Siyasal alanın oluşumu üzerine: Efes Selçuk’ta kim kazanacak?

Murat BÜYÜKYILMAZ

İzmir’in Selçuk ilçesi, içerisinde barındırdığı Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi, St. John Kilisesi, Ayasuluk Kalesi, Bizans Su Kemerleri, Şirince ve Artemis Tapınağı ile ve daha pek çok tarihsel değeriyle bin yıllardır pek çok medeniyete beşiklik eden ve şimdilerde 38 bin civarı nüfusu ve turizmin yanında tarımsal üretimiyle yaklaşık 4 yıldır da Efes Selçuk adlandırmasıyla gündeme gelen bir Ege kenti.

Nüfusunun küçüklüğüne rağmen yılda 3 milyona yakın ziyaretçiyi ağırlayan bu kent, şimdilerde Efes Antik Kenti’nin göbeğinde yapılmak istenen dijital müze, ticari alan ve kafeterya projesinin fark edilmesiyle yeniden gündemde.
Az evvel andığımız tarihsel ve kültürel değerleri ile UNESCO Dünya Mirası kimliği sebebiyle, Kültür Bakanlığı da dahil olmak üzere akademi dünyasının, yerel ekonomik ve toplumsal paydaşların da katılımıyla bütünsel bir alan yönetim planı ile ele alınan ve toplumsal mekan yaklaşımıyla ele alınan kentte gerçekleştirilecek tüm düzenleme ve inşa faaliyetleri Efes Alan Yönetim Planı ile düzenleniyor.

Kısacası, Efes Selçuk’taki tüm mekânsal düzenlemeler çok paydaşlı bir planlamaya tabii durumda.
Efes antik Kenti’nde yapılması kimi çevrelerce hesaplanan fakat kentte büyük bir tepkiye neden olan proje ise, bu alan yönetimi planında yok.

Peki nereden çıktı bu proje?
Gökten zembille indi desek yeridir…

Anlaşılan o ki, Kültür Bakanlığı’nın bir turizm başkenti niteliğindeki Efes Selçuk’a yönelik turizm potansiyelinin ekonomik kazanca dönüşmesi amacıyla taşıdığı niyetinin turizm sektörünü bir kazanç fırsatına dönüştürme amacındaki yatırımcılarla buluştuğu noktada, akıllara; 8 bin 500 yıllık tarihin göbeğinde, aslının tüm görkemiyle ve en çok da Efes Selçuklular koruyup kollamasıyla bugünlere gelen eşsiz tarihsel değerin kalbinde, bir sanal dünya yaratma ve bundan ticari kazanç sağlama fikri gelmiş. Kısacası, 3 milyon ziyaretçi hazır ayağa kadar gelmişken, bir kaç yüz binine de bir bilet daha satarız, bir de oradan voleyi vururuz denmiş.

Peki kime sorulmuş?
Ben size kime sorulmadığını söyleyip geçeyim;
Efes Selçuk Belediyesi’ne sorulmamış…
Kent Konseyi’ne sorulmamış…
Efes Selçuk esnafına sorulmamış…
Efes Alan Yönetimi paydaşlarına sorulmamış…
Yani Efes Selçuk’un meşru temsilcilerine, sivil topluma ve dolayısıyla Efes Selçuk halkına sorulmamış.
Ve her yıl kentin tarihi alanlarını dolup taşıran milyonlarca ziyaretçiye yani turistlere sorulmamış.

Efes Selçuk kentine dair, kentin pek çok tarihi değerinden belki de en önemlisinin kalbine yapılmak üzere girişilen proje için kentin siyasetine ve siyasete meşruiyetini sağlayan halka sorulmayan proje, bir oldubitti hevesiyle aslında dayatılmış.
Siyaset, yani evrensel tabiriyle politika; bir kente dair kararları, meşruiyetini kentlilerin rızasına dayanan bir şekilde almak ve uygulamak işi ise eğer, burada siyasal alanın oluşumuna yönelik bir dış müdahalenin söz konusu olduğunu rahatça söyleyebiliriz.

Türkiye’nin mevcut yönetim sistemi ya da maruz kalınan politik atmosfere rağmen; siyaset alanı ve onun egemen gücü iktidar ve devlet, asgari düzeyde olsa dahi, rızayı gözetir, doğası gereği iktidar gözetmek zorundadır. Gözetmediği durumda; toplumsal rıza, toplumsal itiraza ve hatta toplumsal karşı duruşa yol vermiş demektir…

Fakat Efes Selçuk’ta ilerleyen süreç, kenti ilgilendiren konularda siyasi ayrımları bir yana bırakarak ortak kent menfaati uğruna birlikte gayret gösterebilen ve hep birlikte kazanmayı bilen Efes Selçuklular için çok da kabul edilebilir değil.
Geçtiğimiz yıl, Efes Antik Kent’e gelen ziyaretçilerin araçlarını park ettikleri, 1970’lerden bu yana Efes Selçuk Belediyesi’nin işlettiği ve belediyeye kamusal kaynak yaratmasının ötesinde yerel ekonominin ve yerel kamusal hizmetlerin de çok kritik bir gelir kaynağı olan Efes Alt Kapı Otoparkı’nın özelleştirilmesi gündeminde tüm kentin birleşerek #EfesBizimdir dediği ve kazandığı tüm Türkiye tarafından duyuldu, biliniyor.

Politika, kentin özneleri tarafından talep edildiği üzere işlemiş; Efes Selçuklular ne dediyse o olmuştu.

Şimdiki gündemde ise, niyetlerinden bağımsız olarak, küçük bir kısmının kararsızlığına rağmen, Efes Selçuklular, Efes Antik Kenti’nin göbeğinde yapılmaya kalkışılan projeyi istemiyor.

İstemiyor, çünkü antik kentin göbeğinde yapılacak herhangi bir inşa faaliyetinin 8 bin 500 yıllık tarihsel mirasa zarar vermeden gerçekleştirilemeyeceğini biliyor.

İstemiyor, çünkü yerel ekonomide önemli bir yeri olan Efes esnafının bu proje sebebiyle yok oluşa sürükleneceğini biliyor.
İstemiyor, çünkü Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Efes Selçuk’un turizmine yönelik yatırım niyetini memnuniyetle karşılamakla birlikte doğru lokasyonun Efes Antik Kenti olmadığını biliyor.

İstemiyor, çünkü her yıl kente gelen 3 milyon civarındaki ziyaretçinin yerel ekonomiye pek de faydasının olmadığını biliyor.

İstemiyor, çünkü Dünya Mirası Efes Selçuk’un bu evrensel kimliği kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacağını biliyor.
Ama Efes Selçuklular istiyor…

Efes Antik Kenti korunsun istiyor.
Esnaf yok olmasın istiyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Efes Selçuk’un kent merkezine yakın bir lokasyonda yatırım niyetini gerçekleştirsin istiyor.
Efes Selçuklular, Dünyanın 7 Harikası’ndan biri olan Artemis Tapınağı’nın bu yatırım niyetiyle gün yüzüne çıkarılmasını, kent merkezine yakınlığıyla Efes Alan Yönetim Planı’nda öngörüldüğü üzere Kültür Rotası’nda yer alan Artemis Tapınağı’nın hak ettiği değere kavuşarak yerel ekonomiye kazandırılmasını istiyor.

Efes Selçuklular bu kez #ArtemisBizimdir diyor…

Geriye tek bir soru kalıyor; Efes Selçuk’ta kim kazanacak?