Sistemin dışındayız
Çeyrek asırlık çalışmalarından bir seçkiyi kapsayan “Göz Dinler” adlı sergi ile Alan Kadıköy’de sanatseverlerle buluşan ressam Ercan Arslan, “Ürettiklerimde zaman ötesi politik bir bilinç var. Her resim politik bir tavırdır” dedi.
Emrah KOLUKISA
Ali Teoman Germaner ya da daha çok bilinen adıyla Aloş (1934 - 2018) ölümünden sonraki ilk sergisiyle Alan Kadıköy’de sanatseverleri bekliyor. ‘Bu yaşa değin çok alıcı kuşlar gördüm, keskin, yaralayıcı pençeleri, ürkütücü gagaları vardı. Hele tehdit dolu, saldırgan gözleri, çeşit çeşit yılanlara rastladım. Tanımlamaya dilim varmaz. Nice varlıklar geldi geçti gözümün önünden. Her biri, bir iz bıraktı’ diyen Aloş’un neyi kastettiğini bilmeyenlerdenseniz Alan Kadıköy’e mutlaka uğrayın derim.
Alan Kadıköy’de eşzamanlı olarak açılan diğer sergi Almanya’da yaşayan sanatçı Ercan Arslan’ın resimlerinden oluşuyor. İkiye bölünmüş sergi alanında bir sergiden diğerine aniden geçtiğinizde bile aynı mekanın labirentlerinde döndüğünüzü fark edeceksiniz. Bu anlamda Aloş ve Ercan Arslan’ın eserleri zaman zaman birbirleriyle rekabet eder gibi görünseler de iki farklı atmosferin, iki farklı dilin içine geçtiği ortamda başka bir tür zenginliğin var olduğu da söylenebilir rahatlıkla.
Alan Kadıköy’de iki sergi ay sonunda sanatseverlere veda edecek. 11 yaşından beri Berlin’de yaşayan (1969 doğumlu) Ercan Arslan ile ‘Göz Dinler’ başlıklı Türkiye’deki bu en kapsamlı sergisini e-posta yoluyla konuştuk.
Serginizin başlığı “Göz Dinler”... Resimleriniz dinleyenlerden ne bekliyor?
Aslında, Fransız şairi Paul Claudel’e ait bu isim biraz manifesto gibi. Görmek değil ama belki dinlemek anlamayı doğurur. Günümüz dünyasında resim, fotoğraf çok hızlı tüketilen bir meta. Bakıp geçiyorsun. Ahh tamam, anladım diyorsun. Saniye sürmüyor. Sonra yeni bir resim... soluklanmadan devam ediyor bu başı boş doyumsuzluk. Belki bunun sebebi biraz da resimlerin yüzeysel oluşundan kaynaklanıyor. Seni tutan, kendisine çeken bir şey yok baktığın yüzeyde. Dekoratifliğin ötesine geçemeyen resimlere neden saatlerce bakacaksın ki! Resmin bir sorunu olmalı… izleyicinin gözü o sorunu, o çıkmazı dinlesin. Kendisini görsün. Eģer benim resimlerim izleyicinin derinlerinde bir yerlere dokunmayı başarıyorsa bir saniye değil on saniye izleyicinin soluklanıp gözlerinin dinlemesine sebep olur, belki.
ZAMAN ÖTESİ POLİTİK BİLİNÇ
Serginizdeki Gezi Serisi resimlerinden bahseder misiniz, Gezi Direnişi’ne katıldınız mı?
Aslında, çalışmalarımda gerçek dünyanın günlük politik yansımasını doğrudan göremezsiniz. Kendi içine kapalı bir dünyadır resimlerim. Ama buna rağmen ürettiklerimde zaman ötesi politik bir bilinç var. Resim yapmanın kendisi politik bir eylemdir zaten. Her resim politik bir tavırdır. Sistemin dışındasınızdır ve varolan sisteme yaptığınızla karşısınızdır. Gezi olayları bir çok insanı etkilediği gibi beni de derinden etkiledi. Gezi olayları başlamadan birkaç hafta önce İstanbul’daydım. Ben Berlin’e döndükten hemen sonra olaylar patlak verdi. Tüm olayları, gelişmeleri adeta nefesimi tutarak internetten, sosyal medyadan izledim. Uzaktan eli kolu bağlı oturup izlemek olmazdı. Bir şeyler yapmalıydı. O heyecanı, coşkuyu, korkuyu, birlikte olma duygusunu ancak onun resmini yaparak yaşayabileceğimi ve içimde sindirebileceğimi biliyordum. Çalışmalarımda bir istisna olan Gezi serisini böyle bir duygunun sonucu gerçekleştirdim.
Bu sergi Türkiye’deki ilk kapsamlı serginiz. Bundan sonra da Türkiye’de başka sergi projeleriniz var mı?
Retrospektif niteliğinde değil ama bugüne kadar Türkiye’de açtığım en kapsamlı bu sergi, benim 35 yıllık sanat yaşamımda az çok nasıl bir yol izlediğim konusunda buradaki sanat severe bir ip ucu verecektir sanıyorum. Alan Kadıköy’deki bu sergiden önce, geçen yıl sonunda Kıraathane Kitap Evi’nde Ferit Edgü ile ortak yayınlanan “Cahil” kitabına yaptığım resimlerden bir seçkiyi sergilemiştik. Yine geçen yıl Yapı Kredi Yayınları’ndan Lale Müldür ile ortak “Kadınesk” kitabımız yayımlandı. Önümüzdeki zaman neyi gösterir bilmiyorum ama dostum Burak Fidan’ın yardımıyla daha başka sergi planları var. Sergilerin dışında farklı yazarlarla ortak kitaplar düşünüyoruz. Ben Berlin’de yaşıyorum ama kalbim burada atıyor. Dolayısıyla burada söyleyecek çok şeyim var. 26 senedir Toroslar’ın eteğinde küçük bir dağ köyünde senenin iki ayı taş heykel çalışıyorum. Bir gün bunları İstanbul’da sergilemek isterim.