonomik kriz ortamında gelir düzeyini korumak adına hiçbir çaba sarf etmediğine değinilen açıklamada, şunlara dikkat çekildi:

“Bu çalışma koşullarının insani olmadığını dile getirdiğimizde ise KADER Yönetim Kurulu Başkanı Nuray Karaoğlu, bizlere sistematik bir biçimde taciz boyutunda mobbing uygulamaktadır. Karaoğlu ile diyalog kurma olanaklarımızın bütünüyle yok olması üzerine, örgütlü olma gücünün bilinciyle DİSK’e bağlı Sosyal-İş’te sendikalaştık. Sendikamız tam olarak bir aydır KADER Yönetim Kurulu Başkanı Nuray Karaoğlu’ndan, Yönetim Kurulu ile birlikte görüşme yapmak üzere randevu almaya çalışmaktadır. Sözde hak savunucusu olan bu dernek ‘yetkili sendika değil, görüşmek zorunda mıyım’ tavrı ile diyalog yollarını kapatmıştır. Bir personel toplantısı gerçekleştirdik, taleplerimizi ilettik. Ancak toplantıdan sonra hesaplarımıza yatırılan maaşımıza yapılan zam oranı sadece yüzde 13,5 olduğunu öğrendik. İstediğimiz fazla mesai ücretlerimize karşılık bu dernekte fazla mesai ücreti ödemek gibi bir uygulama olmadığı dile getirildi. Mesai ücreti yerine denkleştirme de yapabiliriz diye bir teklifte bulunduk ancak bu teklifimiz de kabul edilmedi.” 

“Çok düşük ücretlerle, sürekli mesaiye kalarak, ‘performansımızın’ mobing yapılarak ölçüldüğü, sürekli kamera ile izlenen ve şeffaf bir iletişimin olmadığı bir kadın örgütünde çalışan bizlere söylenen tek şey her şeyin hukuka uygun olduğudur” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bahsettikleri hukuk, sermayeyi güçlendiren işçi düşmanı burjuva hukukudur. Sırtlarını dayadıkları bu hukuk katledilen binlerce kadının faillerini aklayan hukuktur. Bizler aylardır yaşadığımız bu köle düzenine karşı örgütleniyoruz, susmuyoruz, haklarımızı kazanana dek, sendikamızla görüşülüp ILO Sözleşmesi imzalanana dek mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”