AKP’nin kapatılmama kararının alındığı Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı yayınlandıktan sonra tartışmalar da başladı. Kapatılmamanın gerekçesi olarak AB reformları...

Anayasa Mahkemesi’nin Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ilişkin kapatma davasında verdiği kararın gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Anayasa Mahkemesi’nin 10 üyesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağında yer aldığı kabul edilen AKP hakkında açılan kapatma davasının gerekçeli kararında partinin laikliğe karşı eylemlerine yer verildi. Laiklik karşıtı odak olma iddialarının omurgasını türban düzenlemesi oluşturdu. Kararda, “Anayasanın değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden olan laikliğe aykırı olarak hazırlanan türban düzenlemesinin davalı parti tarafından teklif edilmesi ve yasalaşmasının sağlanmasıyla partinin bu eylemleri benimsediği anlaşıldığından odaklaşmanın kabulü gerekir” denildi.

Gerekçede, yapılan değerlendirmeler ışığında AKP’nin eylemlerinin kapatmayı gerektirecek nitelikte olmadığı belirtildi. Kararda şöyle denildi: “Davalı partinin demokrasiyi ve laik devlet düzenini ortadan kaldırma veya anayasal düzenin temel esaslarını şiddet kullanarak ve hoşgörüsüzlükle tahrip etme amacı, bu amacı somutlaştıran eylemleri ve elindeki iktidar olanaklarını şiddet doğrultusunda kullandığına ilişkin veriler saptanamamış, bu eylemler kapatmayı gerektirecek ağırlıkta görülmemiştir.” Gerekçeli kararda, AKP’nin iktidarı Avrupa Birliği’ne giriş çabasını sürdürdüğü, hukuksal ve siyasal reformlara hız verdiği, gerek Anayasa’da gerekse yasalarda esaslı değişiklikler yapıldığı ifade edildi.

 

TÜZEL: SİYASİ BİR KARAR

Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, “Anayasa Mahkemesi siyasi bir yargı organı. Türkiye’nin egemenleri AKP’nin misyonunu tamamlamadığı görüşünde. Mahkeme kararı da bu ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendi. Başka bir konjonktürel sistemde tam tersi bir karar da çıkabilir. DTP kapatma davasında aynı gerekçeler geçerli olmayacaktır. Devletin Kürt sorunu konusundaki yaklaşımı neyse karar da o yönde olacaktır. Sonuçta Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı da kapatmama kararı da siyasidir.”

 

İŞLEYEN: EMEKÇİLER DURDURABİLİR

ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen ise AKP kapatma davasıi ktidar kavgasının parçası olarak gündeme geldiğini söylerdi. İşleyen, “Karar da bu sürecin içerisinde şekillenmiştir. AKP, bugünkü düzenin sürdürülmesi açısından her anlamda oldukça önemli bir aktördür. AKP’nin etkinliğinin geriletilmesi, emekçilerin ve yoksulların geleceği açısından tarihsel bir sorumluluktur” dedi.  Bunun yasakçı yollardan yapılmasının mümkün olmadığını söyleyen İşleyen şöyle devam etti: “Gerekçeli kararda kapatılmama gerekçesi olarak AB reform çizgisinin gösterilmesi bugünkü emperyalist-kapitalist sistemle bütünleşme doğrultusundaki sistemin bugünkü yönelimini tercih ediyor. Emekçilerin çıkarı ise bunun karşısında durmayı gerekli kılar. AKP emekçilerin ve ezilenlerin muhalefeti ile durdurulabilir.”

 

‘GERÇEK SUÇLARI GÖZ ARDI EDİLDİ’

TKP Genel Başkanı Aydemir Güler Anayasa Mahkemesi’nin kararını gerekçelendirmekte zorlandığını belirterek şunları söyledi: “AKP emperyalizmle en açık işbirliğini savunan piyasa konusunda sınır tanımayan, dinci-gerici bir partidir. Anayasa Mahkemesi AKP’nin tüm bu suçlarını göz ardı etti ve neye karşı çıkıp neye çıkmayacağına doğru karar vermedi.”

 

KILIÇ’TAN İLGİNÇ ALINTI

Kararda tek karşı oy yazısı ise Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a ait. AKP’ye hiçbir ceza verilmemesi yönünde oy kullanan Kılıç, görüşlerini Alman Komünist Parti’sinin kurucusu ünlü Marksist yazar Rosa Luxemburg’ dan alıntılar yaparak destekledi. “Özgürlük yalnızca ve daima farklı düşünenlerindir” diyen Kılıç, öne sürülen kapatma gerekçelerinin ağır ölçüsüz ve demokratik sabırla bağdaşmadığını söyledi.