Sivas Katliamı'nda firari sanıkların yargılandığı dava da zamanaşımından düşürüldü. Katliama ilişkin süren son dava da böylece kapatıldı. Karar alkışlarla protesto edildi. Yapılan açıklamada, “Bu dava mahşere kalmaz” denildi.

Sivas Katliamı'nda zamanaşımı kararı: Mahşere kalmaz!
Fotoğraf: Depo Photos

Kayhan AYHAN

2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli'nde 33’ü aydın 35 kişinin yakılarak katledilmesine ilişkin son dava dün Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 2 Temmuz 2023 itibariyla zamanaşımı süresinin dolduğu davanın duruşmasında sanıkların firari durumlarının devam ettiği ortaya çıktı. Haklarında kırmızı bülten kararı olan firari sanıklar yakalanamadı. Duruşmaya milletvekilleri, çok sayıda gazeteci ve siyasetçi katıldı.

KARAMOLLAOĞLU TALEBİ

Müştekilerden Hüseyin Karababa, dönemin Valisi ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun mahkemeye çağrılması gerektiğini söyledi. Karababa, “Temel Karamollaoğlu, katillerden birisidir. Gözlerimle gördüm. Taşları o yığdı. Devletten kimse yargılanmadı. Devlet, Alevilere karşı suç işledi Sivas’ta. Ortada bir Alevi soykırımı var. Karamollaoğlu ifadeye çağrılmadıkça, Türkiye Cumhuriyeti karanlıklar altında kalacaktır” diye devam etti.

Müşteki Avukatlarından Hüsniye Şimşek ise öldürülenlerin adını sayarak, mahkemenin sanıkların Almanya’dan iade taleplerine ilişkin yazışmalarında katliam faillerini aklamaya çalıştığını söyledi.

ZAMANAŞIMI OLAMAZ!

Davanın otuz yıldır Avukatı olan Şenal Sarıhan, boş sanık koltuklarını göstererek, “Şu sahne her şeyi anlatıyor. 30 yıldır sanık sandalyeleri boş. Alman makamlarıyla yazışmanızda zamanaşımına vurgu var. Ancak biz yıllardır ortada insanlığa karşı işlenmiş suç olduğunu söylüyoruz. Bu suçlarda aftan söz edilemez, zaman aşımı olamaz. Çok yakın zamanda 2019’da sizden önceki heyetten üç sanığın kaçak olmasına ilişkin talepte bulunduk. Bu talebimiz kabul edildi. İnsanlığa karşı suç meselesini bir kenara bırakırsak; üç sanık da kaçak sayıldı. Kaçak sayılma zamanaşımını durdurur” dedi.

Av. Ali Yıldız da “Dosyadaki eksikliklerin giderilerek sanıkların daha ciddi bir şekilde aranması, kırmızı bültenlerin yenilenmesi ve sanıkların yurtdışından getirilerek cezalandırılmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Genel Başkanı Cuma Erçe de söz alarak mahkemeye heyetine seslendi:

“Otuz yıldır adalet, adalet diye haykıran 33 canımızın ailelerini de bir bir Hakk’a uğurlamaya başladık. Kerbela’da Hüseyin’i susuz bırakanlar, Sivas Madımak’ta da canlarımızı susuz bıraktılar. O suyu oraya ulaştırmayanların hiçbiri bu mahkemede dinlenmedi.”

Madımak Katliamı davasında duruşma savcısı, zamanaşımının uygulanmasını ve davanın düşmesini istedi. Mahkeme heyeti ara verdi. Aranın ardından karanını açıklayan mahkeme heyeti davayı zamanaşımından düşürdü.

İSTİNAFA GİDECEĞİZ

Madımak Katliamı davasının zamanaşımından düşürülmesinin ardından Alevi kurum ve kuruluşları adliye önünde basın açıklaması yaptı. Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe "Saflarımız daha net olacak. Bu dava mahşere kalmayacak" dedi. Ailelerin avukatı Şenal Sarıhan ise "Bir hukuk mücadelesine girdik. Hepsi örgütlü bir biçimde kaçırıldılar. 3 sanığın Türkiye’ye iadesi için mücadele etti. Boş koltuklara konuştuk. Tarihin bir aynası var.  Hukuk mücadelemizin sonunda değiliz. İstinaf ve temyiz hakkımızı kullanacağız. Bugünkü karar hepimize güç olsun" diye konuştu.

ADALET MÜCADELESİ SÜRECEK

Davayla ilgili BirGün'e konuşan Zeynep Altıok, "Ne yazık ki ana dava adalet sağlayıcı olmadı. Ne katliamın arkasındaki örgütleyici güçler açığa çıkarılarak yargı önüne taşınabildi ne de kolluk ve kamu mensupları açık suç işledikleri halde sorgulanarak cezalandırıldı. Sivas Katliamı bir insanlık suçudur ve eylemciler arasından bir avuç göstermelik vahşinin yargılanarak cezalandırılmasıyla kapatılması kabul edilemez. Bu dava zorla kapatılsa da biz adalet için mücadelemize devam edeceğiz. İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz" ifadelerini kullandı.

DAVALAR NASIL SONUÇLANDI?

Madımak’la ilgili bugüne dek üç ayrı dava açıldı. Polis kayıtlarına göre Madımak Oteli önündeki kalabalık 15 bin kişiyi bulmuştu ancak 170 kişi hakkında dava açıldı. Dava Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) görüldü. Mahkeme ilk davadan başlayarak çok sayıda tanığı tahliye etti, ilk kararını “adam öldürme” ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na aykırılık suçlarından verdi. Avukatların itirazı üzerine Yargıtay, dosyanın Anayasal düzenin ortadan kaldırılması girişimi olduğunu ve bu maddeden yargılanmaları gerektiğini söyledi. Fakat haklarında idam cezası verilen ve sonradan ağırlaştırılmış müebbet cezasına çevrilen sanıkların çoğu yurtdışına kaçtı, ya da avukatların ifadesiyle "sistemli bir biçimde" kaçırıldı. Ana dava 2001 yılına kadar aşamalı olarak sürdü ve 2002 yılında sonlandı. Madımağın “1 numaralı sanığı” olarak tarif edilen dönemin Refah Partili Belediye Meclis Üyesi Cafer Erçakmak ve arkadaşlarının davası ayrıldı, bu sanıkların da kaçak olduğu biliniyordu. Erçakmak 18 yıldır Avrupa’da aranırken, cenazesi 2011 yılında Sivas’taki evinden çıktı.

Firari sanıklar üzerinden ise iki ayrı dava açıldı. 5 sanıklı ilk dava tüm tepkilere rağmen hukuksuz bir kararla 2013 yılında zaman aşımına uğratıldı. Bu dava için Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru dosyası ise 10 yıldır gündeme alınmadı. Son dava da zamanaşımı nedeniyle düşürüldü.